Bilmem dikkatinizi çekti mi?
Hafta içinde ajanslar, Venezuela’nın Valencia kentindeki uluslararası hava limanında, ABD’nin Miami kentinden getirildikleri tespit edilen silah, mühimmat ve iletişim cihazlarının ele geçirildiğini duyurdular. Venezuela Kamu Güvenliği Bakan Yardımcısı Palencia, konuyla ilgili açıklamasında “Venezuela halkının barış ve güvenliğini tehdit eden terörist gruplara gerek silah, gerekse finans desteği sağlayanlara karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi.

★★★

Bu haber, beni ve Latin Amerika’yı arka bahçesi olarak gören ABD’nin, bu coğrafyada izin verdiğinin dışında yönetim anlayışı uygulamaya çalışan liderlere göz açtırmadığını bilenleri hiç şaşırtmadı.
50’nci yılını kutladığım meslek hayatımda, bu düşüncemi doğrulayan ve bir benzerine filmlerde, romanlarda rastlanılabilecek müthiş olaylara tanık oldum.
Bunlardan birini El Salvador’da yaşadım.

★★★

Güneş Gazetesi’nde çalışırken, 1982 yılında Ekvator çevresinde tam bir tur atarak “Dünyayı Saran Sancılı Kuşak’’ başlıklı dizi için birçok ülkede röportajlar yaptım.
Bunlardan biri El Salvador idi.
İç savaşın tüm dehşetiyle yaşandığı ülke, adeta kan gölüne dönmüştü.
Silahlı FMLN (Farabundo Morti Ulusal Kurtuluş Cephesi) örgütü, yargısız infazlar yapan Amerikancı faşist yönetime karşı savaşıyordu
Her taraftan feryatlar yükseliyor, anaların gözyaşları adeta sel oluyordu.
Birkaç gün önce 4 Hollandalı gazeteci, kim vurduya getirilip öldürülmüşlerdi.
Bir yıl önce de Amerikancı iktidar güçleri, El Mozete kasabasında, yarısı çocuk olan 1000 sol görüşlü kişiyi katletmişti.

★★★

Kaldığım süre içinde yabancı gazetecilerle birlikte hem iktidardaki faşist partinin basın toplantılarını izledim, hem de Ulusal Kurtuluş Cephesi Örgütü’nün liderlerinden biriyle röportaj yaptım... Böylece yaşananlara tarafsız bir gözle bakabilmeye çalıştım.
Ölüm tehlikeleriyle dolu bir serüvenin ardından dağ başında görüştüğümüz örgüt mensubu, “Silahları sosyalist ülkelerden mi sağlıyorsunuz?’’ sorusu karşısında Başkent San Salvador’dan bile duyulabilecek bir kahkaha patlatmış, uzun uzun güldükten sonra, şu çarpıcı cevabı vermişti:
“Elinizdeki dolarları gösterin, dünyanın her tarafından satılık silahların size doğru uzatıldığını göreceksiniz! En başta da en yakınımızdaki ABD’den...’’

★★★

Küçücük Orta Amerika ülkesi El Salvador’da ABD’nin sol bir yönetim istememesi nedeniyle çıkan iç savaşta kaç kişi hayatını kaybetti biliyor musunuz?
Yaklaşık 75 bin...
Peki sonuçta ne oldu?
1992’de barış sağlandı!..
Ve 2009’da ilk kez bir sol parti iktidar oldu.
Aradan 20 yıl geçtikten sonra da devlet, Mozete katliamı nedeniyle halkından resmen özür diledi...

★★★

İç savaş bitmiş ama bu kez de savaşın ve ülkelerinden kaçıp ABD’ye göç edenlerin beslediği çete kültürü sokaklara hakim olmuştu.
Öyle ki çete savaşlarının yaşanmadığı, cinayetlerin işlenmediği günler, dünyada haber olur hale gelmişti!..

★★★

ABD’nin arka bahçesindeki El Salvador’da yaşananlara bakınca, Venezuela’yı da huzur ve istikrar dolu günlerin beklemediği anlaşılıyor!..