KADINA ŞİDDETİN BİTMESİ İÇİN BU SÖZLEŞME KALMALI


CHP’li Lale Karabıyık, “Tek amacı kadınları korumak olan İstanbul Sözleşmesi’nden geri adım atmak asla düşünülemez” diye konuştu.

Kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla 2011’de İstanbul’da imzalanan ve 2014’te TBMM’nin onayı ile yürürlüğe giren “İstanbul Sözleşmesi” 6 yıl sonra önemli gündem maddelerinden biri oldu. Muhafazakar çevreler, erkekleri mağdur ettiğini ve aile kavramına zarar verdiğini öne sürerek sözleşmenin iptalini istiyor. AKP içinde de bu görüşlere destek verenler çıkarken, CHP başta olmak üzere birçok kesimden ise sert tepkiler geliyor.

FİRESİZ KABUL EDİLDİ

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile TBMM’ye sunulan, 246 oy ile firesiz kabul edilen sözleşme için AKP’de bugüne kadar “Parlamentosunda ilk onaylayan ülke biziz” biçiminde övünme vardı. Şimdi ise “İptal edilse daha mı iyi olur?” görüşleri tartışılmaya başlandı. Ancak Erdoğan’ın, KADEM yöneticisi olan kızı Sümeyye Erdoğan’ın, sözleşmeyi savunan açıklaması ile hava biraz olsun döndü. CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, İstanbul Sözleşmesi’nin dünü, bugünü ve geleceğini SÖZCÜ HaftaSonu’na değerlendirdi:



34 ÜLKE İMZA ATTI

- Türkiye 1949’dan beri Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi. 2006-2008 arasında da Avrupa Konseyi tarafından ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele’ kampanyası düzenlendi. Bugün İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açan, sözleşmeden çekilme planları yapan iktidar, 2011 yılında bu konuda TBMM’de sergiler, oturumlar düzenledi.

- İstanbul Sözleşmesi, Türkiye’nin dönem başkanlığında, dönemin bakanları Fatma Şahin ve Mevlüt Çavuşoğlu’nun büyük destekleri ile Mayıs 2011’de İstanbul’da imzalandı. 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdi ve halen de 34 ülke uyguluyor. Diğer ülkelerde sözleşmenin daha iyi nasıl uygulanacağı tartışılırken, Kazakistan ve Tunus sözleşmeye taraf olmak için adımlar atarken, iktidar sözleşmeden çıkma telaşında.

BİZ DE KATKI SUNDUK

- İstanbul Sözleşmesi dünyada şiddeti tanımlayan ve şiddet konusunda taraf devletlere yükümlülükler getirip, tedbirler alınmasını öngören tek sözleşmedir. Bu sözleşme, Avrupa’dan gelen çeviri bir metin değil, Türkiye kadın hareketinin katkı sunduğu, tüm dünyadaki diğer kadınlarla beraber emekle oluşturulmuş bir metin olması açısından da çok önemlidir.

- Sözleşme, kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerinin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması ile ilişkili hükümler içeriyor.

- Yani çok basit ve yalın şekliyle İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini içeriyor.



AİLEYİ KORUMAK İÇİN...

- Bu iktidar döneminde 18 yılda 7500 kadın öldürüldü, 100 bin kadın cinsel saldırıya uğradı. Şimdi iktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı gündeme getiriyor. Sözleşmenin 52. maddesi, “Ani Tehlike Anında Uzaklaştırma” tedbirlerini öngörüyor. 48. maddesi ise “Şiddet Meydana Geldiğinde Zorunlu Uzlaşmayı” yasaklıyor. Şiddet gören kadının alınan uzaklaştırma kararı ile şiddetin failinden korunması, kadınların can güvenliği için önemlidir.

- Türkiye’de 2019’da 540 bin kişi evlenmiş. Son 5 yılda ise evlilik sayılarında yüzde 10 azalma var. 2019’da 155 bin de boşanma var ve son 5 yılda boşanmalarda yüzde 18’lik bir artış gözleniyor. İktidar aileyi korumak istiyorsa ekonomideki çöküşü, işsizlikteki artışı, yoksulluktaki yükselişi, bunlara bağlı sosyal bozulmalardaki artışı görmezden gelmemeli.

O MADDEYE KARŞI ÇIKMAK

- Sözleşmenin 12. maddesi “Taraflar; kültür, gelenek, görenek, din veya sözde namusun, bu sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemi için gerekçe oluşturmamasını sağlar” diyor. Bu maddeye karşı çıkmak bir anlamda din, töre ve namusun şiddet eylemlerine gerekçe olmasını da normalleştirmek anlamına gelir.

- Sözleşme, “cinsiyet meselesi ve cinsel yönelim tercihi” kavramları geçtiği için eleştiriliyor. Oysa bu madde kadını şiddetten koruma konusunda hiçbir ayrımcılığın olmayacağını ifade ediyor, temel insan haklarını ve yaşam hakkını koruyor.

- İstanbul Sözleşmesi’ne dokunulamaz. Feshetmek, kadınlara karşı şiddete ve kadın cinayetlerine göz yummak demektir. Tek amacı kadını korumak ve kadına yönelik şiddete son vermek olan İstanbul Sözleşmesi’nden geri adım atılması düşünülemez, çünkü İstanbul Sözleşmesi yaşatır.

EŞİTLİĞİ İSTEMEYENLERE VE SÖMÜRÜYE İTİRAZIMIZ VAR


İlgezdi, kadınların karşılaştığı sorunları anlattı. Başlıktaki gibi dedi ve ekledi: Bu karanlığa karşı mücadele etmek boynumuzun borcu.

