Mühdedi:
Arapça köklü bir kelime.
Biz de kullanıyoruz.
Din değiştiren demek.
Hıristiyan doğdu.
Okudu akademisyen oldu.
Gerçeği gördü.
İslam’a döndü.
Yunan asıllı akademisyen Andreas Tzortzis adlı biri Müslüman olmuş, adının önüne “Hamza” koydurmuş. Bunda kusur, kabahat, eleştirecek bir durum yok. Kişinin inanç özgürlüğüdür, saygı duyarım.
Ama!
Mühdedi diye geldi.
Muhtedi çıktı.
Muhtedi:
Hilekar.
Sahtekar.
Dalavereci demek.

★★★

Üç gündür yazılıyor.
Okumuşsunuzdur.
Mühdedi Hamza Andreas’ı İstanbul’a Boğaziçi Üniversitesi’ne konferans vermeye çağırmışlar.
Bilgisini paylaşsın.
Aydınlatsın istemişler.
Ancak mühdedi Hamza Andreas, salonda dinleyenlerine şu konuşmayı yapmış:
“Eğer kendi tarihinizi okursanız, bu şahsın ve diğerlerinin memleketinizde İslam’ı kaldırmak istediklerini anlarsınız. Beni onun bu ülkede ne kadar çok resmi olduğu ilgilendirmez. Bunun bir önemi yok. Hakikat ortada. Sonuçta dininizi ortadan kaldırmak için uğraş verdiler. Örtünmeyi kaldırdılar. Ezanı kaldırdılar. Arapçayı kaldırdılar. İslami eğitimi kaldırdılar. Bu Allah’ın dostu mudur, yoksa şeytanın dostu mudur? Siz düşünün ben bunun cevabını vermeyeceğim... Birisi size ezanı yasaklıyorsa, insanlara laik olmalarını söylüyorsa, Allah’ın kelamını, şeriatı, örtünmeyi kaldırıyorsa, Kuran’ı ve imanı fırlatıp atıyorsa bu Allah’ın mı şeytanın mı dostudur?”

★★★

Mühdedi Hamza (!) böyle tiyatro oynar gibi konuşunca salondakiler alkışlamışlar.
Şeytanın...
Şeytanın...
Diye bağrışmışlar.
Hamza çok zeki (!)
Ben söylemedim.
Siz söylediniz.
Atatürk şeytanın dostu!
Mühdedi Hamza’nın söylediklerinin hepsi yalan. Atatürk devrimleri, Allah’ın kelamını da kaldırmadı, ezanı da kaldırmadı, Kuran’ı da kaldırıp atmadı, hiçbir inancı da yasaklamadı. Ezan ve Kuran’ı Türkçe okuttu, namaza Türkçe çağrı yaptırdı. Arapçayı da kaldırmadı çünkü bu ülkenin dili Osmanlı döneminde de zaten Arapça değil Türkçe idi.
Mühdedi Hamza!
Sahtekarın teki.

★★★

Açıkça yazabilirim.
Bu sahtekarlık yüklü konuşma 5 yıl önce oldu. Hamza Andreas Tzortzis’i üniversiteye davet edip alkışlatanlar da “akademisyen görüntülü yalancılığa” 5 yıl önce alet oldular. 5 yıl içinde (2017 Aralık ayında) Hamza Andreas’ı, ayrıca bir başka vakfın da İstanbul’a davet edip konuşturarak “plaket” verdiği ortaya yeni çıktı.
Hamza Andreas’ı plaketle ödüllendiren bu vakfa İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 5 milyon 993 bin 775 TL parasal yardım ve 10 adet de bina desteği verdi.

★★★

Bu vakıf kim?
Yönetiminde kimler var?
Türkiye’de 85 bin sivil toplum kuruluşu (dernek) ve 46 bin vakıf olmasına rağmen İstanbul Büyükşehir Belediyesi niçin sayısı sadece 12-13 olan aynı vakıfları hem parasal hem binasal olarak destekliyor? İstanbul halkından toplanan vergilerle kaç sahtekar yemlenip, ağırlanıyor? Yeni Başkan Ekrem İmamoğlu’nun boynunun borcudur.
Kayıtları çıkartacak.
Kim bu vakıflar?
Özellikleri nedir?
Belediye parasıyla vakıf mı olur? Son 25 yıl boyunca bu 12-13 vakfa belediye parası ve kaynağı akıtmak için Büyükşehir Belediye Meclisi’nden kararlar nasıl geçirildi? Demokratik ve hukuki yapı nasıl eğilip, büküldü? Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bu kararların geçirilmesinde tayin edici rolü neler oldu?
Haydi Ekrem İmamoğlu!
Silkele!
Görelim!
Demokrasi çalışsın.
Şeffaflık gelsin.