Sevgili okurlarım, iktidardaki partinin büyük kongresi yapılıyor ve günümüzün tek adamı olan Recep Bey orada uzun bir konuşma yapıyor.

Memleketin geldiği durum ortada.

Yaşanan büyük ekonomik kriz ortada.

Bir sürü ülkeyi durup dururken kendimize düşman ettik, o da ortada!

Yıllardan beri yaşamakta olduğumuz şu acayip sürecin ne zaman ve nasıl biteceğini bilen yok...

Ve böyle bir ortamda kürsüye çıkıp uzun uzun konuşan Recep Bey’den herhangi bir somut öneri yine gelmedi.

-Cek cak edebiyatı...

-Bol kepçe ‘Yapacağız edeceğiz’ edebiyatı...

-Ve vatandaşa nasihatler! Onu yapın bunu yapmayın!

Emrin olur.

★★★

Yıllardır iktidarda olan herhangi bir partinin değil kapalı spor salonlarını, 100 bin kişilik stadyumları bile lebalep doldurması işten bile değildir.

Hazırlıklar 81 ilde haftalar öncesinde başlar, toplantıya gelecek olanlar örgütlenir ve Ankara’ya doğru yola çıkarılır.

Katılanların çoğu şakşakçılardan oluşur.

Önceden belirlenmiş şarkıları yalan yanlış okurlar, yine önceden belirlenmiş sloganları hep birlikte atarlar.

Tribünlere kalabalığı yönetecek amigolar yerleştirilir.

★★★

Tamamen tarafsız bir gözle söylüyorum...

Şakşakçılar ne der bilemem ama Recep Bey dün çok eksik kaldı...

Vaatlerini tekrarlarken vatandaşın içinde bulunduğu acınası durumlara değinemedi.

Örneğin Merkez Bankası’nda neler olduğunu anlatamadı.

Tek başına aldığı yanlış ve affedilmez kararlar sonrasında doların nasıl olup da sekiz lirayı aştığına da değinemedi.

★★★

Uzun konuşması boyunca yeni bir şey söylemesi mümkün olmadı.

Madem ki tek adamdır, madem ki bütün kararları kendisi almaktadır, niçin böyle yaptı, niçin kaçındı?

Anlamak mümkün olmadı diyenler için hemen söyleyeyim...

Çünkü söyleyecek fazla bir sözü yoktu...

Çünkü toplumda gerek partisi ve gerekse kendisi giderek oy yitiriyor.

Devlet Bahçeli istediği kadar destek versin, istediği kadar akıl hocalığı yapıp yol göstersin, bu gidişin nereye olduğunu Recep Bey hepimizden daha iyi biliyor.

Zaten en iyi bildiği, ama gizlediği şey de bu.

★★★

Çok önemli bir başka husus...

Türkiye her konuda soyuluyor.

Son Merkez Bankası olayında buharlaşan milyarlarca doların ne olduğunu, kimlerin cebine hortumlandığını acaba bu beyefendi bilmiyor mu?

Büyük projelerde yandaş müteahhitlere aktarılan yüz milyarlarca doları kimler götürdü?

Beklerdim ki bu konulara da kısaca değinsin, “Ey milletim bunlar yalan söylüyor, ortalıkta hiçbir vurgun, hiçbir yolsuzluk yoktur” diyebilsin.

Uzun lâfın kısası, beyefendinin dünkü konuşması ile birlikte dağ fare doğurmuş oldu.

Başarılarının bundan sonra da aynen devamını dilerim!



Sevgili okurlarım, elime dün geçen bir mektup dikkatimi çekti...

Artık biliyorsunuzdur, cezaevlerinde yatmakta olanların bir anlamda dert babası oldum!

Mektubu gönderen Eskişehir Cezaevi’nde yatmakta olan İsmail Pek.

Yazıp yazmamak konusunda epeyce düşündüm ve yazmaya karar verdim. Mektup aynen şöyle:

“Merhaba Emin abi, umarım iyi ve sıhhattesindir. Öncelikle kendimi tanıtayım.

Eskişehir’de yaşıyorum. Beş yıldır cezaevindeyim. 25 yaşındayım. Çocukken işlemiş olduğum saçma sapan suçların cezasını çekiyorum.

Önümde daha uzun yıllar var. İyi bir insan olmak için kendimle mücadele ediyorum ve bunu başaracağım.

Emin abi sizlere sesimi duyurabilirsem çok minnettar kalacağım. Benim size mektup yazmamın sebebi, maddi sıkıntı çektiğim için az bir yardım talep edeceğim.

Üzerimdeki eşyalarım çok eskimiş durumda.

Ailem (ana baba ayrı) maddi çok sıkıntı çekiyor. Kendileri zor geçiniyor. Annemle yaşıyordum. Babamla zaten görüşmüyorum. İki küçük kardeşim var. Ancak kendilerine zor yetişiyorlar.

Abi eğer bir hayırsever yardım etmek isterse birkaç parça eşya ve kitap. Araştırma, tarih, Kuran-ı Kerim, TCK ve CMK’da olabilir.

85 kiloyum, 1.75 boyundayım.

41 numara ayakkabı giyiyorum.

Eşofman takımı, ayakkabı, kazak, tişört gibi giyecekler ikinci el bile olsa Allah rızası için yardımcı olur musunuz.

Sesimi duyurur musunuz değerli abim.

Gazete olarak cezaevlerinde yakından takip edilmektesiniz.

Saygı, sevgi ve selametle, hoşçakalın.

İsmail Pek. L tipi kapalı ceza infaz kurumu. Oda A/12. Eskişehir.”

(Emin Çölaşan’ın notu: Bildiğim kadarıyla cezaevlerine sadece PTT Kargo ile gönderilen paketler alınıyor, ötekiler geri çevriliyor. Yanlış bir karar ama neyse işte!)