Kendine güvenen bir parti bu kadar sinirli, bu kadar öfkeli olur mu?
Hoşgörüsünü yitiren bir iktidar partisi gücünü de yitirmiş demektir.
Ne kadar zorlarlarsa zorlasınlar mukadder sonuçtan kurtulamazlar...
Doğanın da, siyasetin de yasasıdır bu...
AKP 17 yılın sonunda iyice yıprandığını kendisi de kabul ediyor.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “Metal yorgunluğu” dediği şey budur.
Zamanın görünmez dişleri, demiri bile yıpratırken doğanın bu yasasından AKP kurtulacak değildir herhalde...
Yüksek Seçim Kurulu’nun çok çok âdil (!) bir kararıyla Erdoğan (AKP Genel Başkanı olduğu unutulup) seçim yasaklarının dışında tutuldu. Neymiş? Devletin başıymış... İyi de, Erdoğan aynı zamanda AKP’nin Genel Başkanı... Seçimlerde adalet ve eşitlik ilkesi nereye gitti?
AKP’nin İstanbul adayı Binali Yıldırım da Anayasa’yı çiğneyerek Meclis Başkanlığı görevinden ayrılmadı. Seçimi kazanacağından şüphesi var çünkü!
AKP devlet imkânlarıyla yarışa çok önden başlamış oluyor.
Anayasa böyle keyfe göre yorumlandıkça, hiçbir zaman demokratik hukuk devleti olamayız!

serit-kalip-tokmak

Tarih kitapları Atatürk’ün bir sohbet sırasında “Kahramanı kadar haini de bol bir milletiz” dediğini kaydeder.
Bu tespitin doğru olduğu, günümüzde yaşanan olaylardan da belli oluyor.
Havasından mı, suyundan mı, nedir, bu topraklar hem büyük kahramanlar, hem de rezil hainler yetiştiriyor.
“Hain” kavramı nedir, nasıl bir şeydir?
Hain, ihanet eden demektir. Doğrulukla hareket etmeyip, hile düzenini tercih eden, güveni kötüye kullanan, gördüğü iyiliğe karşı nankörlük yapan demektir.
Tarihimize bir göz attığımızda, sayısız kahramanlıkların yanı sıra, sayısız hainlik de görürüz.
“Hain” ve “Kahraman” kavramları, kullanılan yere ve kişilere göre değişiyor.
Yıllarca kahraman kabul edilen biri, yıllar sonra şartlar değişince “Hain” sınıfına giriyor.
Ben gençlik yıllarımda Türk milletinden hain çıkacağına inanmazdım...
Fakat geçen zaman, yaşanan acı olaylar, ülkemizin atlattığı badireler, satılık işbirlikçiler, içimizde kahramanlar kadar hainlerin de bol olduğunu gösterdi.

★★★

Erdoğan Tokmakçıoğlu (1934-2017), hikâye, roman ve araştırmalarıyla ünlenen bir meslektaşımızdır. Yıllardır dillerde dolaşan “Olur böyle vakalar Türk polisi yakalar” sözü ona aittir.
Tokmakçıoğlu, benim iyi bir dostumdu. Ölmeden önce basılan son kitabını bana yollamıştı. Kitabın adı: “Ünlü Türk Hainleri!”
Erdoğan Tokmakçıoğlu üşenmemiş, bir bir araştırarak 150 ünlü Türk haininin seceresini çıkartmış.
Ona sormuştum... “Hainlerimizin tamamı sadece 150 kişi mi?”
Acı acı gülmüştü:
“Nerdee? Binlerce hainimiz var, binlerce... Bunların arasında bir seçme yapmaya çalıştım, en azgınlarını seçtim.” demişti.
Aslında her toplumda yeterince “hain” ya da hainliğe hazır çok sayıda insan vardır. “Satılık” ya da “Satın alınmaya hazır” kişiler de “hain” sınıfına girer.
Allah’tan kahramanlarımız da çok... Dengeyi sağlıyorlar.

Seçmen kör değil!


Yüksek Seçim Kurulu’nun yasaları hiçe sayarak yarattığı eşitsizlik, CHP’de haklı bir tepki yarattı.
YSK yerel seçimlerde bütün muhalefet partilerine “Seçim yasakları” getirdi, fakat AKP Genel Başkanı’nı yasakların dışında bıraktı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak haksızlığı şöyle özetliyor:
“Cumhurbaşkanı’nın sahip olduğu her türlü imkâna sahip olan AKP Genel Başkanı, hiçbir devlet imkânından yararlanmayan CHP Genel Başkanı ile millet önünde yarışıyor.
Bunun neresi âdil yarış?
Binali Yıldırım da Anayasa’yı çiğniyor. Meclis Başkanı istifa etmeden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday oldu. Fakat seçmen kör değil, bütün bu haksızlıkları görüyor!”

TEBESSÜM

Çocuğun kerameti!


Ailenin küçük çocuğu yatmadan önce dua okur, babası da onu izlermiş.
Bir akşam çocuk yine dua okuyor:
“Allahım, annemi, babamı, kardeşlerimi, dedemi, ninemi, teyzemi koru.”
Adam, çocuğun dayısını söylemediğini fark etmiş ama üzerinde durmamış.
Sabah bir haber: Dayı ölmüş!
Üç-beş gün sonra çocuk yine duada... Bu kez de teyzeyi atlamış... Sabah ilk haber: Teyze ölmüş!
Aradan zaman geçmiş. Baba yine kapının eşiğinde çocuğu dinliyor.
Bu defa adı geçmeyen kendisi...
Adamı almış bir korku... Kimin adı geçmese, hakkın rahmetine kavuşuyor.
Bütün gece babanın gözüne uyku girmemiş.
Sabah bakmış, hâlâ hayatta...
“Ulan küçük çocuğun duasına mı kaldık? Salaklık bende!” demiş.
İnmiş kahvaltıya...
Aa, o ne? Karısının yüzünden düşen bin parça... Gözler ıslak ıslak...
“Hanım, ne oldu yahu? Bu ne hal?” demiş.
Kadın üzgün bir sesle cevap vermiş:
“Daha ne olacak? Bizim sütçü Şakir efendi ölmüş... Ona üzüldüm!”

GÜNÜN SÖZÜ


Tehlike olmadığı sürece yiğitlik göstermek kolaydır!

11rahmibey30cm