Aşağılayan, hiçbir devlet adamı terbiyesine sığmayan, kibir yüklü, üstenci ağır bir mektup, arkasından “ekonomini felç edeceğim yaptırımlarını yeniden ısıtma” geldi.

Ne yapsın?

Gitsin mi?

Gitmesin mi?

Ne yapsın da bu “hayasız saldırıyı” durdursun üzerine düşünce, duygu, algı yarıştırmaya girenler ikiye bölündüler:

Trump’a gitsin!

ABD’nin yüzüne “İncirlik’ten defol git...” desin diyenler bir yanda...

Ayağına gitmesin!

“Kürecik’ i kapatsın” diyenler öbür yanda.

★★★

Ne kadar acı!

Elinde bir İncirlik ve bir de “açarım kapıları sürerim Türkiye’ye sığınmış 3.5 milyon Suriyeliyi Avrupa içlerine...” diye özetleyeceğim 2 koz kaldı.

ABD’nin elinde 4 as!

Onun 2 çürük 7’lisi!

Restleşiyorlar.

Bu noktaya gelindi.

★★★

Barış Pınarı başlayınca İran ve Filistin dahil İslam ülkeleri “işgalci” ilan ettiler. ABD, AB, Çin, Rusya dahil tüm kilise ülkeleri de benzer tepkiler verdiler.

Ne camiye yarandı!

Ne kiliseye!

“Ilımlı İslam” getirecekti. ABD ve AB onu “Türkiye’nin yönetimini Ilımlı İslam modeline dönüştürsün ve tüm Müslüman dünyasına örnek olsun” diye desteklemişlerdi. Böylece hem ABD’yi ve AB’yi mutlu edecek, hem de “İslam’ın demokrasi ile buluşabileceğini” göstererek Müslüman dünyasına örnek olacaktı.

Proje buydu.

Kilise ile cami arasında beynamaz kaldı. ABD ve AB, Türkiye’ye “ekonomik yaptırımlara” hazırlanıyor, İslam dünyası da “işgalci” diye suçluyor.

★★★

Ilımlı İslam projesi ile Türkiye’de Cumhuriyet kazanımlarını geriletecek, silecekti. Ve “keşke Yunan kazansaydı da hilafet kalkmasaydı” diyen fesli ve fessiz Kadirlerin kursaklarında kalmış arzularını gerçekleştirecekti.

Proje çöktü.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Türkiye’nin hemen her şehrinde 90’lik dededen 5 yaşındaki toruna herkes, bir elinde bayrak diğer elinde Mustafa Kemal’in sivil giyimli fotoğrafı, dillerinde Onuncu Yıl Marşı, “Her zaman Cumhuriyet... Her yerde 29 Ekim...” diyerek meydanları doldurdular.

29 Ekim’i sevenler!

Sel oldu!

Bendini aştı!

Türkiye yönetimine “otoriter ve dindar sultan, başkan, şeyh, hocaefendi, evliya, ermiş aramayı” geride bırakmaya kesinlikle karar vermiş milyon, milyon her yaştan insanımız meydanlara coşkuyla indi.

★★★

29 Ekim’e sövenler!

Yalnızlaştılar.

Dımdızlak kaldılar.

Ne ABD’ye yarandılar.

Ne AB’ye...

Ne İslam ülkelerine...

Ne kendi halkına...

Halkın önüne sandık konulduğu gün geldiğinde “29 Ekim’e sövenleri” sandığa gömülmüş göreceğiz.

Sandıkla gelen.

Sandıkla gidici.

29 Ekim ebedi.

Muhalefet diri olsun!

Gününüz güzel olsun!

NOT: Türkçemizde deyimin aslı; “iki cami arasında kalmış beynamaz” diye söylenir. Ben deyimi “cami ile kilise arasında” diye sadece bu yazı için değiştirdim. Müsrifliğimi bağışlayın.