Türkiye’yi “erken seçim” atmosferine, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke’nin 10 Eylül’de çıktığı bir TV kanalında yoruma meydan bırakmayacak netlikte ifade ettiği “kamulaştırma” söylemi soktu.

AKP siyasetinin ülkeyi ekonomik krize sürüklediği vurgulandıktan sonra, gelmesi gereken cümle gecikmedi.

★★★

Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerini işaret eden Böke’nin konuşmasını hatırlayalım: “Türkiye’deki bütün kaynakları rantla yemiş olan 5 şirketten bahsediyorum. Ne müzakeresi yapacağız? Müzakere falan yok. ‘Bunlar artık kamunundur’ diyeceğiz ve devam edeceğiz.

★★★

CHP’nin “kamulaştırma” söylemini aynen kopyalanmamış olsa da içeriği, muhalefet partilerinin gündemine girdi.

KÖİ kapsamında ulaştırma ve sağlık alanında gerçekleştirilen ve toplam geri ödeme tutarı 150 milyar dolara ulaşan projelerin yerine neler yapılabilirdi?

★★★

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz salı günkü grup toplantısında son 17 yılda Londra’daki “tefecilere” ödenen 489 milyar dolar faizle, 464 Osmangazi Köprüsü yapılabileceğini, 83 milyon kişinin her birine 48 bin 732 TL ödeme yapılabileceğini söyledi.

★★★

Böke’nin kamulaştırma açıklamasının üzerinden 14 gün geçmesine karşılık başta “Patronlar Kulübü” olarak anılan TÜSİAD başta olmak üzere özel sektörden itiraz sesleri yükselmemesi dikkatimi çekmişti ve 24 Eylül’de bunu yazdım.

★★★

Aynı gün TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski bir konuşmasının içine “Herhangi bir özel şirketin mülkiyet haklarını çiğneyecek bir şekilde kamulaştırılması asla söz konusu olmamalıdır” cümlesini yerleştirdi.

TÜSİAD’ın çıkışı cılızdı, anında tepki verilmemişti ve kerhen yapıldığı belliydi.

Hiçbir parti muhatap almadı!

★★★

Kılıçdaroğlu’nun 8 Ekim’de Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a yaptığı ziyaretinde, sözünü ettiğim o ikinci cümle geldi: Erken seçime gidilmeli!

★★★

Muhalefet bloğunun üzerinde anlaştığı “başkanlık sisteminden, güçlendirilmiş parlamenter sistemine geçme” savunusuna, KÖİ’lerin yeniden gözden geçirilmesi zorunluğu da eklendi.

★★★

Yaygın kanının aksine, KÖİ’lerin kamulaştırılması/devletleştirilmesi talebi ilk kez Böke, tarafından dile getirilmedi, Kılıçdaroğlu, mayıs 2020 itibarıyla  seslendirilmeye başlamıştı.

25 Temmuz’da yapılan “Cumhuriyet’in İkinci Yüzyılı Manifestosu”nu açıkladığı 37. Olağan Kurultay’da da aynen şu cümleleri kullanıyordu:

Halkın iktidarında bir hastane, bir havaalanı kaça yapıldıysa vatandaş bilecek. 83 milyon vatandaşıma sesleniyorum, bu Kamu Özel İşbirliği ile sizin alın terinizi sömüren bütün yatırımları devletleştireceğiz.”

★★★

Böke, fiilen 2014’te, resmen 2018’de uygulamaya geçilen “başkanlık sisteminin” bütüncül yansımlarına dikkat çekiyor.

Böke’ye CHP’nin iktidara geldiğinde KÖİ’lerle ilgili özel sektörün çekincelerini sorduğumda, önceki açıklamasını aynen yineliyor ve ekliyor:

- Kamunun ve özel sektör ağırlığı başka soru. Eğitim, sağlık, ulaşım, barınma kamunun temel hak alanları.

- Düzenleyen ve denetleyen kamucu anlayışla, özel sektörü canlı tutacak bir kamulaştırma sosyal devlet anlayışıyla inşa edilebilir.

- Kamuculuktan uzaklaşmış olmanın maliyeti hissedilir oldu. Pandemi, kamusal alanı oluşturan; sağlık, ulaşım, eğitim, barınma maliyetini ortaya çıkardı.

- Ekonomi devlet eliyle durduruldu, devlet kaynak yaratmalı. Kamu kaynakları, kamu yararı gözetilmeden kullanılıyor.

- Hukuksuz kamulaştırma yapılıyor. Anayasa Mahkemesi kararları yerel mahkeme tarafından tanınmayınca, emek-sermaye hakkı güvencesiz bırakılıyor. İtiraz, hukuksuz kamulaştırmaya olmalı.

- Sayıştay, Anayasa Mahkemesi (AYM) hükümlülükleri yerine getirilmedi. İktidar AYM’yi kapatmayı düşünecek kibire kapıldı.

- Erken seçim, iktidar zihniyetini değiştirecek bir sonuç doğurmalı. Tek adamın iki dudağı arasına sıkışmış; rantçı, yandaş, baskıcı düzenin yerine; sosyal adaleti sağlayan, kapsayıcı sosyal demokrat bir iktisat ve yönetim modeli gelmeli.

- “Şahsın” istediği alanda yatırım yapılıyor. Sosyal demokrat devlet; herke kesime eşit mesafede duran, barınma, ulaşım, sağlık, eğitim gibi temel hak alanlarında kendisi üreten devlettir.