Al gözüm seyreyle yine aynı hikaye: Aşı Çin işi, sırrı Türk işi... Sağlık Bakanı’ndan, hiç değilse bu kez; “gerçeği... ve gerçeğin tamamını...” söylemesini bekliyorduk.

Yine aynısını yaptı.

Karanlıkta bıraktı.

Çin aşısının dozunu Türkiye kaç dolara satın alıyor? 12 dolar diyen var, 29 dolar diyen de var. Bunun kaç dolar olduğunu faturanın kesildiği devlet şirketi DMO biliyordur, fiyat anlaşmasını yaptığı için Sağlık Bakanı da biliyordur, Cumhurbaşkanı haliyle biliyordur. Bunlar biliyorsa onların yakın çevresinden görevleri gereği en azından 500-600 kişi daha biliyordur. Çin şirketinden, Çin devletinden, Çin istihbaratından da en az 600 kişi biliyordur.

Etti 1200 kişi.

Bir de temsilci var.

Temsilci Türk şirketi.

Fiyatı o da biliyordur.

Dozun değeri bu temsilciye fatura ediliyor. Bu fatura ile ilaç Türkiye gümrüğüne geliyor. Temsilci de Çin şirketinden fatura edilen bu değeri (Çin aşısını) DMO’ya fatura ediyor. Parasını alıp aşının üreticisi Çin şirketi Sinovac’ın hesabına yatırıyor. Ya da fatura doğrudan DMO’ya kesiliyorsa aşının bedelini Çin şirketinin hesabına DMO yatırıyor, temsilci payını Çin şirketinden alıyordur. Sonuçta aşının dozuna ödenen para Hazine’den yani halkın vergilerinden çıkıyor.

Özetle:

Bu kadar insan biliyor.

“1 doz Çin aşısının Türkiye’ye maliyet fiyatını” sayın Bakan, Türk halkından, muhalefet partilerinden, gazetecilerden gizliyor.

Şirket bilgisi diyorlar.

Ülke çıkarı diyorlar.

Devlet sırrı diyorlar.

Doğalgazda da aynısı oldu. Rus şirketi doğalgazı Türkiye’ye Avrupa ülkelerine sattığının iki misli fiyata geçirdi. Şirket sırrıdır diye halktan gizlendi.

Önceki geceydi.

Bakan toplantı yaptı.

Gazeteciler sordular.

Aşı fiyatı açıklanmadı.

★★★

Niçin gizli?

Gizlilik varsa!

Şüphe büyür.

Her çeşit melanet.

Gizliliğe sığınır.

1 milyon doz Çin aşısını üretici Çin firması bağış olarak Türkiye gümrüğüne “ücretsiz” gönderdi, fakat DMO’ya fatura edilirken “doz başına 12 dolar” fiyat yazıldı; 1 milyon dozun karşılığı 12 milyon dolar Türkiye’nin sırtından alındı. Bu iddiayı CHP Genel Başkanı ortaya atıp “doğru mu” diye sormuştu.

Bakan dün cevap verdi.

Dedi ki; “İşte elimde Sinovac’ın yanıtı. Firma diyor ki, bu aşıyla ilgili buradaki amaç, siz teminat istediğiniz için biz teminat sağlayamamıştık. Bu nakit akış yöntemini sağlamak için Sinovac’ı temsil eden distribütör firmasına bedelsiz olarak verdik, ama biz sizden ücretini olduğu gibi aldık. Hani üretici firma bağışlamıştı? Bütün vergiler dahil hepsini ödedik. Distribütör firmaya biz ekstra ücret vermedik, pazarlığı Sinovac firması ile yaptık.”

Cevap bu.

Ne anlıyoruz.

Teminat istenmiş.

Teminat verilmemiş.

1 milyon doz ücretsiz gönderilmiş. Sonra fatura edilip parası alınmış. Yani bu 1 milyon doz aşı Çin’den uçağa yüklenip geleceği sırada Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kasasında ödeyecek 12 milyon doları yoktu da onun için bu yola başvuruldu.

Bunu mu anlayacağız?

★★★

Anlayacağımız buysa!

Rezervleri erittiniz.

Aşıya para kalmadı.

Ya da tersi mi oldu; Çin şirketi, Türkiye’deki temsilci firmaya “ben sana 1 milyon doz aşıyı ücretsiz gönderiyorum, sen bunları Türkiye’de hastanelere, Türk devletinin ilgililerine ücretsiz bedava ver, benim aşımın reklamını yap, 100 milyon dozluk anlaşma yapabileceğimiz alt yapıyı hazırla” dedi de, temsilci firma bu ücretsiz dağıtılacak 1 milyon doz aşıyı da DMO’ya 12 milyon dolara fatura edip, paranın üstüne yatmaya kalktı, muhalefet partisi lideri bu işi dillendirince iş şekil şartına mı uyduruldu?

Gerçeği...

Gerçeğin tamamını...

Nereden bilelim?

Aşı Çin işi!

Karartma Türk işi!

Aşının dozu kaça?

Açıklayın bilelim.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Kuru kuruya özür!


Gazete arşivlerindeki bilgiye göre 8 Aralık 2020 tarihi itibarıyla hafta sonu sokağa çıkma yasağını 37 bin 614 kişi çiğnedi. Her birine 3 bin 150 TL ceza kesildi. Yeni yasağı ihlal eden her kişi “bencilik yaptı, yasağı dinlemedi, salgının hızlanmasına bilerek ve isteyerek sebep olmaktan” 3 bin 150 TL ceza ödedi. Arşivdeki bilgide ayrıca “Salgının yayılmaya başladığı mart ayından bu yana kesilen ceza miktarı milyar lira barajını aştı” diye yazıyor. Sağlık Bakanı, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Belediye Başkanı, Parti Başkanı, Vakıf Başkanı, Holding Başkanı, Şirket Başkanı ne kadar önde gelen varsa; din büyüğü, hadis, tefsir ve fıkıh alimi Muhammed Emin Saraç’ın cenazesinde “yasakları çiğneyen” büyük bir kalabalık oluşturdu. Hadis, tefsir ve fıkıh alimi Muhammed Emin Saraç’a Allah rahmet eylesin. Onun cenazesine katılıp kitlesel kalabalık oluşturanlar, öğrettiği hadisten, tefsirden, fıkıhtan hiçbir şey öğrenememiş olduklarını gösterdiler. Onların içinden de bir tek Sağlık Bakanı, “yaptığımız doğru değildi” türünden bir cümle ile özür diledi. Kuru kuruya özür. Bakanın özrünün geçerli olması için 2020 Mart ayından bu yana “bencilik yapıp yasağı dinlemeyen, salgının hızlanmasına bilerek ve isteyerek sebep olanlara kesilen toplam ceza, kaç milyar TL ise ödemesi” gerekir. Toplam ceza kadar. Çünkü o bir Bakan, önder, yol gösterici. Özel hastane sahibi, iş adamı da olan Bakan’ın özrünün o zaman bir kıymeti olur. Ya da istifa etmesi gerekir. Cenazede kalabalık oluşturarak benciliği teşvik ettiler. Kuru kuruya özürle geçiştiriyorlar. Unutma!