CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 30 Ekim depremine ilişkin inceleme ve temaslarda bulunmak üzere bir kez daha İzmir’e geldi. Kılıçdaroğlu, öncelikle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile depremden en çok etkilenen Bayraklı, Bornova ve Seferihisar ilçelerinin belediye başkanlarıyla bir araya geldi.

Deprem hakkında yerel yönetimlerin yürüttüğü çalışmalarla ilgili bilgi alan Kılıçdaroğlu, toplantının ardından objektiflerin karşısına geçti.

Kılıçdaroğlu, “Büyükşehir belediyemiz ve belediye başkanlarımız tarih yazmışlardır. Kimsenin en ufak bir ihtiyacı göz ardı edilmemiştir” dedi. Kılıçdaroğlu, deprem felaketleri için alınması gereken önlemler ve kentsel dönüşüm konusunda, merkezi hükümetin yerel yönetimlerle işbirliği içinde olması gerektiğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarıyla bir araya geldi. (FOTO: CHP)


DEPREMZEDELERİ ZİYARET ETTİ

Kılıçdaroğlu daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Uzundere Konutları’na yerleştirdiği depremzedelere “geçmiş olsun” ziyaretinde bulundu. Kılıçdaroğlu, depremden 91 saat sonra enkazdan sağ çıkarılan Ayda bebek be babası Uğur Gezgin’i, enkazdan 65 saat sonra kurtulan Elif bebek ve ailesini ziyaret etti.

“APARTMAN GÖREVLİLERİ ÖRGÜTLENMELİ”

Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi Toplantı Salonu’nda depremde işlerini kaybeden apartman görevlileri ile bir araya geldi. Sayısı 1 milyonu aşan apartman görevlilerine örgütlenme önerisinde bulunan Kılıçdaroğlu, “dostlarının kim olduğu” sorusuna da yanıt vererek şöyle konuştu:

* Hiçbir politikacı sizi hatırlamaz bile. Ama bu kardeşiniz apartman görevlilerinin sorunlarını bilir. Sizin yeri geldiğinde 48 saat çalıştığınızı biliyorum. Sorunlarınıza biri kalkıp eğildi mi bugüne dek? 1 milyonun üstünde sayınız var ama örgütlü değilsiniz. Büyük bir güçsünüz. Kendi hakkınıza sahip çıkın. Başkalarının sizi ezmesine izin vermeyin. Politik olarak mücadelenizi de ben vereceğim.

*Örgütlenince güçlü olursunuz. Ben sizi bu çerçevede görmek istiyorum; haklarını arayan, haklarına sahip çıkan apartman görevlileri. Bu ülkede demokrasi istiyorsak, hiçbir çocuk yatağa aç girsin istemiyorsak örgütleneceğiz. Taşeron işçileri daha önce dile getiriyorlar mıydı? 1 buçuk milyon taşeron işçi vardı. Sonunda mecbur kaldılar kadro verdiler. Taşeron işçileri örgütlemek için Türkiye coğrafyasını gezdim, il il örgütledim. Ne oldu kadrolarını aldılar. Biz halk partisiyiz, halkın partisi, emeklilerin, taşeron işçilerin, apartman görevlilerinin partisi, halktan yana alın terinden yana olanların partisi.

Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir depreminde evleri hasar gördüğü için İzmir Büyükşehir Belediyesi Uzundere Konutları'na yerleştirilen aileleri ziyaret etti. (FOTO: CHP)


“BENİM DOSTLARIM GARİBANLARDIR”

* Ben dostlarımızla beraber iktidar olacağız dediğim zaman ortalığı ayağa kaldırdılar. Ben ağaların, beylerin dostu değilim. Onlar da beni dost olarak görmezler. Benim dostlarım apartman görevlileri, çiftçiler, memurlar, işçiler, garibanlardır.

* İktidar sahipleri mütevazı olmalıdır. Hiçbir Osmanlı Padişahı’nın 10 tane sarayı olmadı. Bizde saraylar gırla. Uçan sarayları bile var. İsraf haramdır. İsraf haramsa bizim bu Müslüman geçinenlerin yaptığı haram değil mi? Halkın, garibanların, sahipsizlerin iktidarı olacağız.

