Sen, alkollü araba kullanırken yakalanıp kontrol için hastane aciline götürülecek, orada devletin polislerinin gözleri önünde doktora kafa atıp kaşını yaracaksın!

Sen, Mardin’de gittiğin özel hastanede “sen nasıl doktorsun” deyip doktorun kafasına kolonya şişesini atıp kaşını yaracaksın!

Sen, “Eşime yaklaştın” deyip acil tıp teknisyenini yumruklayacaksın!

Sen, doktor, hasta çocuğu muayene ederken, yanındaki doktor arkadaşı ile hasta hakkında bilgi alışverişinde bulunurken doktoru darp edeceksin!

Sen, randevu beklerken doktorun burnunu kıracaksın!

Sen, hastamla “ilgilenmiyorsun” deyip; doktora saldıracaksın!

Vay vay vay!!!

Bu olaylar ne ilk ne de son olacaktır. Bu saldırganlar defalarca polisler tarafından adliyeye götürülecek, bazıları karakoldan, bazıları da mahkemede serbest kalacak ellerini, kollarını sallaya sallaya çıkıp gidecekler.

Kamuoyunda, adliyeden salıverilmeleri büyük infial yaratınca da bir zahmet tutuklanacaklar. Ne güzel memleket, ne güzel hukuk, ne güzel adalet!..

Sözüm ona, yakın zamanda sağlıkçılara yapılan saldırılara verilen cezalar arttırıldı. İstediğin kadar arttır, gereğini kim yapacak? Hakimler ve savcılar!..

Geçmişte toplumda büyük saygı gören hekimler, şimdilerde hakaretlere ve fiili saldırılara maruz kalıyor, zaman zaman darp ediliyorlar. Son 20 yılda sağlık çalışanlarına yapılan bu saldırılar her geçen gün artarak devam ediyor. Görünüre bakılırsa, devam da edecek gibi!

Ne diyelim, bu hale getirenlere yazıklar olsun.

Şu bir gerçek ki bu ülkede sağlık çalışanlarının işlerini yapması her açıdan gittikçe zorlaşıyor. Çünkü, ne geleneklerimiz ne de ülkenin standartları kaldı...

Siz ne kadar güçlü yasa yaparsanız yapın, uygulayıcı gereğini yapmaz ise  her şey havada kalır. Son birkaç yıldır hukuk çoğu meselede, sosyal medyanın reaksiyonlarına bakarak karar verir hale geldi..

Sağlık ne demek?

Sağlığımız kime emanet?

Sağlığımızı emanet ettiğimiz Sağlık Bakanlığı kime emanet?

İçinde bulunduğumuz duruma bakılırsa, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine göre tek yetkili, Sayın Cumhurbaşkanı…

Parlamentodaki bir toplantıdan sonra gazeteciler Sayın Erdoğan’a    sordular. Sayın Erdoğan cevaplarken Sağlık Bakanı bu konuyu sizlere açıklamıştır, dedi. Bakan, hayır efendim sizin izniniz olmadan nasıl açıklarız, diye cevap verdi!

Değerli Okurlar; ülkem insanı, şu an da ekonomik açıdan kavrulurken, şimdi sırası mı sağlıktan söz etmenin diyebilirsiniz! Haklı da olabilirsiniz.

Ama sağlığınız olmadan, dünya sizin olsa bir anlamı var mı?

Değerli Okurlar; Hekimlik mesleği can çekişiyor. Salgının başladığı ve giderek arttığı dönemlerde hekimlerin ne zor şartlarda hizmet verdiğini ve bu nedenle de başta ülkeyi yönetenler olmak üzere yere göğe koyamadığınız ve balkonlarda günlerce alkışladığınız sağlıkçılara yapılan bu muamelelere bile bile sessiz kalınabilir mi? Pandemi nedeniyle hayatlarını kaybeden binlerce hekim içinde bazılarının adlarını verdiğiniz o hastanelerin önünden geçerken yüzünüz kızarmıyor mu?

Yaşamının 44 yılını hekimlik mesleğine vermiş bir yurttaş olarak, bugün sağlığın içinde bulunduğu duruma bakıp, benim gibi çoğu meslektaşımın da içinin yandığını söyleyebilirim.

Sağlığımız kimlere mi emanet? Bu gidişle Allah’a!

