“Tek Adam Sistemi” hayal kırıklığı yarattı.
Bunun böyle olacağı zaten belliydi. Bu konuyu defalarca yazmış, böyle bir sistemin ülkeyi çağdaş dünyadan kopartıp geriye götüreceğini söylemiştik.
O dönemde, Anayasa Profesörü Burhan Kuzu’nun “Tek Adam Sistemi”ni nasıl hararetle savunduğunu düşünüyorum da “Ülkemizde böyle hukukçular olduktan sonra her alanda dökülmemiz normaldir!” diyorum.
Şimdi, Saray dahil, tüm iktidar “Tek Adam Sistemi”ni revize etmek (düzeltip yenilemek) peşinde...
Revize ile olacak iş değil bu... Kötü gidişi ancak “Parlamenter Sistem”e dönmek durdurabilir. Bu da anayasa değişikliği ve yeni bir seçimle olabilir.
Fakat muhalefet “Ülke ekonomik krizdeyken seçim istemeyiz. AKP bozdu, AKP düzeltsin ülkeyi! Seçimi sonra düşünürüz!” diyor.
Güler misiniz, ağlar mısınız?
“AKP ülkeyi biraz daha batırsın, eziyet çeken insanlar işsizliğe ve borca mahkûm olsun!” demekten farkı var mı bunun?



Yarın büyük bir günün 30 Ağustos Zaferi’nin 97’nci yıldönümü...
Türk ordusunun 30 Ağustos 1922 günü kazandığı zafer, bütün ezilmiş milletlere örnek olacak ve mazlum ulusların özgürlük arayışını şahlandıracak niteliktedir.
30 Ağustos, hürriyete ve bağımsızlığa kararlı Türk Milleti’nin başı dik ve onurlu yaşama azminin doruk noktasıdır.
97 yıl önce, “Tek dişi kalmış canavar” denilen Batı emperyalizminin donatıp yönlendirdiği Yunan ordusunun bozguna uğratılarak denize dökülmesinden sonra o dönemde Atatürk’e en yakın yazar olan Falih Rıfkı Atay zaferin önemini şöyle anlatmıştır:
“Nemiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak...
Hür vatandaşlar olmuşsak...
Şerefli insanlar olarak dolaşıyorsak...
Yurdumuzu Batı’nın pençesinden, vicdanımızı ve düşüncemizi Doğu’nun pençesinden kurtarmışsak...
Şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak...
Belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos Zaferi’ne borçluyuz.”

★★★

30 Ağustos Zaferi’nin ertesi günü, sabahın erken saatlerinde Mustafa Kemal Paşa savaş alanını gezdi.
Binlerce silah, araç, çok sayıda ölü ve yaralı vardı. Sıhhiyeciler ölü ve yaralıları toplarken Mustafa Kemal Paşa yerde bir Yunan sancağını görünce “Yerden alınız” dedi. Yaveri Muzaffer Bey, sancağı yerden alıp bir topun üzerine koydu...
Yunan ordusu on gün boyunca kovalandı ve 9 Eylül günü İzmir’de denize döküldü.
Mustafa Kemal Paşa, İzmir halkının verdiği rengârenk çiçek demetleriyle kaplanan otomobili ile Karşıyaka’ya geldi. Kalacağı evin girişinde yere bir Yunan bayrağı serilmişti. Paşa “Bu niçin?” diye sordu.
Halk “Yunan Kralı burada kaldığı eve Türk bayrağını çiğneyerek girmişti. Siz de Yunan bayrağını çiğneyip öcümüzü alın!” diye bağırdı.
Mustafa Kemal Paşa “Sizi anlıyorum ama bir milleti temsil eden bayrağı çiğnemekle Yunan Kralı hata etmiş. Ben o hatayı tekrar edemem.” dedi ve yaveri Muzaffer Bey’e dönüp “Kaldırın o bayrağı” diye emretti.
İşte Mustafa Kemal budur.
İşte Mustafa Kemal bu nedenle Atatürk’tür.   

Atatürk’ün Yanı Başında


Bodrum Yakaköy’de bulunan Dibeklihan, tüm Bodrum bölgesinin önemli bir kültür merkezidir.
Yarın 30 Ağustos... Büyük zaferin 97’nci yılı... Dibeklihan’ın Bodrumlulara bir armağanı var.
Atatürk’ün kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun oğlu Mustafa Kemal Ulusu, Dibeklihan’da, babasının Atatürk’le yaşadığı çok özel anıları içeren, “Asker ve Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa” ana başlıklı bir söyleşi yapacak.
M. Kemal Ulusu, babasının anılarını 2008 yılında “Atatürk’ün Yanı Başında” adıyla kitap yapmış ve bu kitap o günden bu yana defalarca basılmıştı.
Saat 21’de başlayacak söyleşinin sonunda Ulusu okurları için kitabın son baskısını imzalayacak.

TEBESSÜM

Atatürk ve Yugoslavya Kralı


Yugoslavya Kralı 1933 yılında Türkiye’yi ziyaretinde Atatürk’e:
“Sayın ekselans... Sizin Yunan ordusuyla savaşınızdan önce İngiliz ve Fransızlar bize gelip ‘Türklere karşı savaşın’ dediler. Biz onların bu teklifini kabul etmedik!” der.
Kral, Atatürk’ün kendisine teşekkür edeceğini zanneder. Fakat...
Atatürk, Yugoslav Kralı’nın gözlerinin içine bakarak şu cevabı verir:
“Geçmiş olsun ekselans... Verilmiş sadakanız varmış! Büyük tehlike atlatmışsınız!”

GÜNÜN SÖZÜ


“Hürriyet ve bağımsızlık benim karakterimdir” (Mustafa Kemal Atatürk)