İktidar yandaşı medyanın, DEVA Partisi lideri Ali Babacan ile Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’na saldırmalarını anlıyorum da...

Güya iktidara muhalefet eden medyanın, Babacan ve Davutoğlu’na hücum etmelerini anlamıyorum.

Bunlar geçmiş zamana dönerek, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun yaptıkları hataları sıralıyor, “Onlar, AKP’nin o dönemdeki tüm günahlarına ortak olmuşlardır” diyorlar.

Oysa geçmiş, geçmişte kaldı, mazi oldu.

Mevlâna’nın dediği gibi “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lâzım.”

Eski defterleri karıştırırsak herkeste birçok hata bulabiliriz.

★★★


Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan, AKP’den bir süre önce ayrıldı.

Köprünün altından çok sular aktı.

İkisinde de büyük bir değişiklik görünüyor.

Şimdi doğru yolu buldular ve içinden çıktıkları AKP’nin bilinmeyen yanlarını ifşa etmeye devam ediyorlar.

Yanlıştan dönmek bir erdemdir.

DEVA Partisi ile Gelecek Partisi’ne tüm AKP’liler kızabilir. Bu normaldir... Çünkü o iki partinin alacağı her oy, AKP’nin kaybı olacaktır. Ancak, iktidar karşıtları onlara neden kızarlar ki?

Sözde muhalif olan medyanın Babacan ve Davutoğlu’na saldırması, bilerek ya da bilmeyerek AKP’ye destek olmaktır!

★★★


CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, DEVA ve Gelecek Partisi’ne bakış açısı doğrudur. Şöyle diyor:

İktidar, İmamoğlu’nun kazandığı seçimde kumpas kurdu. Demokrasiye karşı kumpastı bu... İYİ Parti’ye de kumpas kurdular. Biz bunu çözdük. Şimdi Babacan ve Davutoğlu’nun partileri için de kumpas kuruyorlar. Demokrasiye karşı kurulan bu kumpası bozmak bizim boynumuzun borcudur. Bu ülkede yüzde 1 oy alan partinin genel başkanı Meclis’e gelmelidir.

Yüzde 10 seçim barajını darbeciler getirdi. Madem darbeye karşılar, neden bu Anayasa’yı değiştirmiyorlar? Eğer yüzde 10 seçim barajını kaldırmıyor, yeni partilerin Meclis’e girmesini istemiyorlarsa onlar da darbecidir.”

★★★


Anketlerde sürekli oy kaybettiğini gören iktidar, Ayasofya kozuna sarıldı.

Daha önce “Siz Ayasofya’nın birkaç yüz metre ötesindeki Sultanahmet Camii’ni doldurun, ondan sonra Ayasofya’yı düşünürüz” diyorlardı. Peki, Sultanahmet doldu mu?

Hayır, dolmadı ama onların vadelerinin dolduğu anlaşılıyor. Ayasofya’ya cankurtaran simidi gibi sarılmalarının sebebi bu...


TEBESSÜM

Balondaki siyasetçiler!


Adamın biri kır koşusu yaparken, havada uçan insanlı bir balon alçalarak yanına yaklaşmış, yere vurup birkaç kere zıpladıktan sonra tekrar havalanmış. Balondaki birkaç adam, dehşet içinde balonun sepetine sıkı sıkı tutunmuşlar...

Adamlardan biri, kır koşusu yapan adama seslenmiş:

Beyefendi, rüzgâr nedeniyle yolumuzu kaybettik. Balonumuz buraya savruldu. Bize nerede olduğumuzu söyler misiniz?”

Koşucu adam balondakilere bakmış, “Yerden 20 metre yükseklikte, bir balonun sepeti içindesiniz” demiş.

Balondaki adam biraz bozularak:

Beyefendi, siz gazeteci olmalısınız” diye seslenmiş.

Evet” demiş adam “Gazeteciyim. Peki, nasıl anladınız?”

Balondakilerden biri:

Verdiğiniz bilgiler doğru ancak faydasız. Hiçbir işe yaramıyor!” deyince koşucu adam:

Sizler de siyasetçi olmalısınız” diye karşılık vermiş.

Evet, öyle” demiş balondaki adam “Siz nasıl anladınız bunu?”

Yoldaki adam gülmüş:

Yola çıkarken hava şartlarını bilmiyorsunuz. Balonu uçurmayı bilmiyorsunuz. Nereye geldiğinizi bilmiyorsunuz. Nereye gideceğinizi bilmiyorsunuz. Üstelik, içinde bulunduğunuz durumdan dolayı beni suçluyorsunuz.”



GÜNÜN SÖZÜ


Korkmuyorum diyenler ya yalan söylüyor ya da kendilerini kandırıyor!