Sevgili okurlarım, Taliban Afganistan’ı ele geçirdi ama henüz kılıçlarını çekmedi, kelle kesmeye başlamadı.

Şimdi barışçıl söylemler peşindeler!

Bu yalanları yiyen olursa yesin.

Bitleri kanlandığı, bu zor günleri atlattıkları takdirde yapacak ilk işleri ne olacaktır bilir misiniz?

Kendilerinden olmayanları kama, kılıç, kırbaç ve silahla birer birer tasfiye etmek.

Ellerinde bol miktarda silah zaten vardı.

Şimdi buna ABD ordusundan ele geçirdikleri silah ve malzemeleri de ekleyin.

Özellikle günlük yaşamda kadınların kâbusu olmalarına az kaldı!

★★★

İslamcı örgüt!..

Ülkelerini şeriat kurallarıyla yönetmeye soyunan örgütler!..

Bunun benzerleri pek çok İslam ülkesinde bol miktarda var ama Taliban onların en başta geleni.

Onları yazılı ve görsel medyada izliyoruz.

Ortaçağ karanlığından fışkırmış gibi görünen birileri.

Gece olmasına gerek yok, insan onları gündüz vakti görse bile ürperir, korkar, kaçacak yer arar.

Hepsinin saçları ve sakalları uzun.

Başlarında sarık, külah gibi bir şeyler.

Çoğunun ayaklarında terlik.

Bazıları cübbeli...

Ve ellerinde son model silahlar.

★★★

Bizim iktidarla araları şimdilik çok iyi.

Öyle yanaşıklar ki aralarından su sızmıyor.

Müslümanız ya, bizimkiler onlara övgü düzüyor, onlar bizimkilere!

İslam kardeşliğinden, din kardeşliğinden falan dem vuruyorlar!

★★★

İlişkileri sıcak tutarken bizimkilerin amacı belli.

Afganistan’a yeniden dönüp iş almak!

Eğer Afganistan tümüyle Taliban yönetimine geçerse elbette yeni iş alanları ortaya çıkacak, ihaleler olacak.

Tayyipgiller iktidarı derseniz, ekonomik açıdan batık durumda.

İşte böyle bir ortamda Taliban’dan gelecek irili ufaklı her iş bizimkileri mutlu eder!..

Yeni Afgan yönetiminin derdi ise yakın gelecekte bize yakın durum çeşitli vaatlerle Türkiye’yi kafakola alıp bekçilik görevinin sürmesini sağlamak.

Yani ortak noktamız İslam’dır gibi lâfların falan geçerliği iki taraf için de ikinci plandadır.

★★★

Türkiye başımıza açılan bu sığınmacı belasından çok çekti ve halen de çekmeye devam ediyor.

Ötekileri bırakın bir yana, şu son yıllarda sadece Suriye’den gelip Türkiye’ye yerleşenlerin sayısı resmi rakamlara göre 4.5 milyon...

Gerçek rakam 10 milyona yakın.

Şimdi sırada Afganistan’dan gelenler ve gelecek olanlar var.

Resmi rakamlar gizlense bile, gelenlerin sayısı günümüz itibarıyla bir milyona yaklaştı.

İktidarın “Biz göçmen üssü değiliz, artık kimseyi kabul etmeyiz” falan gibi laflarına hiç kimse inanmasın. Tamamen göz boyamacadır.

Adamlar akın akın geliyor...

Afganistan’dan yola çıkıyor, binlerce kilometrelik yolları İran üzerinden aşıp bizim sınıra dayanıyor.

Hem de nasıl oluyorsa yüzde 90’ı erkek ve genç.

İçlerinde bol miktarda Taliban militanları, ajanlar vesaire olduğu kuşkusuz.

Şimdi bizimkiler İran sınırına yüzlerce kilometrelik beton duvar örme peşinde. Göçü böyle önleyeceklermiş!

★★★

Evet, iktidar neredeyse her gün nutuk atıyor:

“Yeni bir göç dalgasını kabul edemeyiz.”

İyi de kardeşim, Suriye’den milyonlarca insan elini kolunu sallaya sallaya gelirken, siz onlara kucağınızı açarken aklınız neredeydi?

Günün birinde Türkiye’ye bela olacaklarını, başımıza büyük işler açacaklarını o zaman düşünmediniz mi?

Üstelik bir süre öncesine kadar yakınıyorlardı:

Suriyeliler için 40 milyar dolar harcadık ama Batı dünyası söz verdiği paraları bize vermedi!

Onları para için buyur ettikleri açık.

★★★

Şimdi Taliban’la dostluk alışverişine girenlere soruyorum:

Bir zamanlar karılı kocalı sarmaş dolaş olduğunuz Esad işte orada...

Recep Bey karşılıklı ziyaretlerinde ona “Kardeşim Esad” diye hitap ederdi.

Esad Türkiye’yi bölüp parçalama, terör olayları yaratma işlerinde hiçbir zaman yer almamıştı...

O halde ne oldu da bizi yönetenler Esad’la papaz oldu?

Olay şudur:

ABD’den günün birinde bizimkilere talimat geldi:

“Biz Esad’ı devirmeye karar verdik. Türkiye olarak hemen siz de girin devreye ve elinizden geleni yapın.”

İşte böyle, bu talimatla birlikte papaz olduk, Esad rejimini düşman ilan ettik!

Esad’ı devirmek için çabalayan güruhları besledik, onlara para, silah, malzeme yağdırdık.

★★★

Aradan 10 yılı aşkın zaman geçti...

Ve ülkesi iç savaş nedeniyle harabeye dönen Esad, Şam’da, yerinde duruyor. Bizimkiler onunla normal bir ilişki bile kurmaktan kaçınıyor...

Bu düşmanlığın en önemli nedeni, Esad Sünni değil...

Hem de ülkesini “Laik rejimle” yönetiyor.

Ama Esad’ı düşman ilan eden bizdeki bazı kafalar şimdi İslamcı, şeriatçı, kelle kesici Taliban’a övgüler düzüp ılımlı mesajlar yağdırmaktan çekinmiyor. 

İlginç değil mi?