Eskiden haber metinlerinde şöyle cümleler olurdu:

“Merkez Bankası piyasaya müdahale etti, dolar duruldu.”

Bu kez MB, duruma müdahale edemedi, piyasaları yönlendiremedi, dövizi düşüremedi.

Çünkü en önemli silahından yoksun: “Rezerv”

Ne yazık ki kasasında artık güçlü bir rezervi yok.

Eriyen 128 milyar doların, hor kullanılan kötü gün akçesinin ne kadar kıymetli varlıklar olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor.

Bu kez MB, duruma müdahale edemedi.

Çünkü rezervden sonraki en önemli silahı da artık yok: “Faiz”

Hatta faiz silahını dolara doğru değil, kendisine doğru ateşlemiş vaziyette.

Enflasyon bu haldeyken faiz indirildiğinde sonucun ne olacağını MB Başkanı Şahap Kavcıoğlu hepimizden iyi biliyordur değil mi?

Artık şunu kitabın ortasından yazmak lazım:

Kavcıoğlu ile sizin, bizim gibi sıradan vatandaşlar arasında hiçbir fark yok.

O da olup biteni sadece izleyebiliyor biz de...

O da üzerindeki rakamlar sürekli büyüyen benzin ve döviz tabelalarına bakıp duruyor biz de...

Çözüm için kılını kıpırdatamayan Kavcıoğlu bu gidişle “Tabelaları izleyen Başkan” diye geçecek!

★★★

Eskiden haber metinlerinde şöyle cümleler olurdu:

“Ekonomik kriz hükümeti harekete geçirdi. Ekonomik ve Sosyal Konsey (ESK) toplanacak.”

Artık ESK toplanamıyor, çünkü gerek kalmadı. Çünkü geçmişte ESK, hükümet, işçi ve işveren temsilcilerinden oluşurdu. Ülkenin ihtiyaçları geniş kapsamlı bir şekilde ele alınırdı. Herkes elini taşın altına sokardı.

2018’de başkanlık sistemine geçildi ve ESK Kanunu’da “başkan ve üyeler” başlıklı 2. madde şöyle değiştirildi:

“Başkanı Cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanının toplantılara katılamaması halinde görevlendireceği Cumhurbaşkanı Yardımcısı veya Bakan toplantılara başkanlık eder. Konseyin üyeleri Cumhurbaşkanınca belirlenir.”

Ekonominin kitabını yazmış, ekonomiyle ilgili her şeyi bilen ekonomist bir Cumhurbaşkanı’nın kendi belirleyeceği, kendi sözünden çıkmayacak isimlerle toplantı yapması zaman kaybı olmaz mı?

★★★

Eskiden haber metinlerinde şöyle cümleler olurdu:

“Ankara’da ekonomi zirvesi: Erdoğan ekonomi kurmaylarıyla toplandı.”

Ülkeyi yönetenlerin bir araya gelmesi, sorunları masaya yatırması, toplumda tam bir güven hissi yaratmasa da “bir şeyler yaparlar” gibi umut cümlelerinin kurulmasının önünü açardı. O tür toplantılarda, birileri mutlaka yanlış yapılan ve sonlandırılması gereken uygulamaları dillendirir, müdahale isterdi. Ortak akılla bir çözüm arayışı olurdu.

Artık böyle toplantılar da yapılmıyor. Zira, artık bırakın gazetecileri, iş dünyasını, piyasa aktörlerini, AK Parti’liler dahi “Erdoğan’ın ekonomi kurmayları kim” sorusuna yanıt veremiyor.

Güya Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan. Ancak ortalık allak bullakken Elvan sessiz. Onun yerine yardımcısı Nurettin Nebati twitleyip duruyor. (Her Cuma olduğu gibi, ben bu satırları yazarken de “bu gece kabine değişiyor” söylentisi vardı. Siz bu yazıyı okuduğunuz sırada Elvan gitmiş, yerine de Nebati ya da Varlık Fonu Başkanı Prof. Erişah Arıcan gelmiş olursa şaşırmamak lazım.)

Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu’ndan biraz önce söz etmiştim zaten. Onun da elinden ancak biz faniler gibi tabelaları izlemek geliyor.

Geçen Pazartesi günü bir zamanlar Cumhurbaşkanı’na çok yakın olan, ancak şimdi “Ben AK Parti’liyim, ülkeyi AKP yönetiyor” diyen bir isme, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın ekonomi kurmayları kim” diye sordum. “Bilmiyorum, herhalde Varlık Fonu Başkanı’dır” dedi. Nereden çıkardığını sordum. “Hep onun yazıp söyledikleri oluyor” karşılığını verdi.

★★★

Eskiden olup, şimdi yine olan bir şey yok mu?

Var elbette.

Geçmişte Milli Güvenlik Kurulu (MGK) gibi yapılar ülke ekonomisine de el atar, ekonomi meselesini milli güvenlik sorunu gibi gösterirlerdi.

AK Parti hükümetleri de askerlerin, istihbaratçıların, polislerin olduğu “güvenlik” ağırlıklı bir yapının ekonomi gibi alanlarda fikir beyan etmesini “vesayetçi yapı” olarak yansıtırdı.

Son MGK toplantısından sonra yapılan açıklamayı gördünüz mü? Aynen şöyle bir ifade var:

Türkiye’nin inşa ettiği sağlam altyapı üzerinde, hedeflerine uygun şekilde yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomi politikalarını hayata geçirme sürecinde karşılaştığı ve karşılaşabileceği sınamalar ile tehditler değerlendirilmiş, Cumhuriyetimizin 100. yılına her alanda olduğu gibi iktisadi olarak da güçlü şekilde ulaşma kararlılığı teyit edilmiştir.”

Öyle anlaşılıyor ki ekonomistler çaresiz kalınca işimiz yine MGK’ya kaldı!