Dün “Babalar Günü” idi.

Arkadaşım Süreyya Üzmez bir mesaj yollamış “Babaları yaşayanlar hayata 1-0 önde başlıyor demektir” diyor.

Doğrudur, ancak... Evlât var, evlâtçık var!

Babalarını baş tacı edenler olduğu gibi, babalarını tehdit edip onları baba olduklarına pişman eden evlâtlar da var.

“Babalar Günü” olan dün, gazetelerde ünlü bir babanın dramı vardı:

Haberde, İbrahim Tatlıses’in “Oğlum beni tehdit ediyor! Görmedim ama silahı da olabilir” diye şikâyet ederek Emniyet Müdürlüğü’ne gittiği belirtiliyordu.

Baba ile oğul arasına bir takım çıkarlar (para ve menfaat) girince, bazı evlâtlar babalarını işte böyle tehdit edebiliyorlar!

AH ŞU PARA...

“Bunlar nasıl evlât” diye hayret edeceksiniz ama fazla şaşırmamak gerekiyor.

Tarihte, iktidarı ya da paraları ele geçirmek için, kral-şah-padişah demeden, babalarını öldürtüp iktidar koltuğuna oturan evlâtların sayısı az değildir.

Korkusuz Gazetesi’nin haberine göre, İbrahim Tatlıses, sahibi olduğu 20 apartman dairesinin satışı nedeniyle oğlu Ahmet Tatlı’nın kendisini tehdit ettiği iddia ederek Emniyet Müdürlüğü’ne gidip:

“Beni ve müşterilerimi tehdit eden oğlum Ahmet Salim Tatlıses’ten şikâyetçiyim. Ateşli silahı olup olmadığını görmedim, ancak ‘olabilir’ diye düşünüyorum” şeklinde ifade verdi.

Babalar Günü’nde çok hazin bir olay bu... Fakat Nazım Hikmet ve Can Yücel gibi şairler, yazdıkları dizelerle (herkes gibi) baba sevgisini anlattılar... Okuyalım:

★★★

“EN ÇOK BABAMI SEVDİM”

Karaçalılar gibi yerden bitme bir çocuk,

Çırpı bacaklarıyla, ha düştü, ha düşecek...

Nasıl koşarsa ardından bir devin,

O çapkın babamı ben öyle sevdim...

Bilmezdi ki oturduğumuz semti,

Geldi mi de gidici, hep hep acele işi!

Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi...

Atlastan bakardım, nereye gitti?

Öyle öyle ezber ettim gurbeti...

Sevinçten uçardım hasta oldum mu,

40’ı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul’a,

Bi helâlleşmek ister elbet, di mi oğluyla?

Tifoyken başardım bu aşk oyununu,

Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.

En son teftişine çıkana değin,

Koştururken ardından o uçmaktaki devin,

Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için,

Açıldı nefesim, fikrim, can evim,

Hayatta ben en çok babamı sevdim.”

(Can Yücel)

★★★

“YALNIZ ELİNİ ÖPMEK İÇİN EĞİLİR BAŞIM”

Baba!

her yılbaşında

sana söyleyecek

bir tek sözüm var:

“Seni ne kadar çok seversem,

o kadar çok olsun,

ömründen geçen yıllar...”

Baba!

Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım!

Ne zulüm, ne ölüm, ne korku

başımı eğemez!

Yalnız senin elini öpmek için eğilir başım

(Nazım Hikmet)

TEBESSÜM


Eşekler ve güller!

İki eşek çayırda otlayıp laflıyorlarmış... Biri “Şaşarım şu insanlara yahu” demiş “Bir bülbüldür tutturmuş gidiyorlar... Dün sabaha kadar bülbül beni uyutmadı. Ne anlarlar şunun sesinden?”

Öbür eşek, başını sallamış:

“Al benden de o kadar! Şu bülbülden de gülden de ne anlarlar bilmem... Gül, gül diye kıyameti kopartırlar, ben dün birkaç gül yedim, hiç tadı tuzu yok valla!”

GÜNÜN SÖZÜ


“Bir baba yüz evlâda bakar da, yüz evlât bir babaya bakmaz!”