Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin kurulması için 11 Temmuz 1932 akşamı talimat veriyor. Cemiyetin kurucularını ve yapacağı işleri belirlemiştir. 12 Temmuz 1932’de Çanakkale Milletvekili Samih Rifat’ın başkanlığındaki yönetim kurulu üyeleri gerekli belgeleri İçişleri Bakanlığı’na sunuyor. İşte o dönem kurulan, bugün işlevini önemli ölçüde yitiren Türk Dil Kurumu’dur.
Bu kuruluşla birlikte Dil Devrimi yaygınlaştırılmaya başlandı. Atatürk’ün yönlendirmesiyle 26 Eylül 1932’de, ilk Türk Dili Kurultayı yapıldı ve 26 Eylül’ün “Dil Bayram” olarak kutlanması kararlaştırıldı. Günümüzde, böyle bir bayramın kutlandığından bile haberi olmayanların çoğunlukta olduğu bir dönemdeyiz.

DOĞRAMCI’NIN VASİYETİ

Türk Devrimi’nin ve bu devrimin en önemli dayanağı olan Dil Devrimi’nin ne denli karalandığını biliyoruz. Ancak dilimize sahip çıkan, uluslararası düzeyde de sürdüren kuruluşlar var. Bunun öncülüğünü Bilkent Üniversitesi, Yunus Emre Enstitüsü, Türkiye-Azerbaycan Dostluk ve İş Birliği Vakfı, İhsan Doğramacı Erbil Vakfı yapıyor. 14. Uluslararası Büyük Dil Kurultayı da dün Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de toplandı.
Eski YÖK Başkanı ve Bilkent Üniversitesi’nin kurucusu Prof. Dr. İhsan Doğramacı, Türk diline sahip çıkılması, değişik ülkelerde bulunan Türk kökenlilerin ana dillerini unutmamaları için maddi, manevi her türlü destekte bulunuyordu. Irak’tan Türkmen öğrenci ve öğretmenlerin getirilmesi, üniversitede eğitilmeleri de bunun bir parçası. Baba Doğramacı’nın Türk diline sahip çıkılması vasiyetini, oğlu Prof. Dr. Ali Doğramacı ve Bilkent Üniversitesi de eksiksiz yerine getirmeye çalışıyor. Bu konuya gönül vermiş olanlar da devletin unuttuğu bayramı uluslararası düzeyde bilimsel toplantılarla kutluyor.
Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral, Uluslararası Büyük Dil Kurultayı ve Bölge Ülkeleri Programları Direktörü Öğretim Üyesi Rasim Özyürek, Türkiye Azerbaycan Dostluk İş Birliği Vakfı Başkanı Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş’in konuştuğu kurultayda, iki gün içinde 100’ün üzerinde bildiri sunulacak.

GERİLERE GİDELİM

Atatürk, 26 Eylül 1932 yılında toplanan kurultayın radyodan canlı yayınlanmasını istiyor. İstanbul Radyosu ile kurultayın yapıldığı Dolmabahçe Sarayı arasında kablo bağlantısı kuruluyor. Böylece salonda konuşulanlar, radyo aracılığıyla bütün Türkiye’ye duyurulmak isteniyor. O  dönemde herkesin evinde radyo olmadığı için şehir merkezlerine kurulan ses düzeni ile radyo yayını halka ulaştırılıyor. Başta Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet yönetimi tam kadro halinde Dolmabahçe Sarayı’nın Muayede Salonu’nda kurultayı izliyor.
Kurultaya dil uzmanlarının, Türkçe öğretmenlerinin yanı sıra Abdülhak Hamit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Halit Ziya Uşaklıgil, Reşat Nuri Güntekin, Ali Canip Yöntem, Fuat Köprülü, Hüseyin Cahit Yalçın, Celâl Sahir Erozan, Ruşen Eşref Ünaydın gibi Türk edebiyatının tanınmış şair ve yazarları ile gazeteciler de bildiriler sunuyor.
Günümüzde, dilimizin alabildiğine yozlaştığı da biliniyor. Bu konu gündeme geliyor ama çözüm de getirilmiyor. Dilimizi saf ve temiz olarak gelecek kuşaklara bırakmak için daha ne bekleniyor? Fazıl Hüsnü Dağlarca,  “Türkçem benim ses bayrağımdır”, Yahya Kemal Beyatlı, “Türkçe ağzımda, annemin ak sütü gibidir” diyor. Ana dilimiz Türkçenin resmi devlet dili oluşunun ve Karamanoğlu Mehmet Bey’in fermanının üzerinden 742 yıl geçti. Günümüzde dilimizde müthiş bir yozlaşma yaşanıyor.

TÜRKÇENİN GÜCÜ

Atatürk, eliyle yazdığı “vasiyetnamesi”nde Türk Tarih ve Dil Kurumları’nı güvence altına almıştı. Ancak 12 Eylül döneminde, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunun “vasiyetnamesi” çiğnendi, kurumları kapatıldı. Bu hukuk ayıbına karşın Atatürk’ün başlattığı, onlarca yurtseverin emek verdiği Dil Devrimi engellenemedi.
Dilimize devrimle kazandırılan yüzlerce sözcük devrim karşıtlarınca da kullanılıyor. Demek ki dilde devrim başarılı oldu. Dil Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sevgi Özel de bu özel günde, “Günümüzde Türkçenin eğitim ve öğretimini belirleyecek tüm kural ve kurumlarda, Türkçenin gücüne ve olanaklarına güvenmeyen; bilimsel verileri ve bilimcileri dışlayan uygulamalar sürüyor. Ne yazık ki inancı baskın kılan anlayıştan en ağır biçimde etkilenen alan eğitimdir. Öncelikle ortak iletişim aracımız Türkçemizdir” diyor.

İşte böyle bir ortamda 87. Dil Bayramı’nı kutlandık..