“Bir suçu, kusuru, hatayı, yetersizliği bağışlama, unutma” anlamına gelir af... Hukuki açıdan ise, cezanın ortadan kaldırılmasıdır.

Genel af vardır, bir de özel af...

En güzeli ve bilinen ilk af MÖ 400’lerdeki ‘geçmiş şeyleri unutma’ yasasıdır!

Osmanlıda af, padişahın tekelindeydi. İstediğini, uygun gördüklerini affedebilen padişah. 2. Meşrutiyet’le bu yetkiyi paylaşmak zorunda bırakıldı. TBMM kurulunca affetme yetkisi milletin oldu.

***

Merkez Bankası’nın başındaki Murat Çetinkaya’yı affetti önce, sonraki başkan Murat Uysal’ı da affetti, Merkez’in başındaki Naci Ağbal’ı affetti. 20 ayda 3 başkanı affetti dünya lideri.

Hem damadı, hem Hazine ve Maliye bakanı olan Berat Albayrak’ı affetti.

Kendi bakanlığına kendi şirketinden hem de piyasa değerinin üzerinden mal sattığı ortaya çıkan Ticaret bakanı Ruhsar Pekcan’ı affetti.

Çok güvendiği için damadından sonra Hazine ve Maliye bakanı yaptığı Lütfi Elvan’ı affettiğini okuduk sabaha karşı Resmi Gazete’de.

Hızını alamadı, Kılıçdaroğlu’nu bile affettiğini açıkladı. Mahkemeye dilekçe yazıp şöyle dedi: Açıp kazandığım 17 davadan şahsıma yapılan her türlü saygısızlığı bir kereye mahsus affediyorum!

Yüce gönüllü dünya liderimiz, ekonomide yaşanan ‘ufak tefek pürüzlerle’ ilgili konuştu geçenlerde.  AKP’li vekilleri coşturan sözlerinin can alıcı kısmı şöyleydi: Kur ve fiyat artışı olumsuzluklarını dikkatle izliyoruz! Kurla ilgili beklentinin, rakamın seviyesi değil istikrarının sağlanması noktasında olduğunun farkındayız! Kur dediğin bugün artar, yarın düşer... Enflasyon dediğin bugün artar, yarın düşer!

Ne kur dediğin, ne de enflasyon dediğin düşmüyor ama!

Mesela dün sabah yazıya başladığımda dolar 13 lira 30 kuruştu. Yazının tam burasına gelince baktım, 57 kuruş birden artarak 13 lira 87 kuruşa yükselmiş! Enflasyon ben yazıya başladığımda 19 küsurdu, yazının ortasına geldim yenisi açıklandı, yüzde 21.31’e yükselmiş!

11 milyon asgari ücretlinin maaşı iki ay önce, dolar 8 lira 89 kuruşken 317 dolar ediyordu. Aynı asgarinin maaşı dün sabah 212.5 dolara, saat 13:00’te ise gözümüzün önünde küt diye 203 dolara düştü! Ekim’den Aralık başına milyonlarca emekçinin ve çoluk çocuğunun tek geliri onlar henüz ‘harcamadan’ 114 dolar karşılığı 1581 lira eridi!

1500 lira ile geçinen yüzbinlerce emeklinin maaşı Ekim ayında 168 dolardı, dün 108 dolara düştü.

Düşmeyen ama yürek yakan bir örnek daha var! Merhametli ve affedici dünya liderimiz hisseder mutlaka.

Acılı insanlar dört gözle bekliyordu, sonunda SMA Bilim Kurulu toplantısı yapıldı. Fakat, hasta çocukların yaşamalarını sağlayabilecek ilaç, Zolgensma ile ilgili tek kelime edilmedi. Nedeni belliydi. İlacın fiyatı çıktığı günden bu yana hep 2.1 milyon dolar, yani çok pahalıydı.

Türkiye’de SMA hastası bir çocuğun ailesi bu ilacı ilk çıktığı yıl 2019’da satın almak isteseydi dolar kuru 6 liradan, 12 milyon 600 bin lira yetiyordu.

Aren Kaya bebek var mesela. Ailesi ilacı alabilmek için yardım kampanyası başlattı 5 Kasım 2020’de. O gün dolar 8 lira 43 kuruştu ve 15 milyon 764 bin lira ile tedaviye ulaşılabiliyordu.

Aren’in babası Vahap Kaya’nın şu dediklerini duysanız, ağlarsınız: “Biz, bağışları günlük Türk Lirası olarak topluyor ve günlük dövize çeviriyoruz. Dövizin artışı karşısında yüreğim yanıyor! Yiyeceklerin, yakıtın artmasını herkes hissediyor ama dolar arttıkça Arenimin hayata tutunma umudu yıkılıyor!”

Bu laflar geçen yıl söylendi üstelik...

SMA pençesindeki çocukların tek kurtuluş ilacı bugün 2 milyon 100 bin dolar verip almaya kalksa acılı bir aile, 13 lira 95 kuruşu gören dolar kuruyla 29 milyon 295 bin lira bulmak zorunda! Kur dediğin artar denilen, iki yılda 16.5 milyon lira artmış burada!

Dünya liderimiz enflasyonun patlamasını, kurların fırlamasını önlesinler diye seçip yükseklerde koltuklar verdiği, sözünün dışına çıkınca da kapının önüne koyduklarını bile görüyoruz affediyor...

Hesap verilmediğine, sorulmadığına göre ortada bir suç, hata, eksik, çatlak, patlak, yamuk, işbilmezlik, sakat bir durum da yoksa sürekli affedilenler ne o zaman?

Hadi onu ekonomist dünya liderimiz bilir diyelim...

Peki, bu millet kendisine yaşatılan yokluklara, düş kırıklıklarına, çektirilen acılara, sadece cüzdanda değil küçük büyük milyonlarca yürekte yaşanan derin tahribata, hep artan hiç düşmeyenlerin altında ezdirilmesine, memlekette sadece insan hayatının ucuzladığına bakıp; affını isteyip sıvışanları affedenleri, önemsizleştirip bugün artar yarın düşer diyenleri sandıkta affeder mi acaba? İşte onu göremiyoruz.