Nasıl bir ayak bu?

İn mi, cin mi, nedir ki acep?

Bir türlü bulunamıyor! FETÖ’nün siyasi ayağından bahsediyorum. Çetenin başı Pensilvanya’da. Kalbi, dalağı, böbreği hapiste! Ya siyasi ayağı? O yok! Ayaksız bir örgüt! “Ne istediler de vermedik?”  diyenler şimdi “Bizim FETÖ ile ilişkimiz olduğunu kim söylüyorsa şerefsizdir!” diyerek zeytinyağı gibi üste çıkıyor.
İktidar ve ortağı, siyasi ayağı bulmak istemiyor. İsteselerdi, CHP ve İYİ Parti’nin “Siyasi ayağın bulunması için Meclis Araştırma Komisyonu kurulması” taleplerini reddetmezlerdi.

★★★

Günlerdir kayıkçı kavgası yapılıyor: “FETÖ’nün siyasi ayağı sensin!” “Hayır, ben değilim, asıl siyasi ayak sensin!” “Vaay! Bana hakaret edersin ha? Seninle mahkemede hesaplaşacağız!”

Ortada sadece kargaşa var! Karşılıklı suçlamalar kafa karışıklığı yaratıyor. Bulanık suda balık avlanamayacağı gibi, bu karmaşa ortamında FETÖ’nün siyasi ayağının bulunması mümkün değil.

Aslında neyin ne olduğunu herkes biliyor. Kimler FETÖ ile kol kola girdi? Kimler aynı yolda beraber yürüdü? Kimler kol kanat gerdi?
Bunlar biliniyor ama bilinmezden geliniyor!

★★★

T24’e konuk olan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu sorulan bir soru üzerine durumu iki cümle ile özetleyerek:

“Bir partiye, örneğin CHP’de, MHP’de bir iki FETÖ’cü var diye siyasi ayak denemez. Siyasi ayak AK Parti’nin kendisidir!” dedi.

Hiç kimseden ses seda çıkmadı!

İşte sözün bittiği yer!

“Köprüler yaptırdım gelip geçmeye!”


Meslektaşımız Ersoy Öngün, Osmangazi Köprüsü’nden geçtikten sonra “Köprüler yaptırdım, gelip geçmeye...” şarkısını hatırlatıyor ve: “AKP iktidarı bu türküdeki köprülerden yaptırdı ama gelip geçmek imkânsız!” diyor.

Osmangazi Köprüsü’nden geçiş aracına göre 118 ile 297 lira arasında değişiyor. Ersoy kardeşimiz “Köprüden önceki ‘son çıkış’a ‘Köprüden önceki son kaçış’ diye yazmak gerekir” diyor. Canı yananlar köprüyü geçmekten vazgeçiyorlar ama devlet geçiş garantisi verdiği için kazığı yiyen yine onlar oluyor. Kaçış yok! Paraları, artan vergilerle hepimiz ödüyoruz.

BİLİNMEYEN NUMARALAR

Ersoy Öngün bir başka rezaleti de şöyle anlattı: “Bir arkadaşımın telefon tarifesine ilave 50 lira fazladan gelmiş. Meğer iki defa ‘118 Bilinmeyen Numaraları’ aramış. Taksi tutsa, numarasını bilmediği arkadaşına gidip bizzat öğrenir, bir de üstüne kahvesini içerdi.

Dakikası 3.48 lira. Fazla para almak için ortalama 7 dakika hatta tutuyorlar!

Köprüleri de bilinmeyen numaraları da daha önce devlet işletiyordu ve herkes makul fiyatlara bundan faydalanıyordu. Sonra özelleştirme rüzgârı estirildi ve millet kazığı yedi!”

TEBESSÜM

Şair Eşref’ten...


Ülkemizde düşünceyi ifade ve basın özgürlüğü her dönemde sorunlu oldu.

Özgürlük vaadiyle göreve gelen politikacılar, bir süre sonra yasaklar getirmeye başladı. Gelişmiş Batı ülkelerinin düzeyine gelmemiz için düşünce ve fikir özgürlükleri konusunda çok mesafe almamız gerekiyor. Osmanlı döneminin ünlü şairi “Şair Eşref” yasakları şu dörtlükle eleştirmişti:  “Devri istibdada söz söylemek yasak idi,

 Ağzını açsan ağlatırdı hükümet ananı,

 Devri hürriyetteyiz, değişti kaide,

 Söyletirler evvela, sonra öperler ananı!”

GÜNÜN SÖZÜ


Hayat maalesef âdil değildir. Bu gerçeği kabul edersen rahatlar ve huzurlu yaşarsın!