GÖZTEPE SEMT PAZARI’NDAYDIM


Semt pazarları Türkiye’nin yaklaşık olarak 300 bin noktasında kuruluyor… Korona günlerinde pazara çıkan sayısı da tezgahını açan esnaf sayısı da az. Kadıköy’ün en yoğun pazarı Göztepe Semt Pazarı’nda kimse yoktu. Esnaf dertli ve büyük işletmeler için alınan tedbirlerin kendileri için de alınmasını istiyor


“İğne atsan yere düşmez” deyimine en uygun yerlerden birisi de İstanbul Kadıköy’de, Göztepe Semt Pazarı’ydı... “Gel ablacım, seç, ayır, almayan pişman oluyor, alan kendini şanslı hissediyor, gellllll’’, “Abla mücvere soğan al”, “Dalından yeni geldi” naralarını keyifle dinlediğiniz Göztepe’de her pazartesi kurulan semt pazarı o gün ıssızdı! Koronavirüsün etkisiyle açılan tezgah sayısı da yarı yarıya düşmüştü... İğneden ipliğe her şeyi bulabildiğiniz Göztepe’nin o kalabalığından eser yoktu... Meyve satan tezgahın önünde durdum önce ve ilk duyduğum cümle şu oldu: “Sabah beşte açtık birçok arkadaşım öğlen olmadan kapattı!” O da elinde kalan portakalları satıp gideceğini söyledi. Bir yandan da bağırıyordu: “Gelin sıkma portakal görün.” Anlatmaya devam etti: “Salgınla birlikte her hafta sayı azaldı. Vatandaş gelmemeye başladı ve bizim de malımız elde kalmaya başladı. Arkadaşlarımızın çoğu da tezgah açmaktan vazgeçti. Ben de bitirip gitmek istiyorum. Devlet paketler açıklıyor, bizim için de çözüm bulunmalı.”

İğneden ipliğe her şeyi bulduğunuz Göztepe Semt Pazarı’nda esnaf mutsuzdu.


“NEREDE O ESKİ PAZARLAR!” DEDİRTTİ

“Nerede o eski pazarlar” cümlesinin kurulduğu bir pazartesiydi diyebilirim. Çünkü... Hepiniz bilirsiniz...Tezgahta bulunan peynirin ucundan kestirip tadına bakabilir, cevizin, incirin ve diğer gıda ürünlerinin lezzetli olup olmadığını kontrol edebilirsiniz. Bu kez öyle olmadı! Tam elimi domatese attığımda...“Aman abi ne yapıyorsun, bir arkadaşımız ceza yedi az önce… Sen söyle ben veririm!” Tamam da o zaman pazarın ne anlamı var? Korona günleri, yapacak bir şey yok!…

KOSKOCA PAZARDA YAKLAŞIK 300 KİŞİ

En mutlu tezgah, patates, soğan tezgahı. Vatandaşın tercihi patates ve soğan... Tezgahta kulak kabartıyorum pazarcıların aralarında yaptığı konuşmalara: “Toplasan 300 kişi. Sağdan say soldan say, rakam bu. Biz de korkuyoruz ama sanki markete gidince hastalık tehlikesi yok! Daha da fazla. En azından buraya gelseler ve günlük gelen sebze-meyve alsalar daha doğru olur. Devletin marketten çok pazarı özendirmesi gerekiyor, yoksa aç kalacağız. Baksana sattığım bir şey yok!”

Kartal’da salı günü açılan semt pazarı da bomboştu.


‘EKMEK PARASI İÇİN ÇALIŞMAK ZORUNDAYIM’

Pazarcı esnafı da maskesini takmış, eldiveniyle hizmet veriyor. Yeşillik satan bir pazarcıya kulak verelim: “Ne yapalım. Ekmek parası. Hastalık var ama yaşamak, çalışmak zorundayız. Parayla çok fazla temas ediyoruz ama işimiz bu. Elimizi mümkün olduğunda dezenfekte etmeye çalışıyoruz. Ben de çocuklarımı dışarı çıkarmıyorum. İnsanlar korkuyor haklı olarak.”

Marketlerle pazar arasında dağ gibi fiyat farkı var.


SİFTAH YAPMADAN KAPATAN PAZARCI

Peynircinin önündeyim... Gerçekten marketlerle aralarında dağ gibi fiyat farkı var! Talep belli: “Küçük esnaf için çözüm şart. Önlem alınsın ama bizi de birileri düşünmeli. Sokağa çıkma yasağı doğru değil çünkü pazar hem ucuz hem de kaliteli. Benim birikimim yok ki! Ne kazanırsam bu tezgahtan kazanıyorum. Biz fatura ödemiyor muyuz? Elektrik, doğalgaz... Bizi de düşünün! Ödemelerin ertelenmesi gerekiyor. Siftah yapmayan ve kapatıp giden arkadaşlarımız da var. Özellikle Anadolu Yakası’nda talep yok ve buna çözüm bulunmalı.”