Oruç yemiyor. Kul hakkı yiyor. Böyle bir ikilem içinde kalanların dinimizdeki yeri nedir? Soruyu çözsün hocalar!
İyi hukukçular konuşuyor.
“Oy hakkı” yenildi diyorlar.
İyi ilahiyatçılar ise susuyor.
19. Yüzyıl.
Parlamentolar yüzyılıydı.
20. Yüzyıl.
Uyananların yüzyılıydı.
21. Yüzyıl.
Sarmalı Kıranların yüzyılı.

★★★

Acı ama gerçek.
Dünyanın pek çok ülkesinde insanlar, “Suskunluk sarmalı”nı yıllar öncesinden kırıp, korkusuzca konuşma çağına geçerek “sivilleşmenin sınırlarını alabildiğince”açarken, biz son 17 yıldır artan dozda sarmala sarılıp kaldık.
“Suskunluk sarmalı” nedir?
Araştırmacılar, toplum davranışlarını analiz edenler bu bilimsel kavramı kullanıyorlar. Ben kendi cümlelerimle şöyle anlatayım: Öyle anlar olur ki, insanlar “iktidar söylemine şirin görünmek için” susarlar. Suskunluk sarmalına girerler.
Başta güçlü adam vardır.
Bela gelir diye korkarlar.
Çünkü insan dediğimiz varlık, haz, keyif, nefis, lezzet ve arzuların tatmini peşinde koşan bir canlıdır. Keyfinden, rahatından, hazzından, düzeninden olmamak için hakim düşünce, egemen davranış, iktidar söylemi neyse ona yandaş görünmek için susar. Suskunluk sarmalına girer.
Fakat bir an gelir.
Bir küçük olay toplumu ateşler, “suskunluk sarmalı” kırılır.
Çok örnek var.
Hatırlayanlarınız vardır.
Tunus’da bir seyyar satıcı gencin “hakkını yediler” o da meydanda kendini yaktı, “Tunus’un suskunluk sarmalı” yıkıldı. Romanya’da Çavuşesko’ya karşı halk 10 yıllar boyunca yapay ve abartılı saygı içindeydi. Bir kişi çıktı, sıradan bir dikleniş yaptı; “Romanya’nın suskunluk sarmalını” sarstı.

★★★

Ayını durumu yaşıyoruz.
“Oy hakkı” ile kazandığı İstanbul Belediye yönetimi elinden alınan Ekrem İmamoğlu’nun; “Ben kul hakkı yemem, kendi hakkımı da yedirmem” sözü çekiç oldu, keser oldu, balyoz oldu. Türkiye’nin “suskunluk sarmalını” kırdı.
Korkular yenildi.
Susanların dili açıldı.
Abdullah Gül.
Ahmet Davutoğlu.
Bülent Arınç.
Bugün “suskunluk isteyen” iktidarla beraber yürümüşlerdi fakat “Bize yapılan haksızlığı biz şimdi başkasına yapıyoruz, bir arpa boyu yol alamamışız, ahlaki üstünlüğü kayıp etmekteyiz” demekteler. Gerçeği dile getiriyorlar. Türkiye 23 Haziran günü yenilenecek İstanbul seçimlerine “suskunluk sarmalından çıkmış” olarak giriyor. İstanbul, “Ekrem Başkan” diye konuşuyor! Sorun sadece “Ekrem’in hakkını Ekrem’e geri vermek” değil, demokrasiye, adalete, hukukun üstünlüğüne, vatandaş eşitliğine, emeğin yüceliğine, T.C.’ye sahip çıkmak.
21. Yüzyıl’a yeni girdik.