Sevgili okurlarım, Bursa Kapalı Cezaevi’nde yatmakta olan Ahmet Erbay isimli tutukludan iki gün önce ilginç bir mektup aldım.

Türkçesi düzgün, aklı başında, gerçekçi ve mantıklı bir mektup...

Biz “özgür” insanlar bile dışarıda korona ile boğuşurken cezaevlerinde neler olduğunu bilmiyoruz, düşünmüyoruz.

Bu mektubu yazan kişiyi tanımam, mahkûmiyet nedenini bilmem... Ancak düşündüm, bu önemli belgeyi üzerinde hiçbir yorum yapmadan sizlere aynen iletmeye karar verdim. İşte o mektup:

★★★

“Sayın Emin Bey, merhabalar... Ben Ahmet Erbay, Bursa H Tipi Cezaevi’nde 2 seneyi aşkın süredir tutukluyum. Bu süre içerisinde yüzlerce dilekçe yazdım. Savunmam ufak bir roman tadında, belki bir dinleyenim, okuyanım veya anlayanım çıkar diye! Ama maalesef ne dinleyenim, ne okuyanım, ne de anlayanım çıktı! Sonunda ben de hukuk mücadelemi bıraktım çünkü mücadele etmem gereken daha önemli bir sorunum var şu anda:

Korona.

Siz daha önce cezaevlerinde yaşanabilecek pandemi tehlikesi ve alınması gereken önlemler konusunu gündeme taşımış ve birçok insanın hayatını kurtarmıştınız.

Ülkemizde korona çıkmayan herhalde tek cezaevi olan ve bir kale gibi korunan Bursa Cezaevi de şu an koronaya yenik düştü. Bugüne kadar kurum personelinin çabası ve ciddi emeğiyle bizim cezaevinde vaka dahi yoktu. Fakat 3 hafta önce 58 vaka çıktı. Son 2 hafta birçok koğuş karantinaya alındı. Bizim 14 kişilik koğuşumuzda ise 3 kişi hariç herkes pozitif çıktı. Bunun üzerine tedavi gördük. Çok şükür şu an bizim koğuşta bir kişi hariç herkes iyileşti ama maalesef geçen hafta bir tutuklu hayatını kaybetti cezaevimizde.

Yanlış olmasın, tutuklu kişinin durumu ağırlaşmış, hemen hastaneye götürüp yoğun bakıma alınmış. Bitkisel hayata girince savcılık infazın ertelenmesi kararı verip, tahliye ediyor. Sonra kişi aynı hafta hastanede vefat ediyor. Sonuç olarak resmi kayıtlarda cezaevinde vefat gözükmüyor. Ne de olsa önemli olan zaten tabloya yansıtılan istatistikler değil mi?

Bursa Cezaevi yönetimi elinden geleni yapmaya çalışıyor. (Haklarını yiyemem, ben buna şahidim). Fakat uzun tutukluluk, Yargıtay’da bekleyen dosyalar ve saçma sapan bir terör tanımı yüzünden koğuşlar kalabalık olduğundan dolayı bu üzücü durum kaçınılmaz sondu. Eğer hâlâ devletimiz tarafından gerekli müdahale yapılmazsa, bu kaçınılmaz son bizim de sonumuz olmaya devam edecek!

★★★

Adalet Bakanı Sayın Gül ‘Bırakın adalet yerini bulsun, yoksa kıyamet kopsun’ dedi. Kişinin kıyameti, kendi ölümüdür.

Koronadan dolayı cezaevlerinde ölümler yaşanıyor, kıyamet yaşanıyor. Adalet bu olmasa gerek! Asıl olan tutuksuz yargılamadır. Tutukluluk istisnadır. Ne zaman uygulanacak acaba veya uygulanması için nasıl bir engel var?

Yavaş işleyen adalet sistemi sebebiyle tutukluluk süreleri uzayarak, bir anlamda infaza dönüşerek kişiler sosyal bir ölüme terk edilmiş durumda iken şimdi pandemi de eklenince fiziki olarak bir ölüme terk ediliş söz konusu.

★★★

Cezaevine yeni gelenlere şöyle ironik bir espri yapılır: 

‘Üzülme, cezaevinde şu ana kadar kimse temelli kalmadı. Ya dikey, ya yatay mutlaka herkes bir gün tahliye olur!’

Pandemi sebebiyle bu espri gerçeğe dönüşmüş durumda. Ölümden söz etmeye korkuyoruz ama ölüm kadar yakın bir şey yok bize, burnumuzun dibinde.

Şöyle bir korkum da var; ‘Fetöcüler koronayı birbirine bulaştırıp sonradan ajitasyon malzemesi yapıyorlar’ diye iftiraya uğramak. Nasıl olsa her taşın altından fetö çıkıyor, bu iftiraya inanacak da milyonlar çıkabilir. Ama bu sefer durum çok ciddi! Korona ayırt etmeksizin, fetöcüsüne, adi suçlusuna, infaz memuruna, herkese bulaştı, bulaşıyor, bulaşacak.

★★★

Oysa çözüm basit:

1) Tutukluluğun bir tedbir olduğu hatırlanıp, kişiler tutuksuz yargılanacak. Elektronik kelepçe gibi adli kontrol tedbirleri bunun için var.

2) Dosyası Yargıtay tarafından bugün onaylansa, aynı gün tahliye olacak binlerce insan var. Bu sebeple Yargıtay’da bekleyen dosyalar hızla ele alınmalı.

3) AYM’de bekleyen, CHP’nin itiraz ettiği ‘İnfaz Yasası’ var. İnfaz yasası ‘Eşitlik ilkesine aykırı düzenlenmiştir’ denilerek bozulsa, aynı gün on binlerce insan tahliye olacak.

4) Ve en önemlisi, dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan ‘Terör tanımı’ bizde var. Silaha ve şiddete bulaşmayan kişiler terör tanımından çıkarıldığı gün, on binlerce insan cezaevlerinden tahliye olacak.

★★★

Bugünlerde cezaevlerindeki pandemi tehdidi sadece biz tutuklu ve hükümlüler için değil infaz memurları ve yöneticiler için de büyük tehlike arz ediyor. Kapalı bir ortamda 7/24  görev alan memurlar bizimle aynı havayı solumakta, aynı yerlere temas etmektedir.

Atılacak her adım hayati öneme sahip olduğundan dolayı gecikmeksizin bu önlemler alınmalıdır.

Çalışmalarınızda başarılar ve sağlıklı günler diliyorum. Saygılarımla. Ahmet Erbay.”