Gizli bir yeraltı geçidinde bomba yaparken yakalanmadılar. Çalıştıkları Cumhuriyet Gazetesi’nde haber yayımlıyor, karikatür çiziyor, yorum yapıyorlardı.
Kirli çamaşırları döküyorlardı.
Gizlenenin örtüsünü açıyorlardı.
İktidarın yanlışını yazıyorlardı.
Yatıp çıkmışlardı.
Yeniden hapse konuldular.
Musa Kart.
1 yıl 23 gün.
Güray Öz
1 yıl 23 gün.
Hakan Kara.
1 yıl 23 gün.
Emre İper.
7 ay 14 gün.
Mustafa Kemal Güngör.
1 yıl 23 gün.
Önder Çelik.
1 yıl 23 gün.
Daha yatacaklar.
Dünya hukuk tarihine “ufuk yırtan- adalet delen” bir davaya dönüştü.
Taş kabağa değse de...
Vah kabağın başına...
Kabak taşa değse de...
Vah kabağın başına....
Böyle bir dava oldu.

★★★

Örneklerle anlatayım.
Musa Kart  Cumhuriyet’te güldüren, güldürürken düşündüren kareler çiziyordu.
Güldüren de yorulur.
Yıllık izne çıkmayı düşündü. Eşiyle bir tatil planı yaptılar, tura çıkacaklardı. Telefonla yılda 600 bin kişinin arayıp bilgi istediği seyahat şirketi ETS’yi aradı. Savcı bu telefonu “FETÖ’ye yardımcı olmak” saydı. İddianamede ETS’nin FETÖ’den soruşturma geçirdiğini ve Musa Kart’ın da bu şirketten “tur bileti” almak istediği için FETÖ’ye yardım kusuru işlediğini yazdı. ETS, bugün Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı yapan Mehmet Ersoy’un şirketidir.
Ve sonu gülmece!
Musa Kart, Kandıra Hapishanesi’ne yeniden yatmak için girdiği gün ETS şirketi “biz soruşturma filan geçirmiş değiliz” diye açıklama yaptı.

★★★

Bir örnek daha yazayım.
Güray Öz,  Cumhuriyet’te Yazı İşleri Müdürlüğü yapıyordu. Yazı işleri müdürleri, muhabirlerin yazdığı haberleri okur, doğruluğunu kontrol eder, haberi okutabilmek içi dikkat uyandırıcı başlık verirler. Güray Öz de bunu yaptı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Cumhuriyet’te yayımlanan “Çare Demokrasi” başka bir gün “Darbecilerin İhanet Konuşmaları” başlıklı haberlerin çıkmasına da emek verdi. Yazı işleri müdürleri de yorulur ve acıkır.
Güray Öz, açlığını bastırmak için telefonla pideci fırınını aradı.
Bunun da sonu gülmece!
Savcının iddianameye yazdığına göre “Pideci FETÖ’den soruşturma geçirmiş biriydi” ve Giray Öz pideci fırınını arayarak “FETÖ’ye yardımcı ve faydalı” olmuştu.
Daha sonrası da kahkaha!
Pidecinin, FETÖ’den değil “hırsızlıktan” soruşturma geçirdiği ortaya çıktı.

★★★

Bir iki örnek daha!
Hakan Kara da yine telefonla ETS turizm şirketini arayarak “örgüt üyesi değil ama yardımcı ve faydalı olmaktan” Kandıra’ya hapse gidecek yolun yolcusu seçilmişti. Diğerleri gazetenin muhasebecisi Emre İper ile telefonlaştılar diye tutuklanmıştı. Önce iddianameye Emre İper için Fetullah’ın şifreli telefon hattı ByLock kullanıcısı diye yazıldı. Ancak uzman raporuyla ByLock kullanıcısı olmadığı ortaya çıktı. Attığı tweetlerden Kandıra sakini oldu.
Cumhuriyet davasında ilk adım gazeteciler, yazıp çizdikleri ile “FETÖ’ye yardımcı oldular” diye atıldı. Sonra buna “PKK’ya da faydalı oldular” iddiası eklendi. Bu da yetmedi “Bunlar İBDA-C’ye de faydalı oldular” takviyesi geldi.
3 örgüte birden yardımcı olmuşlar!

★★★

Cumhuriyet dava dosya!
Baştan başa kahkaha!
İddianameyi yazsın diye görevlendirilen ve Cumhuriyet yazar çizerini hapishaneye gönderen savcı, FETÖ örgüt üyesi çıktı. Yani FETÖ sanığı savcıya, FETÖ soruşturması yaptırılmıştı iyi mi! Bizim SÖZCÜ davasının ilk iddianamesini yazan savcı da “rüşvet istemiş ancak alamamış” olmaktan ceza yemişti. Cumhuriyet davasında bilirkişi ise “Gazetecilik fakültesinde okumamış” biriydi. Bilirkişi olacaklar listesinde adı da yoktu. Ama iktidara yandaş gazetelerde, dergilerde çalışmış, övgü dolu yazılar yazmıştı. Twitter sayfasında AKP’li
olduğunu da gizlememişti. Bizim SÖZCÜ davasının bilirkişisi de benzer özelliklere sahip, iktidar yandaşı biriydi.

★★★

SÖZCÜ ile Cumhuriyet davaları, açılışları, görevlendirilen savcıları, bilirkişileri ile birbirine çok benziyor iyi mi!
Musa!
Güray!
Hakan!
Mustafa Kemal!
Kandıra’da yer ayırın.
Geliyorum.