Sevgili okurlarım, Milli Piyango Türkiye’nin altın yumurtlayan tavuğu idi. Hele de yılbaşı çekilişleri...

En büyük ikramiyeler yılbaşı çekilişlerinde verilirdi...

Umut dünyasında yaşayan milyonlarca insanımız Milli Piyango bayileri önünde oluşan kuyruklara girip bilet satın alırdı.

Ben de her yılbaşı çekilişinde bilet alanlardan biri idim.

Çevremdekilere bir veya birkaç piyango bileti armağan edince onların nasıl mutlu olduğunu görürdüm.

Sonrasında iş kalırdı çekilişin yapılacağı 31 Aralık gününe...

Herkes o tatlı hayaller aleminde beklerdi...

Ya bana çıkarsa umudu...

Herkesin düşüncesi ve hayal alemi farklı idi...

Şunları bunları yaparım, borçlarımı öderim, birilerine yardım ederim, bağışta bulunurum, ev alırım, araba alırım, hayatım kurtulmuş olur...

★★★

Bu iktidar günün birinde karar aldı:

“Devletin elinde satılacak mal çok az kaldı. Onlardan biri de Milli Piyango. İşi bir an önce bitirelim ve onu da satalım...”

Ve altın yumurtlayan Milli Piyango’yu satıverdiler!

★★★

Satışa İtalyan ortağı ile giren bir kuruluşa...

O ismi mutlaka biliyorsunuz.

Demirören ailesi!

Peki kimdir bu aile?

En büyük medya patronlarından biri. Yayın organlarıyla birlikte AKP’nin bir numaralı destekçisi,

Hürriyet, Milliyet ve Posta gazetelerinin sahibi...

CNN-Türk ve Kanal-D’nin sahibi...

★★★

AKP iktidarı yakın geçmişte bu holdinge inanılmaz bir kıyak sağlamıştı.

İktidara iyi, güvenilir ve sürekli bir medya gücü lâzımdı. Bunu başaracak patron ve holding aranıyordu.

Sonunda Demirören’lerde karar kalındı.

Güvenilir bir gruptu!

Yandaşlık görevini yeterince yerine getireceği kesindi.

Ancak ortada küçük bir aksilik vardı!

Demirören grubunda bu medya kuruluşlarını satın alacak kadar nakit para yoktu.

Ama koskoca iktidar bunun da çaresini elbette bulurdu.

2018 yılında aileye Ziraat Bankası’ndan 700 milyon dolar kredi verildi.

Hem de iki yılı ödemesiz, 10 yıl vadeli!..

Çok tatlı bir kıyak!..

Ve bu ballı kıyak krediyle yukarıda saydığım medya kuruluşları eski patron Aydın Doğan’dan satın alındı!

Oralarda çalışan çok sayıda gazeteci tasfiye edildi, yeni yandaş kadrolar muhabir ve köşe yazarları iş başına getirildi.

★★★

Sevgili okurlarım, iş bu kadarla da kalmadı...

Ve günün birinde Milli Piyango da İtalyan ortağı ile birlikte aynı gruba satıldı!

Ancak sonrasında yapılan çekilişlerde Milli Piyango’nun adı bir takım yolsuzluklara karıştı.

Çekilişlerde hile yapıldığı iddia ediliyordu.

Bir sürü rakamlar ve göstergeler ortaya çıktı...

★★★

Buna karşın gerek Hürriyet ve gerekse Milliyet gazeteleri bu işin avukatlığına soyunmak zorunda kaldı. Soyunmak zorunda kalanlar arasında, çok değerli gazetecilerden biri, her devrin adamı olan Ertuğrul Özkök de vardı.

Ona kalırsa çekilişlerde hile-şike vesaire yoktu!

Her şey tertemizdi!

★★★

Ancak bu süreçte bazı sorular havada kaldı, yanıtları bir türlü açıklanmadı...

Demirören grubu acaba Ziraat’ten aldığı, başka bir deyişle devlete borçlu olduğu  rekor miktarda ballı kredi borcunu düzenli ödüyor muydu?

Kim bilir, ayrıca kime ne!

Bunlar ticari sır, öyle ulu orta açıklanmaz ki!

★★★

Sevgili okurlarım...

Az önce değinmiştim ya, ben her yılbaşında yüklü miktarda bilet alıp bunları çevreme dağıtmayı âdet haline getirmiş bir vatandaş idim...

Ancak bu yılbaşı bu uygulamayı kendi açımdan iptal ettim.

Sizin ne yapacağınızı, bu konuda nasıl bir karar vereceğinizi elbette bilemem ama benim kararım kesindir.

Böyle bir ortamda, benim yandaş medya patronlarına, Hürriyet, Milliyet, CNN-Türk, Kanal-D’nin sahiplerine hibe edecek bir kuruş param bile yoktur.

Bu yıla kadar düşünürdüm ki çekilişler düzgün yapılmaktadır ve benim param doğrudan devlete gidecektir...

Ama artık her şey değişti...

Siz de bu konuyu iyice düşünün, bilet alıp almama kararınızı ona göre verin.

Ya bilet alıp AKP iktidarına ve yandaşlarına destek sağlayın ya da bunu yapmayı reddedin.