Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Türk basınının özgürlükler konusunda geldiği noktayı ve yaşadığı sorunları değerlendirdi. Türenç, Türkiye’nin basın özgürlüğü liginde 180 ülke arasında 153. sırada yer aldığını vurgulayıp “Bu durum utanç verici” dedi ve şu tespitleri yaptı:

Pınar Türenç


Son yıllarda hukuk, adalet, eğitim, şeffaflık dahil her alanda olduğu gibi basın da erozyona uğratıldı. Dünyada ‘siyah kuşak’ olarak adlandırılan demokratik olmayan, özgür olmayan ülkeler liginin arasına sıkışmış haldeyiz.

Özgürlük demek gerçeğe ulaşmayı, şeffaflığı içinde barındırır. Gazetecilik de zaten kitlelere bu gerçeği aktarmadır. Gazetecilik, halkın gerçeklerden haberdar olması için bilgi yayar. Bugün maalesef bunu baskıyla, korkuyla, yıldırmayla sansür ve otosansür gerçeğimizle tam anlamıyla yapamıyoruz.

Basının yüzde 95’i iktidarın kontrolünde. RTÜK ve Basın İlan Kurumu’na iktidarın ve küçük ortağın oyu ile seçilen 6 üyenin oturup keyfi cezalar keserek basını baskılaması, korkutması, yıldırması söz konusudur. Medya bütün bu baskıcı davranışlar ve yönetim şekliyle köşeye sıkışmış durumda.

Pandemide haberciler, hasta olmayı göze alıp sahada haber peşinde koşmaya devam etti. 50’den fazla gazeteciyi Covid-19 nedeniyle kaybettik. Bu dönemde gazetelerin satış rakamları da düşmeye devam ediyor. Bu durumda basın özgürlüğünden, gerçek gazetecilikten söz etmemiz mümkün değil.

Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), bir genelgeyle ses ve görüntü almaya yasak getirdi. Bu yasak anayasaya, AİHM kararlarına aykırıdır. Bu genelge derhal yürürlükten kaldırılmalıdır. 3 Mayıs’taki talebimiz budur.