Afganistan’da yönetime radikal İslamcı örgüt Taliban güçleri tarafından el konulmasından 11 gün sonra, Türkiye’nin aksine, Avrupa başkentlerinde kısa sürede AB sınırlarına ulaşmasını bekledikleri göç dalgası ile mücadele endişesi sürüyor.

Türkiye’nin Afganistan’dan gelen düzensiz göç dalgasından nasıl etkileneceği konusunda meraklı bekleyişimiz devam ederken, İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace’ın Türkiye’de yankılanan “Afgan mülteciler için, Türkiye ve Pakistan gibi ülkelerde mülteci merkezleri kurmayı planlıyoruz” açıklamasını reddettiği haberi, Avrupa’nın göçmenler konusundaki planıyla ilgili bize biraz bilgi verdi. Bakan, bölgesel mülteci merkezleri kurulacağını söylüyor evet, ancak ifadesinde Türkiye dahil herhangi bir ülke adı geçmiyor.

Avrupa sınırlı sayıda mülteci ve sığınmacı kabul etmeye hazırlanıyor. Geçtiğimiz pazar günü, Rusya ve Avusturya açık bir dille Afgan göçmen istemediklerini belirtti. Halihazırda 5 milyon mülteciye ev sahipliği yapan ülkemizin ise, yeni bir yükü kaldıramayacağını biliyoruz. Halen bu mültecileri Türkiye’de barındırma seçeneklerini tartışmaya devam eden ve mülteci kotalarını genişletme konusunda pek de hevesli olmayan Avrupa içinde de henüz bir görüş birliği sağlanamadı.

KİM ELİNİ TAŞIN ALTINA SOKUYOR?

Taliban’ın yönetimin başına geçmesinin ardından ABD Başkanı Joe Biden “22 bin savunmasız Afgan’ı tahliye etme” sözü verdi. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, 5 yıl içinde 20 bin yeni Afgan mülteci alabileceğini ve ilk 5 bin kişilik grubu bu yıl kabul edeceklerini açıkladı. Binlerce Afgan’ın ülke içine girmesine izin verilmeyeceğini belirten Avustralya Başbakanı Scott Morrison, 3 bin Afgan’a vize verebileceğini bildirdi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, sanatçı ve aktivistler dahil birkaç bin Afgan mültecinin Fransa’ya getirileceğini açıkladı. Almanya Başbakanı Angela Merkel, kendi partisine, risk altındaki yaklaşık 10 bin Afgan’ı alması gerektiğini söyledi. Yine de Fransa ve Almanya, Afgan sığınmacıları en çok reddeden ülkeler olduğunu yadsıyamayız. Fakat son dönemde sadece onlar değil, birçok Avrupa ülkesi sınır dışı işlemlerini askıya aldı.

Suriyeli sığınmacıları kendi ülkelerinden uzak tutmak için her yolu deneyen Avrupa Birliği’nin Afganistan’dan gelenler için Türkiye’de ek ödeme yapmayı planlamadığı, ayrılan bütçenin her uyruktan sığınmacıyı kapsadığı haberlere de yabancı basında şahit olmadık değil.

DİĞER ÜLKELER MÜLTECİLERİ NEDEN İSTEMİYOR?

Aslında ülkelerin mülteci kabul etme konusunda istekli olmamasının, Avrupa’da ülke bazında değişiklik gösteren birçok sebebi var. Avrupa ülkeleri vatandaşları tarafından vurgulanan, göçmenlerin gelmesiyle ortaya çıkabilecek olan sorunlardan ilki işsizlik endişesi. ABD’deki Florida Üniversitesi’nin yürüttüğü bilimsel araştırmalara göre bu korkunun en yüksek olduğu ülke yüzde 66 ile Macaristan. İkinci sırada yüzde 65 ile Çek Cumhuriyeti var. Bu sıralamada üçüncü ülke Slovenya.

