ABD'de başkanlık koltuğunu Joe Biden'a teslim etmek için gün sayan Donald Trump, bu geçiş süreci içerisinde çok tartışmalı kararlara imza atmaya devam ediyor. Bunların sonuncusu ve en dikkat çekeni ise ABD'nin Irak işgali dönemiyle alakalı.

2007'de Bağdat'ta sivil bir topluluğa ateş açıp aralarında 9 yaşında bir çocuğun da bulunduğu 14 kişiyi öldüren ve 20 kişinin de yaralanmasına sebep olan dört güvenlik görevlisi, Trump tarafından affedildi. Paralı asker ve güvenlik hizmeti sağlayan 'Blackwater' adına çalışan Paul Slough, Evan Liberty, Dustin Heard ve Nicholas Slatten adındaki dört görevli, 16 Eylül 2007'de diplomatların yer aldığı bir konvoya eşlik ettikleri sırada Nisur Meydanı'nda ateş açmış ve katliama sebep olmuştu.

BIDEN'IN ÇABASIYLA HAPSE GİRDİLER


Ateşi başlatan Slatten müebbet hapis cezasına; Slough, Liberty ve Heard ise 30'ar yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. 2014 yılında verilen hapis cezaları bir federal yargıç tarafından düşürülürken, Irak'ta büyük bir tepki çeken kararın üzerine o dönem başkan yardımcısı olan Joe Biden, olayın peşinden gideceğine söz vermiş ve 2015'te bu konuda başarıya ulaşıp 4 ismin hapse girmesini sağlamıştı.

[custom_content title="ORANTISIZ GÜÇ: BLACKWATER" desc="Eski bir ABD askeri olan Erik D. Prince tarafından kurulan güvenlik şirketi Blackwater, Irak'ta ABD'li diplomatları korurken başvurdukları sert uygulamalarla dikkat çekmiş ve 2007'deki katliamla da kullanılan orantısız güç iyice ayyuka çıkmıştı. Blackwater, 2009'da Xe Services olarak yoluna devam etmiş, 2011'de ise satılarak Academi ismini almıştı. Blackwater'ın kurucusu Erik D. Prince, sıkı bir Donald Trump destekçisi olarak biliniyor. Prince aynı zamanda Trump hükümetinin eğitim bakanı Betsy DeVos'un da erkek kardeşi.">

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, bu süreçte de Joe Biden'a güveniyor ve Trump'ın büyük bir öfke doğuran kararının değişeceğini umuyor: "Göreve geldiğinde ilk konuşacağımız konu bu olacak."

Irak'ta paralı askerlerin kullanılmasının yoğun bir şekilde eleştirilmesine neden olan süreçte, davada savunma Iraklı isyancıların pusu kurduğunun tespit edilmesiyle ateş açtığını savunurken bunun doğru olmadığı pek çok farklı raporla ortaya çıktı.

[special_article_template title="" desc="Bu bizim çok derinden yaralıyor. Ancak suçlananlar Amerikalı, yargılayanlar Amerikalı, başkan Amerikalı... Hiçbir şey yapamıyoruz." who="Irak İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Ali el-Bayati kararı bu sözlerle değerlendirdi.">

FBI, "IRAK'IN MY LAI'Sİ" DEMİŞTİ


FBI ise soruşturmasının sonucunda olayı "Irak'ın My Lai'si" olarak adlandırmıştı. Vietnam Savaşı sırasında, 16 Mart 1968'de Teğmen William Calley ve beraberindeki 14 asker; My Lai, My Khe ve Son My adlı üç köyde 347 sivili katletmişti. İşlenen bu savaş suçunu, İngiliz bir muhabir ortaya çıkarırken yalnızca Teğmen Calley, 1971'de ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. ABD Başkanı Richard Nixon ise Savunma Bakanlığı'na bağlı Howard Callaway'in de girişimiyle 1974'te Calley hakkında af yetkisini kullanmış ve teğmenin cezası 3 yıllık ev hapsine çevrilmişti.

My Lai'de yaşamını yitirenler, heykeller, anıtlar ve müzelerle anılıyor. (Fotoğraf: Shutterstock)


Soruşturmada kullanılan "Irak'ın My Lai'si" ifadesi, sonucuyla da iki katliam arasında benzerlikler oluşmasını sağlarken Irak'ta o acıyı yaşayan ve sevdiklerini kaybedenler de karar üzerine oldukça tepkili ve öfkeli.

O dönem ayrıca Blackwater'ın yaralananlara 50'şer bin dolar, hayatını kaybedenlerin ailelerine ise 100'er bin dolar ödemesine karar verilirken bu tazminatı almayı kabul etmeyen tek kişi; doktor eşi Mahassin ve 20 yaşındaki tıp öğrencisi oğlu Ahmed'i olayda kaybeden Heysem el-Rubayi olmuştu.

"ONLAR İÇİN KANIMIZ SUDAN UCUZ"


Ahmed'in eski sınıf arkadaşlarından biri AFP'ye kararla ilgili yaptığı açıklamada "Amerikalılar, biz Iraklılara hiç bir zaman onlarla eşitmişiz gibi yaklaşmadı. Onlar için kanımız sudan daha ucuz; adalet ve hesap sorma talebimiz ise ufak bir karın ağrısından ibaret" ifadelerini kullandı.