Yöneten Efendiler, Beyler; Farkında mısınız, kamu hastaneleri sabun kalıbı gibi elimizden kayıyor. Kamuda çalışan hekimlerin çoğu emekliliğini istedi, çoğu istifa ederek özel hastanelere, birçoğu da yurt dışına gidiyorlar. Eğer böyle giderse çok yakındır, kamu hastaneleri ve kamu üniversite hastanelerinde hekim kalmayacak. Bu ayrılışları sadece ekonomik nedenlere bağlamak tabii ki büyük bir haksızlık olur. Mutlaka ekonomik koşullar bu konuda etkili ancak bir başka sebep de Sağlık Bakanlığı’nın manevi bakımdan da hekimlerine sahip çıkamamasıdır. Ülkede yetişen donanımlı hekimleri artık kamuda tutamazsınız ve tutamayacaksınız.

Hekimlik bir aşktır.
Hekimlik fedakarlıktır.
Hekimlik 10 dakikada bir hasta bakacaksın demek değildir.
Bu mesleğin çok değerli gelenekleri vardır.

Türkiye Cumhuriyeti, LAİK DEMORATİK SOSYAL HUKUK devleti değil mi? Evet, ama Değil !..

Artık sağlık, büyük oranda ÖZEL sektöre bırakılmış durumda.

SORUMLULAR !!!

Kamunun son derece donanımlı akademisyenleri ve hekimleri kurumlarını neden bırakıp gidiyor diye hiç merak ettiniz mi?

Kamu Üniversite hastanelerinin ekonomik ve fizik koşullarının ne durumda olduklarını hiç merak ettiniz mi?

Kamu hastanelerinin ekonomik olarak neden ve nasıl çöktüğünü hiç merak ettiniz mi?

Özel tıp fakültelerinde eğitim kadrolarının yeterli olup olmadığını hiç merak ettiniz mi?

Şu an da vakıf veya özel tıp fakültelerinin kendilerine ait hastaneleri olup olmadığını hiç merak ettiniz mi?

Özel tıp fakültelerindeki öğrencilerin yıllık ödemelerini hiç merak ettiniz mi?

Sosyal Devlet Türkiye Cumhuriyeti’nde, kamu hastanelerindeki durumlar böyle olunca soruyorum, vatandaş ne yapacak? Sağlığına nerede çare arayacak?
Özel hastaneye mi  gidecek?
Özel hastane fiyatlarının uçtuğu gerçeği ortadayken vatandaş nasıl gidecek?

Vatandaş ülkesini yönetmek için milletvekillerini seçip parlamentoya gönderiyor. Milletvekili, kamu hastanelerinin ne durumda olduğunu biliyor mu? Bilemez, çünkü kendisinin kamu ve özel hastanelerdeki sağlık masrafları meclis tarafından ödeniyor.( Bir ömür boyu) Hatta sağlık kurumlarına ne ödendiğinin farkında bile değildir.

Parlamento kürsüsünden konuştuğunuzda mangalda kül bırakmıyorsunuz. Çıkıp meclis kürsüsünden diyebilir misiniz; “Beni seçip haklarını korumak için parlamentoya gönderen vatandaşımın kullanamadığı bu hakkı ben de kullanamam diyebilir misiniz? Diyemezsiniz!.. Milletvekilleri de oyunu aldığı yurttaş gibi kamu hastanelerine gider ve orada yaşananları görürse ancak o zaman anlarlar.

Muhalefet partilerinin Değerli Genel Başkanları, kitlelere yaptığınız konuşmalarınızda, kamu hastaneleri ve o kurumların şu andaki durumlarının ne olduğunu mutlak gündeme getirmelisiniz. Bu gelecekte toplumda büyük bir yara açacak.
Bunları neden yazıyorum? Milletvekilleri, oyunu aldıkları vatandaşın ekonomik nedenlerle hastanelerde neler çektiklerini  görecekler ve ancak o zaman yandım Allah deyip kaçışacaklar.

Sağlıkta bu sorunları şu an da ki iktidar bu hale getirdi. Şu an da kamu hastane yöneticilerinin de Allah yardımcıları olsun. Kırk kocalı Hürmüz gibi bir yanda sağlık bakanlığı, diğer yanda siyasilerin bitmez tükenmez istekleri, yetmedi ekonomik ve personel sıkıntıları karşısındaki çaresizlikleri!..

Sorunlar çözülebilir mi? Çözülür. Ama konunun uzmanları ile. Yani,
ORTAK AKILLA! Belki yakın bir gelecekte.

Not: Ülkeyi yönetenler; Sağlığa verdiğiniz en büyük zararlardan birisi de “Askeri Hastaneleri” kapatmak olmuştur. Gelecek günlerde bu konuyu tüm detayları ile siz değerli okuyucularla paylaşacağım.

SON SÖZ: ADALETİN KÜÇÜLDÜĞÜ ÜLKELERDE,
BÜYÜK OLAN ARTIK SUÇLULARDIR.  ANONİM