“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” değil mi?

Milleti temsil eden kuruluş, halkın seçtiği vekillerinden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Fakat...

Yeni sisteme göre milletin temsilcisinin önemli bir yetkisi yoktur.

Mesela şimdi Meclis’te 2020 Bütçe Görüşmeleri var. Genel Kurul’da günlerce tartışılacak, belki de sert kavgalar çıkacak. Peki, sonucu etkileyecek mi? Hayır!

Yeni sisteme göre, 2020 bütçesini Cumhurbaşkanlığı yaptı. Diyelim ki Meclis, Cumhurbaşkanı’nın hazırladığı bu bütçeyi reddedip geri çevirdi.

Ne olacak?

Cumhurbaşkanı yeni bir bütçe hazırlayıp Meclis tarafından onaylanmasını mı bekleyecek?

Hayır! Birçok meselede olduğu gibi bu konuda da Meclis’in kıymeti harbiyesi yok!

Yeni sisteme göre Cumhurbaşkanı, önceki yılın bütçesini (güncel artışlarla) uygulamaya devam edecek.

Bu nedenle Meclis’teki kavgaları ciddiye almamak gerekiyor!

Meclis ne derse desin, imam bildiğini okuyacak! Sistem öyle!



Kısa bir süre önce ebediyete uğurladığımız Malik Yolaç eski dönemin büyük medya patronlarından biriydi. 1960’ların etkin gazetesi Akşam’ın sahibiydi.

98 yaşında hayata veda etti.

Onunla son konuşmamızda “Belirli bir yaştan sonra yaşamak külfet haline geliyor. Daha dün iki arkadaşımı toprağa verdim. Artık sokakta selam verecek, sohbet edecek kimsem kalmadı” diye yakınmıştı.

Türk basınına büyük yenilikler getiren Malik Yolaç hakkında iki yıl kadar önce bu sütunda yayınladığım yazıyı (ölümü nedeniyle) sizlerle yeniden paylaşmak istiyorum:

★★★

Basın dünyasının efsane patronu, Malik Yolaç.

Bugün onu ancak yakın dostları ve bizler tanıyoruz.

96 yaşında bir fenomen (hayranlık uyandıracak kadar dikkat çekici olan kişi).

Türk ulusu bugün Türkiye’nin her yerinde günü gününe gazete okuyorsa bunu, Malik Yolaç’ın 1960’lı yıllarda basında yaptığı büyük devrime borçludur.

“Malik Yolaç da nereden geldi aklına?” diyeceksiniz. Suat Yalaz hatırlattı. Suat Yalaz Babıâli’de çizgi-roman üstadı ve ödüllü bir karikatüristtir.

Suat Yalaz’dan şöyle bir mesaj aldım:

“Bayramını kutlamak için Malik Yolaç’ı aradım, çok memnun oldu. Malik Bey 96 yaşına girdi. Yaz aylarında Tarzan gibi dolaşıyor. Bayramlaşırken senden söz edip kulağını çınlattık. ‘Rahmi çok güzel işler yaptı’ dedi.”

★★★

Suat Yalaz’ın mesajı üzerine hafızamda eski güzel günler canlandı.

Malik Yolaç benim nikâh şahidim ve patronumdu. Onun sahibi olduğu Akşam Gazetesi’nde Spor Sorumlu Müdürü idim.

1960’lı yılların başına kadar günlük gazeteler İstanbul’da basılır, kamyonlarla Anadolu’ya gönderilirdi. Gazete kamyoncularının birbirlerini geçmek için ölümüne yaptıkları yarışlar yerli filmlere konu olmuştu.

Birçok Anadolu ili, gazeteleri bir gün sonra, bazıları ise iki gün sonra okurdu.

Malik Yolaç çok zeki ve devrimci bir gazete patronuydu. Ankara, İzmir ve Adana’da ilk defa o matbaalar kurdu, Akşam Gazetesi oralarda basılıp tüm Türkiye’ye erken dağıtılmaya başlanınca satışı ikiye üçe katlandı.

Malik Yolaç’ın peşinden gitmek zorunda kalan diğer patronlar da aynı yolu izledi ve tüm gazeteler Türkiye’de günü gününe okunur hale geldi.

★★★

Suat Yalaz’ın mesajından sonra telefonla Malik Bey’i aradım. Çok memnun oldu. Hafızası güçlüydü. 1967 yılında benim nikâh şahitliğimi yaptığını hatırladı.

1960 sonrası İsmet İnönü Hükümeti’nde devlet bakanlığı da yapan Malik Yolaç yaşadığımız günler için şöyle dedi:

“Ülkemizin durumu maalesef iyi değil. Başka bir millet olduk. Ben Kadıköy Moda’da oturuyorum. İstanbul’un en modern semtlerinden biri olan Moda’da bile kılık kıyafet değişti.

Son günlerde altı-yedi arkadaşım öldü. 96 yaşındayım ve sokakta selam verecek kimsem kalmadı.

Benim particiliğim yok. Siyasetten çok şikâyet edenler var. Fakat içimden geleni samimi olarak söyleyeyim: Bu halka bu çok bile!”

TEBESSÜM

Geçim derdi, akıl ve ruh sağlığı!


İşsizlik, geçim derdi ve hayat pahalılığı bazı üzücü intihar olaylarına yol açtığı gibi, bir kısım yurttaşın da akıl ve ruh sağlığının bozulmasına yol açıyor.

Uzun süre işsiz kaldığı için ruh sağlığı bozulan Temel de hastaneye kaldırılmış. Arkadaşı İdris, onu ziyaret ederken önündeki ağaçta birçok hastanın dallara tutunarak sarktığını görmüş:

“Bu adamlar neden böyle dallardan sarkıyorlar?”

“Kendilerini armut sanıyorlar da ondan...”

“Sen sarkmadığına göre armut değilsin demek ki!”

“Hayır öyle değil! Ben olgunlaşınca yere düştüm!”

GÜNÜN SÖZÜ


Bildiği halde susmak, bilmeden konuşmak kadar çirkindir!