* Bu ülkede birisi sıkıntı yaşıyorsa eğer, sorunu varsa, siyaset kurumu bunu çözmek zorundadır. Mustafa Kemal Atatürk ne diyor; Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyet’te kimse kendini kimsesiz hissetmesin.

“YENİ BİR SİYASET ANLAYIŞI BAŞLATMAK İSTİYORUM”

* 10 milyonu aşkın işsiz genç var. Bu mudur düzen? Bir kişi hem milletvekilliğinden, hem dört ayrı yönetim kurulu üyeliğinden para alıyor. Nedir bu? Hepimizin yeniden uyanması lazım. Kabus var ve bu kabusu aşmalıyız. Ülkenin büyümesi önünde takozlar var ve bu takozlardan kurtulmalıyız. Bana oy verseniz de vermeseniz de sizin hakkınızı sonuna kadar savunacağım.

* Yeni bir siyaset anlayışını Türkiye’de başlatmak istiyorum. Devleti talan üzerine değil adaletle yönetmek isteyen bir anlayış istiyoruz. Herkesin aşı ve işi olmalı. Türkiye tarım ülkesi, Konya’dan küçük Hollanda’nın yıllık tarım ürünü ihracatı 185 milyar dolar, Türkiye’nin 18 milyar dolar. Saman ithal ediyoruz. Bu ülkede tarla mı bitti? Çalışacak adam mı yok? ‘Gençler iş beğenmiyor’ diyorlar, onbinlerce kişi iş istiyor. Oturup yeniden düşünmeliyiz. Siyaseten benim sorumluluğum kadar sizlerin de sorumlulukları var. İktidar yapan sizlersiniz, sizin hakkınızı savunmuyorlarsa ‘durun’ diyeceksiniz.

“İKTİDAR BELEDİYELERİMİZİN HİZMETLERİNİ ENGELLİYOR”

* Bizim belediyelerimiz hizmet götürüyor, iktidar bizim belediyelerimizi engelliyor. Bunda akıl var mı? Önyargılar ve intikamla hareket ediyor. Akıl mı bu? Engel çıkarıyorlar ama engeli aşmayı bileceğiz. Şikayet değil, halka hizmet zamanı. Depremzedelerle konuştum, Büyükşehir ve diğer belediye başkanlarıyla konuştum. Dayanışma kültürünün olduğu her yerde her türlü acıyı aşarız. Sevgiyi, saygıyı egemen kıldığımız her yerde… Herkesin huzur içinde yaşadığı Türkiye kadar değerli bir şey var mıdır?

ESNAF DÜKKANINI KAPATTI, NASIL GEÇİNECEK

* Bütçe görüşmelerinde ne yatırım, ne asgari ücret konuşuldu. İktidarın başarısı ekonomi politikalarıyla ölçülür, yani istihdamla ölçülür. 18 yıldır iktidardasınız, 10 milyon işsiz. Ne oldu bütçe görüşmelerinde? Yatırım mı söylendi, asgari ücret mi belirlendi? Hayır, ahkam kesildi o kadar.

* Vatandaş vergisini verdi, vermezse ceza veriyorsun. Kahveciye, kuaföre ‘dükkanı kapat’ dedin, kapattı. Nasıl geçinecek bu insanlar? Onu geçindirmek zorunda olan devletin adı sosyal devlettir. Biz devlete ‘devlet ana’ deriz. Elinde sopa olan devlet mi olur?

“AÇLIK SINIRININ ALTINDA ASGARİ ÜCRET OLUR MU”

* Apartman görevlisi de işçi de devlet memuru da herkes görevini yaparken hak ettiği ücreti alacak. Asgari ücret 2400 lira. Açlık sınırının altında asgari ücret olur mu? 21. Yüzyıl’da geldiğimiz nokta bu.

* Aldığınız her üründen vergi veriyorsunuz. Hem de her kalemde. Nereye gidiyor bu vergiler? Milyonlar açlık sınırının altında ücret alıyor. Peki bunun hesabını veriyorlar mı? Nasıl geçinecek bu insanlar? Bu işin a partisi b partisi yoktur. Bu işin demokrasi adalet yönü vardır. Rahmetli Bülent Ecevit ne demişti? Ne ezen, ne ezilen, insanca, hakça bir düzen.