ABD’nin attığı kazıklar, yaptığı oyunlar artık ayan beyan ortada...

Temsilciler Meclisi’nden geçirilen iki iğrenç kararın oylandığı gün bile Türkiye’ye karşı hangi hesapların, hangi ahlaksızlıkların planlandığını ortaya koyuyor; o iki karar, Türk Milleti büyük bir coşkuyla 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlarken sahneye konuldu!..

Dönelim Rusya’ya; Soçi’de Türkiye ile Rusya arasında varılan anlaşmaya göre PYD/PKK’lı teröristler bölgeden çekilmesi için 150 saat süre verilmişti. Bu süre de önceki gün saat 18.00 itibarıyla sona ermişti. Rusya, şöyle bir açıklama yaptı:

-24 bin PYD/YPG unsuru 3 bin civarında ağır silahla birlikte belirlenen bölge dışına çıktı!..

Gördüğünüz gibi Rusya için de PYD/YPG terörist değil, “unsur!” Dua edelim “savaşçı” filan demiyorlar! Peki nereye gittiler, nerede konuşlandılar belli değil! Bizimkiler buna karşılık “devriyeye çıkınca göreceğiz” yolunda açıklamalar yaptılar... Şimdi buradan soruyorum:

-Nasıl göreceksiniz?..

On kilometre derinliğe kadar izin verilen devriye göreviyle, otuz kilometre derinliği nasıl tarayacak, teröristleri nasıl saptayacaksınız?..

Bu, işin yalnızca bir yönü tabii... Bir de Suriye resmi ajansı SANA’nın TSK ile Suriye Ordusu ve SDG denilen ama çoğunluğu PYD/PKK’lılardan oluşan teröristler arasında çatışma çıktığına dair dünyaya geçtiği haber var!..

SANA, Haseke’de şiddetli çatışmaların yaşandığını ileri sürüyor, ölümlerden söz ediyor... Biz bu haber ne kadar doğru diye araştırmaya, daha çok oralardan gelen bilgileri değerlendirmeye çalışırken bu kez dün sabah saatlerinde Türkiye’nin kontrolündeki Afrin’in kent merkezinde bomba yüklü bir araçla yapılan saldırı sonucu 8 kişinin yaşamını yitirdiği, 14 kişinin yaralandığı haberi düştü önümüze... Sözün özü şu:

-Güvenli bölge derken bir tuzağa doğru mu çekiliyoruz?!..

“PYD/PKK’lılar askere gitti!”


Öncelikle bizim medyada bu konularda herhangi bir haber yok!..

Batı medyasında ise çok var ancak “hangisi ne kadar güvenilir” meselesi bir büyük soru işareti olarak duruyor karşımızda!.. Moskova’dan verdiği haberlerle öne çıkan, aynı zamanda TELE 1 yorumcusu Mahir Esen dün T24’e verdiği röportajda, benim de uzun süredir şüphe duyduğum sorunun yanıtını verdi:

-Suriye’de çatışma ve provokasyonlar her an başlayabilir; çünkü aktörlerin hiçbiri samimi değil!..

Açıkçası tam da benim beklediğim cevap! Mahir, “Rusya’nın çekildiler dediği 24 bin kişi, ağır silahlarla birlikte nereye gitti?” sorusuna ise önce gülümseyerek şu harika yanıtı verdi:

-Askere gittiler!..

Sonra da açıkladı:

-Buharlaşacak halleri yok tabii. Suriye Ordusu’na katıldılar, o silahlarla birlikte!..

Bu durumu Türk tarafının bilmemesi mümkün mü? Kesinlikle değil! Peki ne yapılabilir? İşte o noktada bizim sözcük haznemiz yetmiyor; bizi yönetenler herhalde buna karşı bir “B planı” yapmıştır demekten başla çaremiz de yok!..

Diğer taraftan, Reuters haber ajansının haberine göre ABD, 8 Ekim tarihinde Suriye’den çekilme kararı almasından sonra ilk kez Türkiye-Suriye sınırında askeri devriye başlattı... Reuters haberini SGD kaynaklarına dayandırdı; yani teröristlerden aldığı bilgiyi aktardı. Aslında şaşılacak bir şey değil; ABD’nin haysiyet anlayışına göre petrolün, yeraltı zenginliklerinin olduğu yerde verilen sözlerin, yapılan anlaşmaların hiçbir değeri yoktur, bu kadar açık!..

Bu yazı sonuna gelirken önce ABD cenahından ardından da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan Türkiye-Suriye orduları çatışıyor haberiyle ilgili açıklama geldi:

-Elimizde doğrulama yok!..

Yazının başlığı neydi?  “Provokasyon tuzağa dönüşürse!..” Önümüzdeki haber ve görüntüler, durumun süratle o yöne doğru geliştiğini gösteriyor! Umarım ve dilerim ki, Türkiye tüm önlemlerini almıştır. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Tel Abyad’daki askerlerimize ilettiği şu dikkat çekici mesajı paylaşmak isterim:

-Burada herhangi bir şey bitmiş değil, her an her şey olabilir. Ona göre herkesin her an hazırlıklı olması lazım!..

Faruk Bildirici onurumuzdur


Faruk Bildirici bu ülkenin namusuna, kalemine, vicdanına en çok güvenilen gazetecilerinden biridir...

Hürriyet Gazetesi’nde “Okur Temsilcisi” olarak yazdığı yazılar, yaptığı eleştiriler bunun en açık göstergesidir. Hürriyet’in yeni yöneticileri tarafından da sırf bu nedenle işen çıkarılmıştır. Daha sonra CHP kontenjanından RTÜK üyeliğine seçilmiş ve burada da bildiği yolda yürümüştür...

Dün RTÜK üyeleri toplandı ve 2’ye karşı 6 oyla Bildirici’nin üyeliği düşürüldü... Niçin peki? Bir yolsuzluğu, bir yüz kızartıcı faaliyeti, bir kusuru mu bulunmuştu? Tabii ki hayır! Bildirici son olarak RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in kanuna aykırı olarak üç ayrı kurumda çalıştığını, üç ayrı maaş aldığını gündeme getirmiş ve başkanın görevden çekilmesini talep etmişti!..

Buna karşılık Bildirici’nin üyeliği AKP ve MHP’liler tarafından el ele verilerek düşürüldü, iyi mi!..

-İşte buna da demokrasinin oy çokluğuyla katledilmesi denir!..