Sağlık çalışanlarımız iki yıla yakın bir süredir Covid-19 hastalığıyla fedakârca mücadele içinde... Bu amansız boğuşma sırasında hayatlarını kaybeden çok sayıda sağlıkçı var.

Bu bakımdan görevli doktorlar, hemşireler, hasta bakıcılar ve tüm sağlık çalışanları takdire şayandır. Hepsine şükran borçluyuz.

Sağlık çalışanlarının (özellikle ücret ve geçim sıkıntısı konusunda) had safhada sorunları var. İyi niyetli olduğunu düşündüğüm Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bu sorunları ciddiyetle ele alması gerekiyor.

Sağlık çökerse, ülke de çöker inancındayım!

★★★

Türkiye Futbol Federasyonu’nun eski başkanlarından olan Mustafa Kemal Ulusu’dan, sağlık konusunda ilginç bir mektup aldım.

Bir yakınını Bodrum Devlet Hastanesi’nin acil servisine götüren
M. Kemal Ulusu, orada geçirdiği ilginç geceyi şöyle anlatıyor:

★★★

“Değerli ağabeyciğim,

Allah rahmet eylesin babacığım derdi ki:

“Oğlum bu hastanelerdeki doktorların, hemşirelerin, tüm çalışanların hakkı hiç ödenemez.”

Çok kez bunun doğruluğunu görmüşümdür ama iki gün önce, cuma akşamı, Bodrum Devlet Hastanesi’nde öyle bir gece yaşadım ki, bu hastanedeki başta Başhekim olmak üzere doktorlar, hasta bakıcıları, hemşireler ve güvenlik görevlileri ile gurur duydum.

Ateşi 40 dereceye yükselen, çok yakın bir arkadaşımı, bu ani rahatsızlığı nedeniyle 20.30 sıralarında Bodrum Devlet Hastanesi’nin Acil Servisi’ne götürdüm. Yoğun bir kalabalık vardı ve hastane personeli cansiperane çalışıyor, her biriyle ayrı ayrı ilgileniyordu.

Hastamı hemen acil serviste bir bölüme aldılar. Tedavi için yoğun bir çalışma başladı. Kan tahlili, idrar tahlili, vs...

Yalnız bize mi? Hayır... Acil Servis’te aynı anda en aşağı 25-30  hastaya tedavi yapılıyordu. Âdeta arı gibi çalışıyorlardı.

Nöbetçi doktorlar hastalarla tek tek ve yakından ilgileniyor, tahlil odalarına kan ve idrar örnekleri gidiyor ve kısa sürede dönüyor, teşhisler yapılıyor, gerekli ilaçlar hemen serumla veriliyordu.

★★★

Bu arada etrafta dolaşan, hastalarla ilgilenen bir kişi daha vardı... Kimmiş biliyor musunuz? Hastanenin Başhekimi... Evet, gecenin o saatinde çalışanlarının yanında bir Başhekim...

Çok gezmiş, görmüş ve neler neler yaşamış bir kişi olarak inanın, ülkem adına, ülkemin insanlarıyla çok gurur duydum.

Ulu Önderimiz Atatürk “Beni Türk doktorlarına emanet ediniz” sözünü, her söylediği söz gibi boşuna söylememiş...

Teşekkürler Başhekime, doktorlara, hemşire ve tüm çalışanlara...

Sayın Sağlık Bakanı’mızın, büyük fedakârlıklarla gece-gündüz çalışan bu kardeşlerimize haklarını en kısa zamanda vereceğine inanıyor ve ona güveniyorum.”
(Mustafa Kemal Ulusu)

Kemal Baytaş emin ellerde


Sevgili okurlar... Üstteki hastane yazısını noktalarken Ankara’dan bir telefon geldi. Arayan, Türk Tanıtma Vakfı Başkanı Kemal Baytaş’ın sadık yardımcısı Celil İnginar’di... “Başkanımızı Başkent Hastanesi’nde yoğun bakıma yatırdık” dedi.

Türk Tanıtma Vakfı Başkanı Kemal Baytaş çok sevdiğim bir büyüğümdür. Birdenbire ne kadar üzüldüğümü anlatamam.

Fakat az sonra Celil “Başkanım sizinle konuşmak istiyor” deyince rahatladım. Demek ki durumu kötü değildi... Baytaş’ın diğer sadık yardımcısı Zeki Koç da durumun iyiye gittiğini teyit etti.

Kemal Baytaş, nefes almakta zorlandığı için yoğun bakıma kaldırıldığını, Başkent Hastanesi’nin sahibi Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın kendisiyle çok yakından ilgilendiğini söyledi. Yani emin ellerde...

Baytaş’a “Geçmiş olsun” diyor, tıp dünyasında ulusumuzun yüz akı olan Prof. Dr. Haberal’ın onu iyileştirip en kısa zamanda taburcu edeceğine inanıyorum.

GÜNÜN SÖZÜ

Sağlığı olanın umudu, umudu olanın ise her şeyi var demektir!