2020 yılının üçüncü çeyreğinde Türkiye’nin GSYH’si (galat olarak milli geliri)  %6.7 büyümüş. Yıllarca büyüme şampiyonu olmuş, koronavirüs salgınını kontrol altına almış, cari işlemler fazlası veren dev ülke Çin ise sadece %4.9 büyüyebilmiş. Tahkik edemedim, ama açıklanan oranlara göre Türkiye, 2020 yılının III. çeyreğinde herhalde dünya büyüme birincisidir.

OECD’ye dayanarak verilen bilgilere göre, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ortalama %4.5 küçülmüştür. Mesela ABD’nin GSYH’si  %2.9, Almanya %4, Japonya %5.9, İngiltere %9.6 büzülmüştür. Salgın hastalık ortamında GSYH’si büyüyen ülke sayısı, küçülenden çok fazladır. İşte böylesi bir küresel “küçülme” döneminde Türk ekonomisinin açık ara  “büyüme” şampiyonu olduğunu söyleyen ölçümler, aritmetik olarak değil, kavramsal olarak irdelenmeye muhtaçtır.

Tablodaki iki oran beni şüphelendirmiştir. Birincisi, batık kredilerin arttığı (reel kârın azaldığı) ama bilançoda gösterilmesinin ertelendiği 2020’nin III. çeyreğinde finans ve sigorta sektörünün hacimsel olarak %41 büyümüş gözükmesidir. Bu sektörde yaratılan “gayri safi katma değeri” (ücret+kâr+faiz+kira+amortisman) ölçmek her zaman sorunluydu. Şimdi daha da sorunludur.  İkincisi de yatırımlardaki %22.5’lik artıştır.

MUHASEBE MESELELERİ

İktisatta ve işletmecilikte ölçülecek “şey” net olarak tanımlandıktan sonra muhasebe, iki soruya cevap arar. Birincisi o şeyin büyüklüğünü “ölçmek” (measurement), ikincisi de bu büyüklüğün hangi zaman diliminde (timing) oluştuğunu saptamaktır. Ekonomik hayat kesintisizdir. Bu kesintisizlik devam ederken, muhasebe “rapor” hazırlamak için yapay kesintiler yaratır.

Bazı şeylerin birikimli (stok) büyüklüğünü belli bir tarih itibariyle veya sürekli oluşan şeylerin “iki tarih arasındaki” (akım) miktarını bulmaya çalışır. Üçer aylık dönemlerle GSYH ölçülürken, sanki bir önceki üç ayın son günü ekonomik oluşumlar saat 00.00 durmuş ve sonra yeniden başlamış gibi düşünülür.

Halbuki fil bugün doğurmuşsa, ilkah 22 ay önce olmuştur. Bu sebeple doğru iktisadi analizler zaman serileriyle yapılır.

EN BÜYÜK SORUN ÖLÇME BİRİMİNDEDİR

Başta milli gelir olmak üzere, ekonomik büyüklükler belli bir “para birimi” mesela TL veya Amerikan Doları ile ölçülür. Paranın bu işlevine  “ölçü birimi” olma yeteneği denir. TL, bu bakımdan çok yeteneksizdir.

Bu sebeple Türkiye’de devlet bile ölçü birimi olarak genellikle “dolar” kullanır. Ancak milli gelir muhasebesinde ölçü birimi hâlâ TL’dir. Halbuki Türkiye’de faaliyet gösteren bankaların bilançolarının yarısı dövizli varlık ve yükümlülüklerden oluşmaktadır. TL’nin devalüasyonu ile ülkedeki enflasyon çok farklıdır.

Çift paralı bir finansal ortamda, cari TL ile ölçülen kârı, bir yıl öncesinin kârıyla kıyaslayacak doğru “zincir endeksi” bulmak çok zordur. Bu sektörde %41’lik hacimsel büyümeye inanmakta bunun için zorlanıyorum.

Son söz: Parçanın ölçümü yanlışsa, bütünsel oran doğru olamaz.