Göçmenlerin gelişine bağlı “işsizlik korkusunun” en az olduğu üç ülke ise Almanya, Norveç ve İsveç var.

Mültecilerin gelmesiyle refah düzeyinin düşmesinden kaygılananların oranı yüzde 63 ile Çek Cumhuriyeti’nde en yüksek. Bu ülkeyi yüzde 62 ile Macaristan ve yüzde 61 ile İspanya takip ediyor.

Ülkeye gelecek olan göçmenleri kültürel ve kriminal bir tehdit olarak algılayıp göçmenlere karşı olanların oranı yüzde 70 ile Avusturya’da en yüksek. Sonra yüzde 68 ile Norveç ve yüzde 67 ile Çek Cumhuriyeti geliyor.

Bu kategoride son üç ülke yüzde 58 ile Fransa, yüzde 57 ile Estonya ve yine yüzde 57 ile Polonya.

Refah düzeyi bakımından en az endişe duyan ülkelerde Avusturya, Norveç ve İsveç var.

Almanya’da ise göçmenlere karşı olan tavır değişiyor. Kadınlar ve büyük şehirlerde oturanlar göçmenlere karşı daha hoşgörülü bir tavır ortaya koyuyorlar.

NEDEN TÜRKİYE?


Suriye’ye olan coğrafi yakınlığımızdan dolayı, komşu ülke olarak savaş anında direkt bize geçtiler diyebiliriz belki. Fakat Afganistan’ın en yakın iki komşusu Pakistan ve İran. Ancak yaşadığımız bu göçmen dalgasında, İran ve Pakistan kadar Türkiye‘de Afganlar için revaçta. BM’ye göre, Almanya’da 181 bin, Avusturya’da 47 bin, Fransa’da 45 bin, Yunanistan’da 41 bin, İsveç’te 31 bin, İtalya’da 13 bin ve İngiltere’de 12 bin Afgan göçmen bulunuyor.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 12 Ağustos 2021 rakamlarına göre, bu yıl 29 bin 118 Afgan düzensiz göçle Türkiye’ye geldi. Ancak son dalganın akabinde yapılan açıklamada Türkiye’de 400 bin Afgan göçmenin bulunduğunu biliyoruz. Sığınmacılar genellikle Pakistan veya İran’da kalmayı tercih etmiyor. Çünkü İran’daki ekonomik koşullar onlara daha iyi bir yaşam sunmayacak. Pakistan’da ise güvenlik, yoksulluk ve işsizlik sorunları mevcut. Hal böyleyken, birçok Afgan, vasat ekonomik koşullara rağmen Türkiye’ye gelmeyi ve kalmayı seçiyor.

Şu anki durumda Türkiye, Avrupa’nın tampon ülkesi olmayı kabul etmiş görünüyor. Ancak mülteciler küresel bir meseledir, ortak sorumluluk paylaşımını gerektirir. Geçici koruma altındakiler ve düzensiz göçmenler; Arap ülkeleri başta olmak üzere, Avrupa ülkeleri ve Amerika ile paylaşılmalıdır. Türkiye bir göçmen ve mülteci deposu olmamalıdır ve Türkiye’ye bir tampon bölge muamelesi yapılması asla kabul edilemez.

Gelen göç dalgasını durduramıyorsak, kayıt dışı göçmenler kayıt altına alınmalı, gettolaşma, kayıt dışı işçi, çocuk işçi ve asgari ücret altında bir maaşla işçi çalıştırılmasını engellemeliyiz. Ekonomik, siyasi ve kültürel entegrasyon üzerinde çalışılmalıdır. Çünkü bu göçmenlerin topluma kaynaştırılması uygun bir şekilde sağlanamazsa, suçlara karışarak, Türk halkı için büyük bir tehlike oluşturacaklar. Mültecilere Türk vatandaşlarından fazla gösterilen imtiyazların önüne geçilmeli, sokak ve mahallelerde güvenlik tesis edilmelidir.