Vizyonsuzluk, liyakatsizlik ve becerisizlik...

İşte orman yangınlarını Türkiye çapında felakete dönüştüren üç neden!

Bu üç nedendir ki, AKP iktidarını ülkeyi yönetemez hale getirmiş durumda.

Yönetme aczi içindeki iktidarın her alana yayılan yanlışları, toplumu gelecek kuşakların bile ödemek zorunda kalacakları çok ağır faturalarla baş başa bırakıyor.

AKP zihniyeti, özeleştiri yapma, yanlışlardan ders çıkarma, istifa etme ya da eleştirilere kulak verip doğruyu bulma gibi bir demokratik alışkanlığa sahip bulunmadığı için, kendisi gibi düşünmeyen herkesi suçluyor, hedef gösteriyor, sosyal medyada cirit atan paralı trolleriyle acımasız linçler yapıyor, yargıyı sopa gibi kullanarak korku salıyor.

İyi niyetli, yapıcı ve yurtsever duygularla dile getirilen eleştiriler bile, zehirli oklara hedef olmaktan kurtulamıyor.

İnsanlar bir işaretle terörist, ajan ve hain ilan ediliyor.

Üstü örtülemez yanlışlıklarda bile sürekli alkış isteyenlerin verdikleri mesaj çok net: Ya bizden yana taraf olacaksın, ya da bertaraf!..

★★★

Giderek tahammül edilmesi zorlaşan bu durum karşısında duygularını satırlara döken değerli okurum -yazar Türkan Şanverdi Avcı, hepimizi kuşatan sarmalı, şöyle anlatıyor:

★★★

“Bir salın artık bizi ya, düşün yakamızdan...

Bırakın üzüntümüzü de sevincimizi de gözyaşımızı da kahkahamızı da dayanışmamızı da kendimize göre yaşayalım...

Mecbur muyuz bir taraf olmaya, sizden ya da öteki olmaya?

Sadece “insan” olamıyor muyuz?

Ne acıda ne de mutlulukta kenetlenemez olduk uzun yıllardır.

Kızdığımızı, eleştirdiğimizi söylemek suç; beğendiğimizi, desteklediğimizi söylemek suç; bu nedir arkadaş?

İstemiyorum ben taraf olmak, körü körüne karşı ya da yanında olmak.

★★★

Günlerdir insanlarımız, ormanlarımız, hayvanlarımız cehennem ateşinde kavurulurken; sabit fikirlerinizle, siyasetinizle, hamasetinizle, gereksiz savunma ya da açıklamalarınızla uğraşmak.

Yanlışı da doğruyu da aynı rahatlıkla haykırmak istiyorum...

Eşime, oğluma, anama, babama yanlışını söyleyebiliyorken vatandaşı olduğum, vergisini verdiğim ülkeme niye söyleyemiyorum?

Hain evlat, nankör eş, kalpsiz anne olmuyorsam niye vatan haini oluyorum?

Bir salın bizi artık ya...

★★★

Bırakın da yüzümüzü güldüren, bayrağımızı dalgalandıran pırıl pırıl, aydınlık çocuklarımızla coşalım...

İçimizi kavuran felaketlerde bari bir olalım, bütün olalım...

Kadın olalım, çocuk olalım, ağaç olalım, orman olalım, toprak olalım, geyik olalım, yunus olalım, kaplumbağa olalım, sincap olalım özgürce...

Sadece gülmekten yaş gelsin artık gözümüzden...

Katledilme korkusu yaşamadan, yaşayabilelim...

Linç edilmekten çekinmeyerek, eleştirebilelim...

Görüşünü sevmesek, beğenmesek de söylediği şarkıdan, çektiği filmden keyif alabilelim bir sanatçının...

‘Valla bu konuda haklı’ diyebilelim aslında hiç hazzetmediğimiz bir yazara...

Aynı siyasetçiye ‘böyle iş olur mu’ da diyebilelim ‘helal olsun’ da...

Çok mu zor din, dil, ırk, siyasi görüşten bağımsız olarak doğadan, iyilikten, vicdandan, sevgiden, saygıdan, hoşgörüden, adaletten, empatiden yana seçmek tarafı?

Yorulduk, usandık...

Bir salın artık bizi!..”