Sedat Peker’in “Aynı gemideyiz diyenler aslında aynı yatağı paylaşıyorlar” ana fikrini işleyen ve topluma bir çeşit “uyan borusu” çalan videolarından altıncısı da yayınlandı. İşte bu “altıncı kasetin” yayınlandığı gün Büyük Millet Meclisi’nde “dezenfektan oylaması” da yapıldı.

Kalktı parmaklar.

Önerge ret edildi.

Bakan yapıldığı halde şirketinin yönetiminden çekilmemiş; hem ticaret yapmaya devam etmiş hem de kocasıyla ortak şirketinden, kendi bakanlığına “oldukça yüksek bir fiyattan dezenfektan” satmıştı. Ortaya çıkınca da koltuğundan apar topar gönderilmişti.

İşte bu bakan sıyırdı.

Yolsuzluk yapan korunuyor.

Devleti soyan gözetiliyor.

Yeni zenginler yaratılıyor.

Yeni zenginler “havuzlama yöntemiyle” siyasete, vakıflara, yandaş medyaya kaynak aktarıyorlar. İktidar da onlara “yüksek kazanç garantili devlet ihalesi” sunuyor. Yolsuzlukla yatağa böyle giriliyor. Bu yapı; “devlet ihalesi dağıtan siyasetçi-havuz doldurucu yeni zengin iş adamı- havuzdan yemlenen kalemini satmış medya-vur tahsil et mafya” üzerine bina edildiği için Sedat Peker, isterse 100 video bile çekebilecek malzeme bulur.

★★★

Kirliden yana değiliz.

Kiri örtmek istemeyiz.

Diyebilirlerdi.

Dezenfektan bir şanstı.

Cumhurbaşkanı, parti genel başkanı olarak ve “Meclis’i de bir parti meclisi gibi çalışmaya zorlama gücüne sahip olabildiği” için “kaldırın parmakları” diye partili milletvekillerine haber gönderebilirdi.

Araştırma başlardı.

Gümrükler Genel Müdürlüğü’ne resmi olarak; “Ruhsar Pekcan isimli şahıs Emine Erdoğan ismini kullanarak, gümrüksüz eşya ithal edebilir” uyarısı yapılmış bir isimdi. Böyle birisi, ihbarın geldiği tarihten 20 ay sonra Ticaret Bakanlığı koltuğuna oturtuldu. Bakan olmadan önce firmasını soruşturan gümrük görevlilerini bakan olduktan sonra yerlerinden etti. Kendi firmasının girdi olarak kullandığı ham maddenin ithalinde KDV oranını yüzde 8’e indirirken, rakip firmaların ham maddelerinde KDV oranını yüzde 18’de tuttu.

Rekabeti bozdu.

Adaleti çökertti.

Bu yolsuzluğu Meclis “Yüce Divan” kurarak araştırabilir; böylece iktidar için “kirliden yana değiliz” duruşu sergilenebilirdi.

Göze alamadılar.

Yüzleşme olmadı.

Parmaklar kalktı.

Yüce Divan kurulamadı.

Kirler örtüldü.

Kirlilik korundu.

Sedat Peker de aynı gün 6’ıncı videosunu yayınladı ve “sayıyı 13’e kadar çıkartma hazırlığında” olduğunu da açıkladı.

13 az gelebilir.

100’e çıkabilir.

★★★

Bebek anne doğurmaz.

Anne bebek doğurur.

Mafyanın doğabilmesi ve yaşayabilmesi için onu rahminde taşıyacak bir ortam ve yaşatacak ilişkiler olması gerekir. Tarih bize şu gerçeği gösterdi: Suç örgütlerinin yaşayabilmesi, iktidarın, polisin, devletin onlara göz yumması, birlikte çalışması ile mümkündür. İktidarın ve iktidar partisi milletvekillerinin kendilerine “ben ahlaklı, vicdanlı, adaletli biri miyim, yoksa değil miyim?” sorusunu sorması gerekir çünkü Türkiye “haksızca elde edilmiş zenginlik ile itibarın mafya doğurup, büyüten ülkesi” haline geldi.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



1 değil 1775 Hadi Özışık var!


Gazetecilik, kağıt-mürekkep-matbaa- ekran-mikrofon meselesi değil kalemin bağımsız ve ekranın temiz kalması gücüdür. Sedat Peker’in videosunda Hadi Özışık adlı ve kendine gazeteci denilen birinin nargile kafede duman çekerken “arabuluculuk” yaptığı ortaya çıktı. Bugün Türk basınında 1 Hadi Özışık yok, 1775 Hadi Özışık var. Sedat Peker, yayınladığı videoda Hadi Özışık’a “Biz Berat Bey ile onun için düşman olduk...” diyor ya işte bu Berat Bey’in istifa ettiğini 1775 radyo ve TV kanalı 17 saat boyunca halktan gizledi.
1 değil 1775 Hadi Özışık var.