Ülkeleri batıran iki büyük tehlike, cari açık ve bütçe açığı... Birlikte önce ülke ekonomisini yutar sonra tükürüp atar!

★★★

Cari açık döviz durumunuza bağlıdır. Cari açık verebilmek için ya döviz kazanmalı ya da döviz borç bulmalısınız ki yurtdışından alım yapılabilsin.

Yurtdışından mal almak dövize talebi artırır. Bu durum döviz fiyatlarını yükseltir. Yurtdışından gelen mallar pahalanır. Talep düşer.

★★★

Siz ahmakça döviz fiyatlarını baskılayıp talebe karşın bunda ısrar ederseniz hem cari açık artar hem de elinizdeki sınırlı dövizi ucuza satarsınız!

Hele Türk Lirası’na az faiz verip insanları Türk Lirası’ndan kaçırırsanız “ekonomiyi batıran insan” nişanını göğsünüze takarsınız!



Kurlar artmasın diye Türk Lirası git gide içe kapanan, dünyanın hiçbir yerinde değeri olmayan, sadece yurtiçinde kullanılan, yabancıların her geçen gün uzaklaştığı bir para birimi haline getirildi.

Ekonomiyi yöneten gitti buna “bağımsızlık” falan dedi!

★★★

Bütçe açığı daha da tehlikelidir. Ülkeyi çabuk batırır! Açık verdikçe para basıp açığı kapatırsınız. Maaşları para basıp ödersiniz...

Para bol basılınca da para biriminizin şaftını kaydırır değersizleştirirsiniz...

★★★

Yılın 7’nci ayı temmuzda bütçe 31 milyar lira açık verdi. Bu ne demek? Bütçe kevgire döndü... Kamu mali disiplini diye bir şey kalmadı. İş çığırından çıktı. Öylesine çok para harcandı ki limit hemen doldu.

Bu yıl için 139 milyar lira gibi çok yüksek oranda bütçe açığı verilmesi tartışılırken daha 7’nci ayda 140 milyar lirayı yiyip bitirmek, ne bileyim galiba taklaya gelmek!

★★★

Toplanan vergi affı, imar barışı taksitleri, bedelli askerlik paraları, Merkez Bankası yedek akçesi, şu bu da hariç... Onları ayrıca yiyip bitirdiler!

Şimdi parayı nereden bulacaklar? Ya yine daha fazla vergi koyacak ya yine borç alacak ya da yine para basacak... Kuvvetle muhtemel üçünü bir arada yapacak!

Ekonomide vatan, millet, Sakarya modeli!


Türkiye’de Hazine’nin borcu geçen yıla kadar ağırlıklı olarak Türk Lirası cinsindendi... Çok sıkışırsan basarsın parayı ödersin borcunu... Kendi içinde yaşarsın sorunu... Bu kuralı beğenmedikleri IMF koymuştu; “Bak oğul, içeride döviz ile borçlanmayacaksın, söz ver bana” deyip karanlıkta kaybolmuştu.

★★★

Biz ne yaptık, yasak elmayı ağaçtan kopardık... Türk vatandaşlarından döviz ile borç almaya başladık. Basamadığın bir para biriminden içeride borçlanmak gibi bir günah işledik... Bugün Hazine’nin borcunun yarısı döviz bazında... Sabaha kadar para bas ödeyemezsin ki döviz ile olunca...

★★★

Ortada halen planlı bir politika yok! Yalandan düşük faiz ısrarı ve bunun yan etkilerini bastırmak üzerine kurulu döviz müdahaleleri ile yönetilen bir ekonomi...

Döviz bitti, faizler uçtu gitti... Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Ekonomide milli bağımsızlığın bir bedeli var, bizim ecdadımız bu bedeli canı pahasına sayısız kere ödedi; sıra bizde” dedi... Belli ki; vatan, millet, Sakarya yeni ekonomi modeli...

Senede bir gün!


Halkı sevince boğan haber Bitlis Ahlat’tan geldi. Van Gölü kıyısında yeni Cumhurbaşkanlığı köşkünün inşaatının bittiği şeklindeydi... Her kuşu tuttuk bir leylek kaldı. O da Ahlat’taydı...

Bir gazeteci ve Bilal Erdoğan Bitlis’e gidip köşkü gezdi. Gazeteci köşke tam not verdi. Gazeteciyi anlarım da Bilal Erdoğan ne alaka? Kendisinin resmi bir sıfatı var da biz mi bilmiyoruz acaba?

★★★

Cumhurbaşkanı, 25 Ağustos’ta Ahlat’ta konaklayacak ve bir gün sonra Malazgirt’e geçecek.

İşte orada kalacağı o “1 gün” için yapılan köşk belki de Ortadoğu’da kartları yeniden dağıtacak... Önümüzde hiçbir engel kalmayacak.

Şimdi sıra diğer ülkelerin köşkte huzura çıkıp sadakatlerini bildirip, hediye bırakmalarında... Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz valla...

★★★

Sorsan; milletin külliyesi! Gitmese de, görmese de, giremese de, orası ülke vatandaşlarının olacak... Neden 3-5-8 değil, tam 12 helikopter pisti yapıldı?

Vatandaş helikopterine atlasın, rahatça ulaşsın diye...

Yazlığın anahtarını arkadaşına vermek gibi, birileri inip inip kalkacaklar belli ki... O da sokakta yürüyen adam olmayacak tabii ki!

★★★

Dünya lideri olacağız diye uçtular, inananı da buldular. Saray ve köşk yapıp dünya lideri olunsaydı şimdi Araplar yönetiyordu dünyayı!

Bakalım dünya lideri olmamızı istemeyenler Cumhurbaşkanlığı’nın yeni köşkünü görünce bu sefer ne diyecekler? Hiç heveslenmesinler, en-gel-le-ye-me-ye-cek-ler!

Neyi? Vallahi ben de bilmiyorum ki! Devamlı bunu söylüyorlar. Demek ki bizim bilmediğimiz bir şey biliyorlar.