104 emekli amiral geceyarısı bildiri yayınladı ortalık ayağa kalktı. İktidar, ‘emeklilerin bildirisinde darbe iması’ var diyerek meseleye balıklama daldı, çok sert tepki gösterdi. Devletin irili ufaklı tüm kurumları devreye girdi. Anında soruşturma açıldı, sabahına kalmadı gözaltılar başladı. Operasyonlar devam ediyor.


Konu çok mühimdi. Emekli paşalar ne demek istiyordu, bu hadsizliğin hesabı sorulmalıydı. Onları teşvik edenler tek tek bulunup yakalanacak, adalet önüne çıkarılacaktı. Devlet refleksi uyumazdı. Uyumadı nitekim. İktidar partilerinin yöneticilerinden, milletvekillerinden art arda açıklamalar geldi. Demokrasi vurgusu yapıldı. Demokrasi buydu işte... Apoletleri sökülmeli, lojmanlardan atılmalı, maaşları kesilmeliydi, yaşlı yaşlı adamlar hapislerde süründürülmeliydi!


Ben bildiride darbe iması var mı yok mu, 104 imza ne kadar tehlikeli olabilir gibi konulara girmeyeceğim. Hoş girsem kaç yazar. Mahkeme falan diyorlar. Gerek yok, karar çoktan verilmiş! Benim merakım başka. 104 emekli bu kadar tehlikeli olabiliyorsa, 9 milyon 100 bin emekli ne kadar tehlikeli olabilir?


Emeklililerin sözlerini ‘paşa’ olunca acayip önemseyen dakikasında top yekun yanıt veren iktidarımız, hukuk sistemimiz; milyonlarca normal emeklinin yıllardır söylediklerine, ister gece yarısı, ister sabaha karşı olsun okudukları bildirilere, alevli eylemlerine, mitinglerine hatta TBMM önündeki tepkilerine ses vermedi, birini bile ciddeye almadı. Kılı kıpırdamadı kılı...


Milyonlarca emekli seslerini duyurabilmek için 19-20 yıldır neler neler yaptılar. Mitingse miting, bildiriyse bildiri, eylemse eylem, protesto ise protesto...


Ocak 2010’da mesela, Antalya Tüm Emekliler Derneği Başkanı o zaman Başbakan olan Erdoğan tarafından açıklanan maaş zamlarıyla emeklinin açlık sınırında yaşamaya devam edeceğini belirterek, “En düşük gecekondu kirasının bile 200 (o zamanlar epey ucuzmuş) lira olduğu ortamda emeklilerin kalan miktarla geçinmesi mümkün değildir” dedi. Konuşmaların ardından emekliler hükümet aleyhine sloganlar atarak yürüyüşe geçti.


Türkiye Emekliler Derneği, Tüm İşçi Emeklileri Dul ve Yetimleri Derneği, Türkiye Emekli Subaylar Derneği, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği, Tüm Sivil Emekliler Derneği, Tüm Bağ-Kur Emeklileri Derneği ve Türkiye Emekli Emniyet Müdürleri Derneği’nden oluşan Türkiye Emekliler Platformu ortak bildiri yayınladı, “Banka promosyon miktarları belirlenirken bizler de masada olmak istiyoruz. Çünkü maaş bizim” dediler.


Türkiye Emekliler Derneği Trabzon Şube Başkanı, ‘darbe iması’ yapmadı ama, Trabzon’un 6 milletvekiline ‘açık çağrı’ yaptı, “Gelin belirlenen bu zamla birlikte aldığımız maaşla bir ay siz geçinin. Evi geçindirin. Elektrik, su, doğalgaz, telefonu ödeyin” dedi.


Emekliler Aralık 2019’da Kadıköy’de toplanıp boş tencere içinde birikmiş faturalarını yakarak Cumhurbaşkanı hükümet sistemine tepki gösterdiler. TÜİK’in uydurma rakamları ile maaş zamlarının belirlenmesini eleştiren emekliler, “İnsanca yaşamak isitiyoruz. Bugüne kadar bütçelerde biz emekliler yok sayıldı. Payımıza düşeni hiçbir zaman alamadık. Ama artık bizi de görün” dediler. Burada konuşan Emekli-Sen Genel Başkanı Salman Hürkardeş, “Hazırlanan bütçede insanca yaşam yerine yoksulluk, işsizlik baskı ve israf var” dedi.


Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün çıktı, ‘anında içeriye alınmaktan’ hiç korkmadı şunu söyledi: İkramiyelere enflasyon oranında zam yapılmalı. Bin lira ikramiye ilk kez verildiğinde kurban alabiliyorduk. Şimdi alamıyoruz. Farkı buradan anlayın...


Emekliler Türkiye çapında eylem kararı aldı 2020 Haziran ayında. Eylemin sloganı “mutfakta yangın var”dı. “Döviz garantili yol, köprü, hastaneye para var, emekçiye yok. Ne ezen ne ezilen insanca bir düzen” dövizleri taşındı. İktidardan, kayıplarının giderilmesi, elektrik, su, doğalgaz gibi temel tüketim maddelerinin emekliler için indirimli olması istendi. İstekler elde edilene kadar eyleme devam denildi.


Emekliler enflasyonu, hayat pahalılığını ve eriyen maaş zamlarını protesto etmek için 1 Nisan’ı eylem günü ilan etti. Onlarca şehirde eş zamanlı toplantılar yapıldı. Tüm Emekliler Sendikası Keçiören Şubesi ile yüzlerce emekli eylemde, “Kaşıkla verdiklerini kepçeyle geri alıyorlar. Geçinemiyoruz. Bizi açlığa mahkum edenlere sandıkta hesap soracağız” dedi. Resmen bayrak açmışlardı. Yöneticilerimiz herhangi bir tehlike görmedi ki, duymazdan geldi.


Sendikanın İstanbul temsilcileri birlikte basın açıklaması yaptı, bırak bildiri yayınlamayı topluca and içti! Açıklama şöyleydi: “Ocak zamları eridi gitti. Yasaklar emeklileri bunalıma itti. Tüketim zamları yüzde 40’larda seyretti. Bu adaletsizliğe karşı çıkmak için, faturayı saraya ödettirmek için, sağlıkta yapılan kesintiler için, toplu sözleşmeli sendika hakkımız için mücadele edeceğimize söz veriyoruz...”


İşte böyle... Emeklilerin gözyaşı döktükleri eylemleri, bildirileri, mitingleri yıllardır devam ediyor. Sonuç? Ne iktidardan, ne yargıdan tek bir hareket yok. Anında ciddiye alınanlar da emekli, milyonlarca emekli de emekli... Birini günlerce konuşup tartışabilirsin. Ne para ister ne de kaynak. Diğerleri öyle mi ya, ‘hadi acıdım 10’ar lira vereyim’ desen veremezsin, hazine tam takır çünkü.


“104 emekli bildiriyle devleti yıkacak” diye sabahtan akşama konuş... Çarşıda 100 gram peynir alırken, zam üstüne zam gelen elektrik faturasını öderken her gün yıkılan emeklinin bildirisine bir şey deme...


Bi tuhaflık var bu emekli işinde...