Kurlar düşüyor zira yerli yatırımcıların döviz aşkı bitmiyor. Bankalardaki döviz mevduatı 763 milyon dolar artarak, “236 milyar 107 milyon dolar” ile tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı.

Bunun adı “dolarizasyon”dur. Kelimenin içerisinde “dolar” görünce insan sadece Amerikan para birimi ile ilgili sanıyor. Oysa her türlü yabancı para biriminin yerli para yerine kullanılmasına dolarizasyon deniliyor.

★★★

Dolarizasyon geniş bir kavram... Ufaktan başlıyor, bir ülkenin parasal bağımsızlığından vazgeçerek bir diğer ülke parasını resmi para birimi olarak benimsemesine kadar gidiyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk Lirası kullanarak tamamen dolarize olmuş bir ülke... Keza Ekvador, El Salvador, Panama da öyle...

★★★

Eğer bir ülkede tasarruf ve yatırım birikimi başka bir para birimi üzerine kuruluyor ise o ülke ekonomisinin başı ciddi anlamda derttedir. Hele faizler artıyorken bu durum yaşanıyorsa sorun katmerlidir.

Peki, dolarizasyonun zararı nedir? Her şeyden önce, para politikası araçlarını kullanmanıza izin vermez. İsterse Merkez Bankası Başkanı sabaha kadar çıkıp konuşsun, bastığı para talep görmüyorsa ne anlatsa nafile o saatten sonra...

★★★

Dahası, banknot basmadığı veya az bastığı için ülke senyoraj gelirlerinden mahrum kalır. Kaç kişi bilir “senyoraj” ne demektir?

Literatürde, para basılırken elde edilen gelir olarak geçer. En basit anlamda paranın üretim maliyeti ile üzerinde yazılı değer arasındaki farktır... Bu fark devletin kasasına gelir olarak girmektedir.

Karşılıksız para basılınca onlar da senyoraj geliri sayılır ama getirisi kadar götürüsü de olur. Dengeleri bozar, toparlayamazsın... İnce iş...

★★★

Amerika’nın en büyük ihracatı maliyeti 5-10 cent arası olan 100 dolarlık yeşil banknotlardır... Artık basmaya bile gerek yok. Sıfır maliyetli bilgisayar ekranındaki sayı da aynısı...

Petrol, altın, emtia almak isteyen ülkeler önce bu Amerikan banknotu satın almaları gerekmektedir.

Rusya güçlü mü? Git Afrika’nın ücra köşesine... Ver ellerine Rus Rublesi’ni, anında gör etkiyi... Kaynayan kazanın içerisinde bulursun kendini... Oysa dolar versen önünde dans eder kabile reisi...

★★★

Ortaçağda, kral veya derebeyi hüküm sürdüğü bölgelerde en üst makama denilen senyör kelimesinden “senyoraj” kelimesini türetmişler... Bu sayede iyi para yemişler.

Bu çakallar harcamalara para yetişmeyince, çareyi hazinedeki mevcut altın paraları eritip, eriyen altına bir o kadar da erimiş demir karıştırıp yeniden kalıplara dökmekte bulmuş.

Bu sayede olmuş mu 100 altın, sana 200 altın? Durum anlaşılınca “ayarı bozuk para” olarak geçmiş literatüre... Nitekim bugün madeni paralar için kullandığımız “bozuk para” ifadesinin çıkış noktası senyörlerin gözlerinin doymaması...

★★★

Bizim Merkez Bankası, kendi bastığı paranın faizini bırakıp hamle yapmak için başka bir merkez bankasının bastığı paranın durumu ile uğraşıyorsa emin olun faiz oranlarından çok daha büyük problemimiz vardır.

Neden insanlar 10 puan yükselen faizlere karşın halen Türk Lirası’ndan kaçıp dövize koşmaktadır? Gerçek sebebi sadece ekonomi değil ki... Saray sakini!