Devletin temeli olan adalete özlem her geçen gün artmakta ve yoğunlaşmaktadır. Gazetelerin yansıttığı aykırılıklara, eleştirilere neden olan durumlar iç burkucu olmaktan öte ulusal yaşam ve gelecek yönünden endişe vericidir. Yargıç ve cumhuriyet savcıları başta olmak üzere yüksek yargı organı üyelerinin ve tüm ilgililerin vicdanî sorumlulukları her şeyden öndedir, tanımı yapılamayacak kadar büyüktür. Yürekleri yakan yakınmalar bitmek bilmemekte, adaleti arayanların sesleri alanlardan yükselmektedir. Yaşamın özgün dayanağı, yurttaşların en sağlıklı güvencesi olan adalet, aklın öngördüğü yasal çözümlerle toplum düzenini sağlayarak insanlığa en büyük katkıyı vermektedir. Hakkın ve haklının koruyucusu olarak anayasal işlevini yerine getirmekle yükümlü yargının amacıdır.

Adalet pınarının suyu asla bulanık akmaz. Adalet güneşinin önünde asla bulut olmaz. İnsanların en büyük açlığı, istemi ve doyumu, adalet ve sağlıktır. Yargının görevi, adaleti gerçekleştirip sunarak toplumsal yaşamın aydınlık ve güvenini sağlamaktır. Bağımsız konumuyla hiçbir kuşku ve kuruntuya neden olmadan adaleti açıklamak göreviyle yükümlü olan yargının tartışılmaz yükümlülüğü kendisinin onur nedenidir. Bu konuda eleştiriler, yakınmalar ve gösterilen olumsuzluklar kötü örnekler olarak yargının niteliğini bozan çirkinlikler içinde gösterilmektedir. Siyasetin ağırlık ve etkisiyle kimi görevlilerin tutumlarına yönelik yoğun yazılı ve sözlü eleştiriler sorunun önemini ortaya koymaktadır.

Kimi tutuklamalar, kimi salıverme isteklerinin geri çevrilmesi, yasalardaki aykırılık ve ayrıcalıklarla kimi haksızlıkların düzeltilmemesi tepkilere ve yakınmalara neden olmaktadır. Siyasal amaçlı düzenlemeler hukuku da yaralayan kalkışmalardır. Aslında yönetimin kaynağı olan siyaset, her tür hukuksuzluğu gidermek, hukukun üstünlüğünü sağlamak ve haklı hukukun aydınlığa mutlu kılmak çabasında olmalıdır.

Yöneticilerin öncülük edeceği ilkeler, değerler, tutum ve davranışlar toplumsal düzeyi dokuyan eylemlerdir. Örnek olmanın önemi birçok sıfat, ün ve unvanın üstündedir. Bu konuda en anlamlı durum adalete olan bağlılık, saygı ve özendir. Haksızlığın insan üzerindeki olumsuz etkileri, hakkını alamayanın haksızlığa düşmesi en olumsuz sonuçlardır. Haksızlık yarası, onarılıp giderilmesi en güç, hattâ olanaksız sayılacak bir yaradır. Adaletsizlikten yakınanların giderek artması toplumsal yaşam yönünden iç karartıcı bir durumdur. Görevlilere düşen duyarlık, ilgi, anlayış-kavrayış ve uygun çözümle hukukun üstünlüğünü pekiştirecek kararlar yaşamsal önem taşımaktadır. Bağımsız, yansız, vicdanın sesiyle bilgisinin ve ahlâkının ışığında görev yapanların duyacakları mutluluk, onurlarıyla artacaktır.

Adalete güven ve saygı, insanlık göstergelerinin en önemlilerinden biridir. Bu konuda büyüklere, anne ve babalara, hukuk fakültelerinin öğretim üyelerine, özellikle görevdeki yargıç, cumhuriyet savcısı, avukat ve memurlara önemli sorumluluk, iyi örnek olmak özeni düşmektedir. Bireysel ve toplumsal yaşamın en sağlıklı güvencesi olan hukuk yaşam ışığıdır. Değerini bilelim. Hukukla oynayanları, hukuksuzluktan yararlananları asla bağışlamayalım.