CHP’nin bir diğer kadın Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi de “Kadınlarımız, her türlü şiddetten koruyan, en büyük güvenceleri olan İstanbul Sözleşmesi ile ilgili çeşitli kampanyalar ile ses verecek ve kendi geleceklerine sahip çıkacaklardır” dedi. SÖZCÜ HaftaSonu’na konuşan İlgezdi, “Kadınlara yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine duyarlı yurttaşlarımız, sosyal medyadan sürekli olarak ‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır’ paylaşımları yapıyorlar. Kadınlarımız kendilerini koruyan sözleşmeden çıkabileceğini, imzayı geri çekebileceğini ifade eden iktidara karşı seslerini duyurmaya devam edecekler” dedi. CHP’li İlgezdi şunları söyledi:

- Şiddet uygulayanlara, cinayet işleyenlere iyi hal indirimleri veren zihniyetle mücadeledeki en önemli güvence olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak, kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine göz yummak anlamına gelir. Biz kadınlar olarak “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” demeye ve sözleşme için mücadele etmeye devam edeceğiz.

- Kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi kararlılıkla sürdürmek boynumuzun borcudur. Bizi karanlığa itmeye çalışan erkek egemen anlayışa karşı dayanışmayla ve kol kola yürüyeceğiz.



- Bize dayatılan gündemin dışında söyleyecek sözümüz var. Reva gördüğünüz hayatların, yasakladığınız sokakların, hapsettiğiniz evlerin, sahiplendiğiniz bedenlerin, uygun gördüğünüz rollerin üstüne söyleyecek bir çift lafımız var.

BİZİM İTİRAZIMIZ VAR

- “Fıtrat” diyerek eşitliği yok sayan zihniyetinize, siyasi çıkarlarınıza göre verdiğiniz hükümlerinize itirazımız var. Emeğimizin sömürülmesine, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine itirazımız var. Verdiğiniz sözleri tutmamanıza, yasaları etkin şekilde uygulamamanıza itirazımız var.

- Her gün en az bir kız kardeşimizi hayattan koparmanıza itirazımız var. Durdurmadığınız şiddeti erkeklik ve hamaset söylemleriyle meşrulaştırmanıza isyanımız var. Ve bilin ki şiddetsiz, savaşsız, özgür ve eşit bir dünyayı size rağmen var edecek kadınlar var..

GÜNDE 38 KADIN BAŞVURUYOR

- Şiddet mağduru veya şiddet görme riski altındaki kadınlara hızlı müdahalenin sağlanması amacıyla geliştirilen Kadın Destek Uygulaması (KADES) mobil aplikasyonu, günde 38, saatte 1.5 kadının, şiddet gördüğünü ortaya koyuyor.

- Bu uygulamayı kurulduğu 2018 yılından bu yana 453 bin 12 kadın indirdi. Bugüne kadar 30 bin 601 kadın şiddet ihbarında bulundu. Bildirimde bulunabilen kadınlar KADES uygulamasını telefonlarına yükleyenler. Yani açıklanmayan veriler çok daha yakıcı bir sorunu ortaya çıkarıyor.

- Bu yılın ilk yarısında “önleyici tedbir kararlarında” yüzde 59, “koruyucu tedbir kararlarında” ise yüzde 70’lik artış yaşandı. KADES uygulaması ilk 9 ayda 34 bin 424 kadın tarafından indirilmişti. Bu sayı 17 ay sonra yüzde bin 216 artmış.

YÜZDE 348’LİK ARTIŞ

- Yine ilk 9 ayda 6 bin 822 kadın tarafından şiddet şikayeti yapılmış. Bu sayı da 17 ay sonra yüzde 348 arttı. 2012-2018 yılları arasında mahkemeler tarafından 510 bin 114 kadın hakkında koruma kararı verildi.

- Şiddet gördüğü için mahkemelerce koruma kararı verilen kadın sayısı son 8 senede yüzde 171 arttı. 2012 yılı içinde 31 bin 38 kadınla ilgili koruma kararı çıkarken 2018’e gelindiğinde bir yıl içinde koruma kararı alan kadın sayısı 83 bin 987 oldu.

- Şiddet artarken koruma talebi reddedilen kadın sayısı da arttı. 2012’de 6 bin 246 kadının koruma talebi reddedilirken 2018’de bu sayı yüzde 74’lük artışla 10 bin 889’a yükseldi. Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre savcılıklar 2012-2018 yılları arasında sanık olan 21 bin 601 kişiden 15 bin 194’ü hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.

- Yani kadına yönelik şiddet uyguladığı gerekçesiyle hakkında şüpheli olarak işlem yapılan her 10 kişiden 7’sinin eyleminde suç unsuruna rastlanmadı.

SÖZLEŞME YAŞATIR

- İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe gireli 6 yıl oldu. Sözleşmenin gereği olan önlemlerin acilen alınmasını istiyoruz. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadelede hayati öneme sahip olan İstanbul Sözleşmesi’nden de vazgeçmiyoruz. Bu sözleşmeye dokunulamaz.  Sözleşmeyi feshetmek, kadınlara karşı şiddete ve kadın cinayetlerine de göz yummak demektir.


İLK İMZA ATAN ÜLKE TÜRKİYE OLMUŞTU


“Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, yani bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi, 2011’de İstanbul’da imzaladı. İlk imzalayan ve sözleşmeyi ilk yasalaştıran ülke Türkiye oldu. Sözleşme, kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak amacını taşıyor.