11 yaşında başlamış ‘ben gazeteci olacağım’ demeye yazar Ümit Zileli… Meslekte 40 yılını çoktan deviren Korkusuz Gazetesi’nin yazarı Zileli’nin karantina günlerinde tamamladığı “Karşı Devrimin Kısa Tarihi: Yüz Yıllık Hesaplaşma” kitabı taze taze raflardaki yerini aldı.

Ümit Zileli’yle hem yeni kitabını hem de karantina günlerini konuştuk. Kitabı için okurlara ‘Acıklı bir Türkiye serüveni’ okuyacaklar diye seslenen Zileli üniversiteye hazırlanan kızı Ümit Su Zileli’ye neden kendi ismini verdiğini de esprili bir şekilde anlattı...

- Karantina günleriniz nasıl geçiyor?

“Oynatmaya az kaldı doktorum nerede” diyorum. Bir bakıma da çok yararlı oldu. Bu zorunlu hapis günlerinde günlük yazılar, okumalar vardı ama tek başına yetmiyordu tabii. Geçtiğimiz mart ayında çıkan ve üçüncü baskısını yapan Yakın Tarih Yalanları kitabımı tamamlamıştım. Kendi sahte tarihini yaratmaya çalışan çevrelerin, Cumhuriyet düşmanlarının özel tarih adı altında yazdıkları sahte ve karalama tarihi yazmıştım.



- Son kitabınız karantina günlerinde mi yazıldı?

Seneler önce ‘Cumhurun Trajedisi’ kitabımda aslında bu kitabın ön sözünü yazmıştım. Ama tamamına erdirememiştim çünkü son 18 senelik iktidar eksikti.

Mustafa Kemal’in ölümüyle...

- Kitabın tamamı AKP iktidarını kapsamıyor…

Evet. 5 bölümlük bir kitap. İlk bölüm Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk’ün devrim yılları. 15 senelik süreç. Bu bir tarih kitabı olarak algılanmamalı. İçinde yalan ya da gerçekleri saklayan bir şey yok. Belgelere dayalıdır. Ama benim yazar olarak yorumlarım var.

HERKESİN ANLAYACAĞI DİLDE
Gazeteci ve yazar Zileli, Türkiye’nin nereden nereye sürüklendiğini anlatan kitabı için şu yorumu da yaptı: Sade, her yaşta, her eğitim düzeyindeki insanın anlayabileceği şekilde yazdım.


- Okuyucu neler bulacak kitapta?

Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923’ten başlayıp bugünlere geldiği bir Türkiye serüveni okuyacaklar. Acıklı bir serüven ancak bu. Mustafa Kemal’in erken ölümüyle önce bir durağanlaşma sonra da bir geriye doğru gidişin kapılarının zorunlu olarak açıldığı dönem başlıyor.

Köy Enstitülerini açan İsmet İnönü 1950’de iktidarı devrediyor. Kitabın üçüncü bölümü de Bayar-Menderes devriyle başlıyor ve 10 yıl süren eğer deyim yerindeyse küçük bir Amerika olma hülyası baskı ve zulme dönüşen bir iktidar dönemi. 1950 bana karşı devrimin başlangıcı olarak görünüyor.

Ümit Zileli ve kızı Ümit Su Zileli

İsmimi verdiğim kızım hukuk istiyor


- Türkiye’de pandemi süreci sizce nasıl gidiyor?

Bu sürece biraz endişeyle bakıyorum. Son gelişmeler beni ürkütüyor. Bu süreç tüm dünyayı ekonomik açıdan da çok sarstı. Türkiye ekonomik olarak en çok etkilenen ülkeler arasında. Sanırım sürü bağışıklığı teorisini denemeye kalkıyorlar. 12-13 gün sonra ilk veriler önümüze gelmeye başlayacak. Verilen rakamlar gerçekten doğru ise o zaman sağlık sistemini yürütenleri tebrik etmek gerek.

- Meslekte 40 yılı devridiniz… Dönüp baktığınızda iyi ki gazeteciyim diyor musunuz?

Daha ötesini diyorum tekrar dünyaya gelsem yine gazeteci olurdum. 11 yaşında sorduklarında ben gazeteci olacağım diyordum. Ondan önce de kamyon, TIR şoförü olmak isterdim. Amcam hem gazeteci hem siyasetçiydi. Edebiyatım okulda hep iyiydi. İlk Anadolu Ajansı’nda başladım. Sonra Ankara’da Bekir Ağabey Günaydın Gazetesi’nin Ankara Temsilcisiydi. 1978’de iş istedim ‘Oğlum yakışıklısın ne işin var senin gazetede? demişti. Hatta ‘kovayım gitsin kendine doğru dürüst bir iş bulsun’ bile demiş. Israrcı olunca işe aldı beni. Şimdi en büyük dostlarımdan ağabeylerimden biri.

- Kızınız gazeteciliği seçse engel olur musunuz?

Kızımın ismi Ümit Su Zileli. Herkes kendi ismini neden koydun diye eleştirmişti. Ben de “Bir gün gazeteci olursan Su yerine Ümit Zileli’yi kullan” dedim kızıma. Yandaş medyada bilenler “vay adama bak 100 yaşında bile yazıyor desinler” diye bunu istedim. Şaka bir yana kızım avukat olacak gibi görünüyor. Öyle istiyor şimdilik. Üniversite sınavına girecek.

Fetret dönemi bile bu kadar uzun değildi


- Kitabın 4. ve 5. bölümünde neler var? Biraz anlatır mısınız?

Sonrası 1960 ihtilali. Üç idam kararıyla siyasi cinayetler ile intikam yıllarının kapısı açılıyor. İhtilal ile başlayıp 11 yıl devam eden ve 12 Mart 1971’de bir ara rejimle tanışan Türkiye’de 10 yıl da büyük bir kaos içinde geçiyor. 12 Eylül 1980 karşı devrimi yapılıyor. Bu tarihte Türkiye’nin bütün ekonomik ve dış politikası her şeyi değişiyor. O günden başlayarak daha çok sağcı iktidarların tekelinde bugünlere kadar geliyor. Kitabın 5. bölümünün son kısmı hala devam eden AKP iktidarının sürecini anlatıyor. Burada okuyanlara Cumhuriyet devrimlerini karşı bir devrimle hesaplaşma ve dönüştürmesi sürecini anlatıyorum.

- Başarılı olundu mu peki bu hesaplaşmada?

Çok yol aldılar. Özellikle kurdukları iç ve dış ittifaklarla Cumhuriyeti çok sarstılar. Kurumlarının içini boşalttılar, eğitimi mahvettiler. Dış ilişkileri tamamen rayından çıkardılar ve gelinen noktada iktidarı sürdürecek güçleri kalmadı ama karşı tarafta ne oluyor derseniz hala Cumhuriyete taraf olan güçler sarsılmaz bir birliktelik oluşturabilmiş değiller. Onun için de bu sürecin ucu açık. Ama şunu da unutmamak gerek fetret dönemi bile bu kadar uzun değildi.