[special_article_template title="" desc="Amerika'ya gittim ve katillerin serbestçe takım elbiseleriyle dolaştığını gördüm. 'Ben yarın ülkeme döneceğim ancak bu katiller adaletle yüzleşecek mi?' dedim. Şimdi görüyorum ki, hepsi bir tiyatroymuş." who="Katliamdan yaralı olarak kurtulan ve 2014'te ABD'de görülen mahkemede ifadesine başvurulan Haydar Ahmed Rabia, kararı bu sözlerle değerlendirdi.">

Katliamda dokuz yaşındaki oğlu Ali'yi kaybeden Muhammed Kinani ise "O gün hayatım tamamen değişti. O gün beni tamamen paramparça etti. Trump hayatımı yeniden yıktı" diye konuştu. BM İnsan Hakları Bürosu ise bu affın, benzer suçları işleme konusunda başkalarına cesaret vereceğini ifade etti.

Ancak bu af kararı Trump için bir ilk değil. Trump, geçen sene Kasım ayında aralarında askerlerine üç silahsız sivil Afgan'ı öldürülmelerini emreden bir eski teğmenin de dahil olduğu, savaş suçu işlemekle suçlanan ve hapis cezası alan üç askerin affına karar vermişti.

ABD'li gazi ve aktivist Brian Trautman kararı değerlendirirken "9 yaşındaki Ali Kinani, ABD'li dört paralı asker tarafından 2007'de Bağdat'ta başından vuruldu. Ali, bugün Nisur Meydanı Katliamı olarak tarihe geçen katliamda, katledilen 14 Iraklı sivilden biriydi. Donald Trump o canavarları affetti. Masum adamların, kadınların ve çocukların öldürüldüğü o sistematik katliamı yürüten dört savaş suçlusunun fotoğraflarına bakın. Olur da bir gün sokakta görür ve selam vermek istersiniz" dedi.



Öte yandan usul ve etik gereği idamların infazı ile ilgili kararı yeni başkana bırakması beklenen ancak bunu geleneği hiçe sayarak tarihi bir karara imza atan ve büyük tepki çeken Trump, habere konu olan 4 ismin de dahil olduğu toplam 15 kişiyi affetti. Listede Trump'ın eski kampanya yöneticisi Paul Manafort ve dünürü Charles Kushner da bulunuyor. Trump, Rusya'nın 2016 başkanlık seçim sürecine müdahalesine yönelik açılan soruşturmada suçunu kabul eden eski danışmanı George Papadopoulos'u da affetti.

AF TERCİHLERİ TARTIŞMA YARATTI


ABD başkanları geleneksel olarak görev sürelerinin tamamlanmasına az bir süre kala bazı kişileri affedebiliyor ancak Trump'ın af tercihleri de başkanlığı döneminde verdiği her karar gibi yoğun tartışmalara ve derin ayrışmalara neden olmuş durumda...

Harvard Üniversitesi'nden hukuk profesörü Jack Goldsmith'in araştırmasında affedilen toplam 45 ismin yüzde 88'inin Trump'la bir şekilde ilişkili isimler olduğu ortaya çıktı. Washington Amerikan Üniversitesi'nden tarih profesörü Allan Lichtman ise "Trump'ın hiçbir hamlesi beni şaşırtmıyor. Hukuk, insanlık, edep veya gelenek gibi bir kaygısı yok" diye konuştu.

Irak, 2009'da Amerikan özel güvenlik şirketi Blackwater'ın ülkede faaliyetlerine devam etmesine izin vermeyeceğini açıklamıştı. Dönemin Irak İçişleri Bakanlığı sözcüsü Tümgeneral Abdülkerim Halef, Blackwater'a faaliyet izni vermeyecek olmalarının bu şirketin "uygunsuz eylemleri ve aşırı kuvvet kullanmasından" dolayı olduğunu belirtmişti. (Fotoğraf: Reuters)


Af listesindeki "dünürü" veya "eski danışmanı" gibi net bağlantıların yanı sıra bu kadar berrak olmayan ancak küçük bir kazımayla açığa çıkan bağlar da bulunuyor. FBI'a yanlış bilgi verdiği ve senet dolandırıcılığı yapmak için komplo ürettiği tespit edilen Chris Collins ve seçim kampanyası bütçesini kötüye kullandığını itiraf eden Duncan Hunter da affedilenler arasında. Bu iki isim 2016'da seçim yarışı sırasında Trump'ı desteklediğini açıklayan ilk iki kongre üyesiydi.

Temsilciler Meclisi'nde istihbarat komitesine başkanlık eden Adam Schiff, kişisel Twitter hesabından şunları söyledi: "Başkanın yaptığı bir şeyin üstünü örtmek için yalan mı söyledin? Affı kaptın! Trump'ı destekleyen yozlaşmış bir politikacı mısın? Sen de affı kaptın! Masumları mı öldürdün? Sana da af... Yozlaşmış bir adamı başkan seçersen ortaya da yozlaşmış bir sonuç çıkar."