Garanti benden sen YAP, milleti İŞLET, kasan dolunca DEVRET nasıl olsa devlet malı... modeli ile yapılan Kütahya’daki Zafer Havaalanı 155 milyon liraya mal oldu. Fakat, kafanıza takmayın cebimizden tek kuruş çıkmadı! Bizden sadece ‘garanti’ parası çıkıyor...


Sıkıldık artık, ‘bizde bu işlerden o kadar çok ki’ başka konu mu kalmadı diyebilirsiniz.


O zaman şöyle düşünün... Sadece bu teyyare işin garantisini 2044’e kadar sadece siz ödeseniz sıkılmakta haklısınız. Neleri ödemiyoruz ki... Ama yetmez, doğacak torunlarınız bile ödeyecek.


8 yıldır zaten veriliyordu da, 2020 yılı için iç hatlarda 752 bin 560, dış hatlarda 526 bin 792 yolcu garantisi verildi işleten firmaya.


2020 yılında gele gele 4 bin 746 iç hat, 2 bin 489 da dış hat yolcusu geldi!


Firma, müşteri gelmiyor sinek avlıyoruz diye hiç üzülmedi... Çünkü devletimiz yani biz, tıpkı oğlunu evlendiren ağanın yaptığı gibi sol elimizde euro destesi, sağ elimizin işaret parmağı ile tek tek ve de hızlı hızlı kaydırarak 6 milyon 738 bin euro saçtık pistte oynayanlara! Şanımız yürüsün, uçmayan yolcuların parasını ödedik...


Bunu saçma bulduysanız, bir de şunu deneyin... Garanti sayısı 2021’de 40 bin yolcu arttırıldı!


2012 yılında hizmete açılan havaalanı için yüklenici firmaya verilen garanti yolcu sayısısının ancak yüzde 1’ine ulaşıldı bugüne kadar!


Bu havalanını planlayıp, ‘şahane iş’ diye pazarlayan ve sırtımıza yükleyen ‘uzmanların’ yolcu sayısında yaptıkları hesap hatasındaki ‘küçük’ yanılma payı ise yüzde 99’la dünya rekoru kırdı!


***


“Yuh be kardeşim, insaf” diyorsunuz, ben de demiştim. Ancak, AKP’nin 2 numarası, ağabeyi ‘devlet şeref madalyası’ sahibi Binali Yıldırım’ı dinleyince yanıldığımı anladım...


Yıldırım, Zafer Havalanı’nın baş kahramanı. Onun ulaştırma bakanlığının eseri!


Havaalanı fikrinin nereden çıktığını ve neden az yolcu geldiğini esprili diliyle öyle güzel anlatıyor ki, güle güle türbülansa giriyorsunuz. Şöyle diyor:


“Yıllar önce AK Parti’nin kuruluşunu ilan etmek için Afyon’u seçmiştik. O gün ben İstanbul’dan Afyon’a 8 saatte gidebildim. Kamyon trafiği yokuşlar filan... O günler geride kaldı. Artık Ankara’dan 2 saatte gidiliyor. İstanbul’a keza yine en fazla 3.5 saatte gidiliyor. İşte bu yüzden de Zafer Havalimanı istediğimiz yoğunlukta çalışmıyor. Yollar çok güzel olunca insanlar Kütahya’ya gitmişken havaalanına gideceğime buradan devam edeyim, İstanbul’a hemen varırım diye düşünüyor...”


***


Göbeğimizi hoplata hoplata gülerken, “Sadece yol yapsaydınız da milyonlarca euro kamu zararı olmasaydı o zaman” diye soramıyor insan.


Bu ödemeler 23 yıl daha sürecek üstelik. Haliyle fena batıyor kamu(bir ülke halkının tümü demek) olarak cüzdanımıza...


Bizim kamu, milyonlarca euro olsa bile, “Kamu zararı değildir. Olsa olsa kedidir kedi” derken, başka dünyaların kamusu 300 euroya isyan bayrağı çekiyor!


Mesela Finlandiya kamusu ayakta bugünlerde...


Herkes konuşuyor, hükümet sallantıda, gazeteler manşet üstüne manşet. Onların Sedat Peker’i olmadığı için tv’lerde yatıp kalkıp aynı konuyu tartışıyorlar.


Neymiş efendim, Başbakan Sanna Marin başbakanlık konutundaki aylık 300 euro tutarındaki kahvaltı parasını yasaya aykırı şekilde devletin cebinden ödetip kamuyu her ay 300 euro zarara uğratıyormuş!


“Başbakan istifa” sesleri yükseliyor.. Sosyal medyadan yazanlar, “bu kamu bu lüks harcamalarla batar, sizde hiç Allah korkusu yok mu, yetimin hakkını kahvaltı olarak nasıl yersiniz? Emekliye para vermiyorsunuz, kendiniz kaymaklı kahvaltıyı götürüyorsunuz” falan diyorlar.


***


Türk kamusu hem zengin hem garanti ödemeci olduğu için, 2020 yılında ‘diğerleri hariç’ sadece bir projede haybeden ödediği 6 milyon 738 milyon euronun hesabını bırak sormayı, bunu konuşmaya bile tenezzül etmedi! Para elinin kiriydi, ödeyip geçti...


Fukara Finlandiya kamusu öyle mi ya! Üç euroya muhtaç oldukları için Başbakan’ın ayda kaç piirakat(bir çeşit çörek) yediğine takmış, 300 eurocuğun arkasını arıyor...


Çoook zengin bir Türk olarak dertleniyor insan, ne olacak şu Finlandiyalılar’ın hali?