Belalı bir yıldı. Suikastlar, olaylar hiç eksik olmuyordu. 2 Temmuz 1993’te akşam saatlerine doğru Sivas’tan görüntüler televizyonda gösterilmeye başlandığında Türkiye nefesini tutmuştu. O günden sonra hiç ara vermeyen acı yaşanıyor.

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, o dönem Sivas Belediye Başkanı idi. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oluşturmak istediği “Cumhur İttifakı”na, Karamollaoğlu da davet edilmişti. İttifakta yer almayacağını açıklayınca AKP’lilerin hedefi oldu. Onun, Sivas katliamının yaşandığı dönemde belediye başkanı olduğu hatırlatıldı. O hatırlatmalar üzerine arşivi taradık. Mülkiye müfettişlerinin raporunda dönemin belediye başkanı Karamollaoğlu’na dönük bir suçlama yoktu.

POLİSİ GÖNDERMİŞLERDİ

Sivas olaylarının sorumlusu gibi gösterilmek istenen Temel Karamollaoğlu ile bir sohbetimizde “Sivas’ta Madımak Oteli’nin yakılması ve 33 aydının ölümlerini” ve kendisine dönük eleştirileri hatırlattım. “Anlatayım” dedi. Karamollaoğlu’nu dinlilyorum:

“Sivas olayları başladığında birdenbire yabancı gazeteciler, televizyon kanalları dünyanın dört bir yanından Sivas’a gelmişti. 1993 karışık bir yıldı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal vefat etmiş, Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’in uçağı düşmüş, gazeteci-yazar Uğur Mumcu bombalı bir suikast sonucu hayatını kaybetmişti. Sivas olayları da yine aynı yıl meydana geldi. Bir yerlerde ‘Türkiye biraz karışık bir ortama sürüklensin’ diye düğmeye basıldı ve Sivas hadiseleri de bu kapsamda meydana geldi.

O zaman böyle düşünmemiştim. Emniyet istihbarat şube müdürünün daha sonra bana şu bilgiyi verdi: ‘Sivas’ta böyle bir olay çıkacağına ilişkin istihbari bir bilgi almamıştık. İki hafta önce Divriği ve Hafik ilçelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle çevik kuvvet polisinin üçte ikisi bu ilçelere gönderildi. Sivas’ta hadise olursa müdahale edecek gücümüz kalmadığını vali ve emniyet müdürüne söylememe rağmen bir şey olmayacağını söylediler.’

DAVUL ÇALDILAR YALANI

O gün Sivas’ta askerin yemin töreni vardı. Yemin törenine katıldım, yemeği vali ve diğer yetkililerle birlikte orada yedik. Emniyet müdürü, bir grup gencin Atatürk Kültür Merkezi’nin önünde toplandığını bildirdi. Gidip konuştum ve kalabalık dağıldı. Fakat yeterli kuvvet olmadığı için otelin önünde toplanılmasına mani olamadılar. Emniyet müdürü ile vali beyin arasında Aziz Nesin’in nerede olduğu konusunda anlaşmazlık çıktı. Sonuçta hadiseler adım adım adım büyüdü. Yani böyle birden bire bir patlama meydana gelmedi. Cuma namazının arkasından, ‘Cami taşlanmış. Caminin önünde cuma namazında davul çalınmış’ diye gençler tepki göstermiş. Sonra onlar da dağıldı. Cuma akşama doğru kalabalık arttı.

SORU İŞARETLERİ ÇOK

Daha önce Sivas’ta hiç görmediğimiz Aczmendiler, olaydan iki gün önce Sivas’a gelmişti. Yani niye geldiler?  Bu benim aklımda her zaman bir soru işareti olarak kaldı. Polis gücünün zayıflatılması ayrı bir soru işareti olarak kaldı. Pir Sultan Abdal şenlikleri 28- 29 yıldır Banaz Köyü’nde bir gün yapılırken vali bey ve Kültür Bakanlığı onu tuttu şehre aldı, kutlamasını haftaya yaydı. Bu da ayrı bir husus. Yani bu karar niye alındı? Yapılamaz mı? Yapılabilir ama yani hiçbir yerde böyle bir şey yapılmazken aniden yapılması... Bunlar, hadise olsun diye yapılan işler değil ama bir hadise patlak verince tahrik şeyi doğdu.

Arkasından da benim fotoğrafım diye Milliyet Gazetesi’nde, Madımak yangını sırasında flu olan ve bana benzediği belirtilen fotoğraf basıldı. Tepki, temelde Aziz Nesin’e karşıydı. Birisi perdeleri yaktı. İçeride olanlar dumandan boğuldu. O zaman hakkımda yanlış bir izlenim doğdu. Şimdi de Sivas olaylarını tabi başkaları gündeme getiriyor. Onlar da bana ‘Senin için eskiden böyle deniyordu, şimdi bunları nasıl unuttun?’ diyorlar. Ya ne yapayım? Birisi ‘Böyle bir yanlış kanaate gelmişiz düzeltiyoruz’ diyorsa ‘Yok düzeltmeyin mi?’ diyeyim.”

Aziz Nesin’i o gece polis Ankara’ya getirdi ve polis evinde misafir etti. Nesin’le kapıdan tam çıkarken karşılaştım ve soru yöneltirken, polis otomobile bindirdi. Peşlerinden gidiyorduk. Dar sokağa girildi, arkadaki polis aracı durunca Nesin’i de kaybettik.

Kritik olaylar hep cuma günü yaşanıyor. Çorum olayları da cuma günü çıkarılmıştı. O günü yaşayan gazeteci olarak çarşamba günü de Çorum olaylarının gelişimini anlatacağım.