Aşırı yağış.

Kar erimesi.

Fırtına patlaması.

Denizin kabarması.

Hortum.

2019 yılında Avrupa Kültür Başkenti Matera bile bizim dün ve önceki gün İstanbul, İzmir, Bursa, Muğla, Aydın’da yaşadığımız gibi çamur yığını altında kalmıştı.

Yağdı yağmur!

Çaktı şimşek!

Sadece bize özgü değil. Bütün dünyada, kentleri yıkıyor, evleri alıp götürüyor. İnsan eskiden derede, nehirde, gölde, kabaran denizde boğuluyordu. Şimdi büyük kentlerin yoksul semtlerinin çaresiz, dökülen sokaklarında gürültülü sağanak boşalınca boğuluyor. Bilim insanları, dünyada sel eğilimlerinin devam edeceğini söylemekteler. Bizim Anadolu’nun içinde yer aldığı bölgede kışların yüzde 35 daha şiddetli yağış alacağı, yazların da daha kurak geçeceği tahmini yapılmakta...

★★★

Dere yatağında konut!

Dere yatağında dükkan!

Dere yatağında okul!

Dere yatağında fabrika!

Dere yatağında asfalt!

Dere yatağında beton!

Dere yatağı hayranlığını bir türlü atlatamadık. Avrupa’nın dere yatağına kent kurma sevicisi tek ülke biziz.  Kentlerin altyapıları, beklenmedik yağmur, sel, fırtına kabarması ile baş edebilecek nitelikte zaten değiller; bunu bir de dere yatağına çok katlı apartmanların dikilmesi eklenince “İstanbul’u süper hücre vurdu” diye suçu gök gürültüsü ve şimşekleri yapan kara bulutlara yükleyip, rahatlamaktayız. Meteoroloji bilim insanları buna eskiden “feyezan” diyorlardı, şimdi “süper hücre” demekteler.

Aşağıdaki nemi alıyor.

Yukarı götürüyor.

Yukarıdaki rüzgarı alıyor.

Aşağı getiriyor.

İkisini karıştırıyor.

10-12 kilometre kalınlığında ve içinde sürekli hava hareketi olan bulutlara dönüştürüyor. Sonuç: Dere yatağına kurulu kentlerin üzerini önce süper hücre kara bulutlar kaplıyor, ardından gök gürültüsü sağanak yağmur, bazen dolu, hortum, fırtına ve sel suyunda sürüklenip çırpınarak boğulan insanlar.

★★★

Şimdi ben sorsam:

Kesintisiz olarak 25 yıldır İstanbul’u ve İzmir’i yönetenler yani bu iki farklı siyasi damarın temsilcileri “Akıllı Kent Modelini” niçin oturtamadılar? İzmir’i yönetenler merkezi hükümet yani  iktidar olamadılar, ama İstanbul’u yönetenler 18 yıldır kesintisiz olarak iktidardalar ve “İstanbul benim aşkım” ve “İzmir de karşılıksız aşkım” demekteler.

Akıllı Şehir:

Felaketi öngörür.

Fiziksel, sosyal ve dijital planlamayı birlikte ele alır. Ortaya çıkan zorlukları çevik ve sürdürülebilir bir şekilde tanımlar ve çözer. Bildiğim kadarıyla 2020-2023 Ulusal Akıllı şehirler Stratejisi ve Eylem Planı hazırlanmaktaydı.

Ne oldu?

Yağdı yağmur!

Çaktı Şimşek!

Vurdu Süper Hücre!