Son günlerde Türkiye para ve sermaye piyasalarında yaşanan olumsuz gelişmelerin altında AKP’nin dış siyaset tercihi yatmaktadır. Diğer bir deyişle TL’nin neredeyse serbest düşüşe geçmesini, hisse senedi fiyatlarının dolar cinsinden (en iyi gününe göre) dörtte bire inmesini, izlenen para politikasıyla açıklamak mümkün değildir.

Yani Merkez Bankası zamanında faizi yükseltmedi, onun için başımıza bunlar geldi diyenlerle hemfikir değilim. Bugünkü krizin belirleyici nedeni AKP’nin izlediği dış siyasettir. Ancak anketlere göre AKP, iktidar ortağı MHP ile birlikte ülkedeki seçmen çoğunluğunun güvenine hâlâ sahiptir.

Bu seçmenlerle yani AKP-MHP ortaklığına güvenenlerle, AKP’yi çıkmaz bir sokağa sapmış olarak gören ben, aynı tabloya bakıyoruz. Yani benim gördüğümü onlar da görüyor. İktidarın kesif bir propaganda ile halkın beynini yıkadığının farkındayım.

Ama yine de AKP+MHP’lilerde önemli bir bilgi noksanı olduğunu kabul etmiyorum. Onların tercihi bilinçlidir. Tercih böyleyse, sonuç da budur. Hayırlı olsun.

AKP’NİN İKTİSAT POLİTİKASI

Atmış yıldır iş aleminin içindeyim. Türk girişimci nasıl düşünür bilirim. Dolayısıyla girişimci ruhlu AKP zihniyetini yakından tanırım. Tabiri caizse, beyinlerini, en ince kıvrımlarına kadar okumuşumdur. Bir defa borçtan hiç korkmayacaksın.

Borç, yiğidin kamçısıdır. Borç, borçlunun değil, alacaklının sorunudur. Çünkü borçlu, borcunu ödeyemezse, zarar uğrayacak olan alacaklıdır. Aldığın borcun bir kısmını küpe koy, toprağa göm. Kalanıyla taşınmaza yatırım yapacaksın.

Devletsen, altyapı yatırımlarını tamamla. Borç ödenemezse, alacaklı yabancılar nasıl olsa bunları söküp yurtdışına götüremez. Seninle bir şekilde anlaşmaya mecburdurlar. Unutma! Alınmış, alınmış; yapılmış yapılmıştır.

Bu düstur bize Osmanlı atamızdan kalan bir mirastır.

Her ne kadar “Düyun-u Umumiye” den şikayetçi isek de dış borçla inşa edilen Dolmabahçe Sarayı’na sahip olmakla gurur duymuyor muyuz? Borçtan korksaydık, ne Bağdat demiryolu inşa edilirdi, ne Orient Ekspres seferleri olurdu ne de paylaşılamayan Haydarpaşa ve Sirkeci garları.

ÇÖMLEK PATLATMAK

Yukarıdaki iki paragrafta iki ayrı şey söyledim. Birinci bölümde, bugün yaşanan mali krizin esas sebebi AKP’nin Batı karşıtı dış politikasıdır dedim. İkinci bölümde de AKP’nin iktisadi düşünce yapısı icabı Türkiye’yi kalkındırmak için çok yüksek dış borç almaktan hiç korkmadığını anlattım. Bu borçların alacaklıları da Batılı ülkelerdir. Yani AKP, alacaklıları ile kavga etmektedir.

İlk bakışta burada bir terslik var gibi duruyor. 18 yıldır ülkeyi kesintisiz idare edecek kadar akıllı olan AKP, her halde alacaklılarıyla da arasını bozmayacak kadar akıllıdır. Yazının sonuna geldiğimde bir analiz hatası mı yapıyorum diye içime bir kurt düştü. Bu ihtilâf kazaen çıkmış olamaz.

AKP teşkilatı, böyle bir kazaya sebep vermeyecek kadar akıllıdır. Ben, içeride yaşanan mali kriz, dış siyasetten çıktı diye yazdım. Tam tersi olabilir. Belki de “Batı ile çatışma” büyüyen iktisadi sorunlara rağmen iktidarda kalmak için uygulanan bir taktiktir.

Sakın dış siyasette gözlemlenen gerginlik, içteki mali-iktisadi krizden dolayı kasten çıkarılmış olmasın? Biliyorsunuz cabbar oyuncu yenilince kavga çıkarır.

Son söz: Borç biter, faiz bitmez.