Koronavirüs modern zamanların “aydınlanma çağı” olarak tarihlenebilir.

Öyle umuyorum...

Lime lime dökülen kapitalizm, yalanın talanla kardeşliği ve bilimin gerçekliği tabak gibi ortaya çıkmışsa; bu salgın milat olabilir.

★★★

Felaketler aynı zamanda dersler içeriyor.

17 Ağustos depreminde sivil toplum kuruluşu AKUT, 24 Ocak Elazığ depreminde İçişleri Bakanlığı’na bağlı kurtarma ekibi AFAD’ın adını ezberledik..

Covid-19’un kahramanları ise doktorundan hasta bakıcısına, eczacısından biyoloğuna tüm sağlık çalışanları...

Covid-19 sürecinde, AFAD’a en yakın simge kuruluş “Pandemi Bilim Kurulu” denilebilir.

Ne var ki o da “karar verici değil”, tavsiye niteliğinde görüş bildirebiliyor.

AKUT ya da AFAD misali; bir Covid-19 vakasını enkaz altından çekip çıkarma yetkisi yok!



AKP iktidarında yok sayılan Türk Tabipler Birliği’nden (TTB) bir temsilcinin olmadığı “Pandemi Bilim Kurulu” olabilir mi?

Oluyor bizde...

TTB Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman, önceki gün meslek kuruluşlarını eleştirdiğim yazımda “Türkiye’de ilk vaka çıktığında kimsenin filyasyondan haberi yoktu” sözüme alınmış...

Şubat ayı başında filyasyon (saha çalışması) ekiplerinin kurulması ve eğitilmesi gerekiyordu” demecini hatırlatıyor...

Adıyaman’ın ileri sürdüğü gibi TTB, ocak ayından beri filyasyonu dile getirmiş olabilir ama ne çare; spesifik olarak söz konusu ilk vaka çıktığında virüsün blok zincir gibi yayılması engellenemedi, filyasyon da nisan ortasında başladı.

★★★

Peki TİSK, TOBB, TİM, TÜSİAD gibi iş dünyası çatı kuruluşları ne yapıyor?

Hadi çalışanlarını bıraktım (ki olacak iş değil) üyelerinin aidatlarını erteliyorlar mı?

Yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Devlet içinde devlet olmaz” sözüne biat eden TOBB, TİM “Biz bize yeteriz Türkiyem” kampanyasına yaptıkları/yapacakları bağışla mı yetiniyor?

Kampanyaya TİSK  20 milyon TL, hükümetin arkasında dağ gibi duran TOBB 10 milyon, TİM 15 milyon TL bağışladı...

MESS üye aidatlarını 6 ay erteledi.

Yarı kamu kurumu niteliğindeki TOBB ve TİM’den aidat erteleme duymadım.

★★★

TÜSİAD mezarlıkta ıslık çalmaya devam ediyor!

Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası’nın (TTSİS) ise uzun zamanlardır talep ettiği yasal düzenleme geçen ay gerçekleşti.

İşveren sendikalarının üyelerine yapacağı nakdi destek miktarı yüzde 25’ten yüzde 35’e çıktı.

Muharrrem Hilmi Kayhan’dan sonra seçilen yeni başkan Ahmet Hamdi Topbaş’ın gayretleriyle...

★★★

Üyelerine 500 milyon TL’lik hibe destek paketi vermesi, üye iş yerlerinde 130 bin çalışanına özel sağlık sigortası yaptırması, online kodlama eğitimlerini Türkiye’deki tüm çocuklara açması, çalışanlarına yüzde 30 market indirim kuponu göndermesi, 3 milyon maske dağıtması, internet faturalarını ödemesi, eğitim burslarını öne çekmesi gibi desteklerde bulunan MESS’e, ayrıca da kasasını kampanyaya boşaltan TİSK’e; Türk İş Başkanı Ergün Atalay’ın 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda “teşekkür” etmesi boşuna değildi.

Hayatın koronavirüsten çıkaracağı çok ders var.

Dayanışma bunların başında geliyor.

Önüne baraj kurmayın olur mu?!

TİSK Başkanı Akkol: “Mavi ve beyaz yaka çalışan ayrımını kaldırdık”


Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ve Madeni Eşya Sanayicileri Sendikası (MESS) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, 10 Mart’tan beri kapalı olan işletmelerinin mayısın 3’üncü haftasında üretime başlayacağını söylüyor.

★★★

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) platform üyeliğine kabul edilen ilk işveren sendikası MESS’in, 40 bin kişinin eğitimini hedefleyen “MEX Teknoloji Merkezi” açılışı ise ertelendi...

Özgür Burak Akkol


2014’ten bu yana da Koç Holding İnsan Kaynakları Direktörlüğü görevini yürüten Akkol, 4 yıl önce “Mavi yakalıların şirket e-mail  (elektronik posta) adresleri olmadığını” farkediyor...

Akkol “Çalışma yaşamında beyaz yaka ve mavi yaka diye ayrışan kast sistemi var; Koç’ta herkes için ‘çalışma arkadaşı’ tanımını kullanıyoruz. Herkese e-mail adresi verdik” diyor.

Harvard Business, Columbia Business School’dan, Koç Üniversitesi’nden verilen eğitim programlarını, tüm çalışma arkadaşlarına açtıklarını ekliyor.

★★★

Kendisinin de işçi çocuğu olduğunu söyleyen Akkol, dünyanın ünlü markalarını üreten Almanya’daki, Belçika’daki fabrikalarda bile “mavi-beyaz yaka” ayrımcılığının sürdüğünü belirtiyor.

Koç Holding “istihdam dostu” uygulamalar sonucu, 2017 yılında yer almadığı Forbes’un “En İyi İşveren” listesine, bir yılda 59 basamak atlayarak 35’inci sıradan giriyor.