Rahmi Ünsal, 2005 yılında memur olarak girdiği Merkezi Kayıt Kuruluşu’nda (MKK) insan kaynaklarına yöneticiliğine kadar yükseldi.

Yüzde 56 devlete ait olan MKK’de çalıştığı için mutluydu.

15 Temmuz’da kurumdaki FETÖ’cüler gözaltına alınır ve ihraç edilirken, hiç kimsenin aklına Ünsal’a dokunmak gelmedi.

Biliniyordu ki, sosyal demokrattı.

MKK’ye atanan direktör, Ünsal’a mobbing uygulamaya başladı.

Ünsal, 3 Nisan 2017’de MKK’ye şikâyette bulundu.

Sen misin, dilekçe veren!

HAKKINDA SORUŞTURMA YOKTU

17 gün sonra “FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakı olduğu” iddiasıyla işten atıldı. Kan hastalığından ötürü yüzde 92 oranına engelli sayıldığı halde kapı dışarı edildi.

O günden itibaren 62 yaşındaki Ünsal’ın FETÖ’cü olmadığını ispat davası başladı.

Ünsal, İstanbul’un iki yakasındaki Anadolu ve Çağlayan adliyelerine başvurarak, hakkında FETÖ’ye yönelik soruşturma olup olmadığını sordu.

Tahmin edileceği üzere yoktu.

İşe iade için İş Mahkemesi’ne başvurdu.

Fakat İş Mahkemesi, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılmadığı halde, 673 sayılı KHK’yı dayanak sayarak, davayı reddetti. Dahası, KHK ile işten atılmadığı için OHAL Komisyonu da dilekçeyi geri çevirdi.

Hiçbir makam, Ünsal’a “Pardon!” demek istemiyordu.

Ne hali varsa görsündü.

İki yıl geçti.

ŞÜPHEYLE FESİH

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın FETÖ üyeliği savıyla Ünsal için bir soruşturma yürüttüğü ve 4 Temmuz 2019’da kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiği belirlendi.

Evraka göre MKK, Ünsal’ı attıktan bir ay sonra ihbarda bulunmuştu.

Soruşturma sonunda Ünsal’ın “bu suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak yeterli delil elde edilemediği” anlaşıldı.

Yani, FETÖ’cü değildi.

Ünsal, İstanbul 1. İş Mahkemesi’ne başvurdu.

İş Mahkemesi, 5 Aralık 2019’da, iş akti feshinin haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığı için işe iadesine karar verdi.

MKK karara itiraz etti.

İtirazda bile Ünsal’a iftira atıldı:

★★★

“İş aktinin şüphe feshi gerekçesiyle sona erdirildiği, terör örgütü ile irtibatı ve iltisakı bulunduğuna dair şüphe bulunan bir işçiyi çalıştırmaya devam etmenin davalı işverenden beklenemeyeceği, kurumun ülkemizin merkezi saklama kurumu olup 26 milyon kişinin, yaklaşık 47 milyon hesabın izlendiğini...”

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi, Ünsal’ı işine iade etti. Kararda, Ünsal’ın kanıtsız şekilde işinden atıldığı vurgulandı.

Ünsal, dönmek için MKK’ye başvurdu.

“Prensip kararı gereği, işten atılanları geri almayacağız” denildi.

Tazminat ödemeyi tercih ettiler.

Şimdi Ünsal, MKK yetkilileri aleyhine tazminat davası açmaya hazırlanıyor.

★★★

Ünsal’ın hikayesi, FETÖ’cü suçlamasının nasıl bir acımasız iftiraya dönüşerek, hayatı karartılabildiğinin en açık örneğini oluşturuyor. Aynı şekilde, yargı kararına dayanmayan, şüpheye ya da dedikoduya istinaden çıkarılan KHK’ların yarattığı hukusuzluğu resmediyor.

Sıradan vatandaşların onuru bu suçlamalarla çiğnenirken, örgütsel bağlantıları aşikar olan torpillilere, iktidara bağlılık bildirdiklerinde devletin kapıları açılıyor.

15 Temmuz’daki darbe girişimini gerçekleştiren Yurtta Sulh Konseyi’nden Mehmet Dişli’nin ağabeyi, şu an Lahey’de büyükelçi...

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin ağabeyi cezaevinde...

Eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın damadı ise firari...

Ünsal, aklandığına ve birkaç kuruş tazminat aldığına şükretsin.

“Masumum” diye başlayan dilekçeler yazıyor olabilirdi.

Hani şu, “Görülmüştür” damgası basılanlardan.

Bin FETÖ, Köse’yi görevden aldırdı


Bu yıl 15 Temmuz’un yıldönümünde TRT’de yayınlanan programda, “Bir FETÖ gitti, bin FETÖ geliyor” diyen Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Köse görevinden alındı.

Öğrendiğim kadarıyla süreç şöyle gelişti:

Programdan sonra tarikat ve cemaatler Köse’yi hedef aldı.

Köse’nin 15 gün sonra dekan olarak tekrar atanması gerekirken, bu işlem bekletildi.

On dekanın ataması gerçekleştiği halde Köse, dokuz yıldır oturduğu koltukta vekaleten görevlendirildi. Beş ay sonra uygun anın geldiği düşünülerek yerine atama yapıldı. İlahiyat çevreleri, tarikat baskısı nedeniyle Prof. Dr. Köse’nin cezalandırıldığını düşünüyor. Bir ilahiyatçı, “Cemaatler bastırdı. Onları mutlu etmek için atamadılar. O konuşma olmasa Köse hâlâ dekandı” diyor.