CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Genel Merkez’de Merkez Yönetim Kurulu (MYK) gündemine dair düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

* Merkez Yönetim Kurulu toplantımız devam ediyor. Türkiye hızla seçim sathı mailine giriyor. Saray, seçim yaklaşırken, dış politikada çark üstüne çark ediyor. Ucube Şahsım HükümetSistemi kurulduğundan bu yana, ülkemizin milyarlarca doları har vurulup, harman savruldu. Bugün de doların yeşiline sıkıştılar. Şimdi; dün dost dediklerine, bugün düşman, dün düşman dediklerine, bugün dost diyorlar. Tüm bu U dönüşleri yönetime duyulan güveni daha da yıpratıyor. Çıkan hesabı da maalesef ülkemiz ve milletimiz ödüyor.

"ERDOĞAN MİLLETİMİZE BU DÜNYADA CEHENNEM AZABI ÇEKTİRİYOR"

* Erdoğan ekonomide de çark üstüne çark yapıyor. Sürekli birbiriyle çelişen, günü birlik kararlar alıyor. Ekonominin lastiğini patlattı. Şimdi yama üstüne yama yaparak arabayı yürütmeye çalışıyor. Ama artık lastikte yama tutmuyor. Bilimden ve akıldan kopuk her karar, ekonomide belirsizliği daha da artırıyor. Milletin aşını, işini küçültüyor. Ülkemizin ufkunu karartıyor. Milletimize bu dünyada, cehennem azabı çektiriyor. Merkez Yönetim Kurulumuzda, Erdoğan’ın ülkemize yaşatmakta olduğu krizleri ve partimizin iktidarında, bu ağır sorunları aşmak için ülkemizi düze çıkartmak için yapacaklarımızı ele aldık.

"GAZİANTEP VE MARDİN’DEKİ KAZALARIN OSRUMLULARI HAKKINDA GEREĞİ YAPILMALI"

* Hafta sonu Gaziantep ve Mardin Derik’te, feci trafik kazalarını yaşadık. Her iki kazada 35 yurttaşımız yaşamını yitirdi. Yüreklerimiz parçalandı. Yaşamını yitiren tüm yurttaşlarımıza, Allah’tan rahmet diliyoruz. Kederli ailelerine başsağlığı diliyoruz. Milletimize başsağlığı diliyoruz. Mardin Derik’te her iki tarafta da yaşanan kazalardaki TIR’ların, aynı firmaya ait olduğu söyleniyor. Bu da iş ve araç güvenliği konusunda, taviz verildiği kuşkularını artırıyor. Diğer taraftan, hatırlayacaksınız  biz artan giderler nedeniyle, otobüslerin, kamyonların eskiyen lastiklerini değiştirmek yerine artık lastiklerine diş açtırdıklarını defalarca söylemiştik bu kürsüden. Bakımların, sigortaların zamanında yapılmadığını sık sık anlattık. Bu tehlikelerle ilgili olarak uyardık. Hükümet ise kamyoncu ve otobüsçü esnafın sesini duymadı. Bu kazalarda, bu ihmallerin rolü olup olmadığı da araştırılmalıdır. Biz tüm bu kazaların ciddiyetle soruşturulmasını ve sorumlular hakkında, en ağır cezaların verilmesini bekliyoruz.

"DIŞ POLİTİKAMIZ MİLLİ OLMA VASFINI YİTİRDİ"

* Dış politika; bir ülkenin devleti ve milletiyle yüksek somut çıkarlarını, uluslararası arenada korumayı amaçlayacak şekilde tasarlanır. Buna göre de yürütülür. Bu nedenle dünyanın her yerinde, dış politika, partiler üstüdür. Milli bir konumu vardır. Hükümetler gelip geçer, ancak devletlerin stratejik öncelik ve hedefleri, hep baki kalır. Bu temel prensip, bugüne kadar bizim dış politikamıza da yön vermiştir. Erdoğan’dan önceki Cumhuriyet Hükümetleri, dış politikayı partiler üstü görmüş, iç politikanın bir uzantısı haline asla getirmemişlerdir. Erdoğan; 2010’da başlayan Arap baharından, kendisine bir hilafet elbisesi çıkarma hayaline kapılmış, ideolojik hoyratlığı, dış politikayı kullanıp içeride oy devşirme hırsı, dış politikamızı vesayet altına almıştır. O günden bu yana da, dış politikamız, ne yazık ki milli olma vasfını yitirmiştir. Parti politikası haline gelmiştir. Erdoğan’ın koltukta kalmak için kullandığı, sıradan bir araca dönüşmüştür.

"AKIL YERİNİ HAMASETE BIRAKTI"

* Bu dönemde, dış politikada akıl ve sağduyu, yerini hamaset ve popülizme bırakmıştır. Dışişleri Bakanlığımız; ehliyet ve liyakat kurumu olmaktan çıkarılmış, AK Partili siyasilerin arpalığına çevrilmiştir. 'Bakara makara' diyerek, mukaddes kitabımızla alay eden, elbise askılarında, ayakkabı kutularında rüşvet aldığı iddia edilen Bakanlar, Saray şürekâsına mensup eski siyasetçiler, Erdoğan tarafından, Büyükelçi atanmıştır. Meslekten yetişmiş, ehliyet ve liyakat sahibi dışişleri kadroları ise, 'monşer' denerek, bir kenara itilmiştir.

"ERDOĞAN TÜM DEDİKLERİNİ YUTUYOR"

* Diplomasi çoğunlukla gizli değil, ancak sessiz yürütülür. Erdoğan bu en temel kurala bile uymamıştır. Bağırıp, çağırarak işleri yürütmeye çalışmıştır. Olgularla değil, algılarla dış politika yapmaya kalkışmıştır. Her seçim öncesi, sokakları coşturmak için, başka ülkeleri ve liderleri düşman ilan etmekte, ölçüsüz laflar etmekte bir sakıncada görmemiştir. Daha önce de ifade etmiştim, Konfüçyüs’ün, 'Yemek durumunda kalmanız ihtimaline karşı, sözlerinizin yumuşak ve tatlı olmasına çalışın!' tavsiyesi,  özellikle dış politikada çok önemlidir. Erdoğan, Davos’ta 'One minutes!' tiyatrosunu oynarken, İsrail için ne demişti? 'Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz' Erdoğan İsrail için, daha neler dedi neler… 2014 yılında çıktı, 'İsrail şu anda terör estiriyor. İsrail şu anda bir soykırım yapıyor. Ben bu görevde bulunduğum sürece hiçbir zaman, İsrail’le olumlu bir şey düşünemem' dedi. Pekiİsrail’in bölgedeki pozisyonu, hedefleri değişti mi? Hayır! Hepsi yerli yerinde duruyor. Ama 'Ben görevde olduğum müddetçe, İsrail’le olumlu bir şey düşünmem' diyen Erdoğan, çark etti, tüm dediklerini yutmak zorunda kaldı. Seçimler yaklaşırken de İsrail’le ilişkileri, yeniden büyükelçilik seviyesine çıkardı.

"ERDOĞAN MÜZİK KUTUSU GİBİ PARAYI KİM ATARSA ONUN ŞARKISINI ÇALIYOR"

* Artık Erdoğan siyaseten topal ördektir. Seçimler yaklaşırken, paraya ihtiyacı vardır. Dış politikada bir başarı hikâyesine ihtiyacı vardır. Şimdi müzik kutusu gibi, kim parayı verirse, onun şarkısını çalmaya başlamıştır. Bu kadar çark, sağlığa zararlıdır. Omurgası olanın, belini kırar. Bu kadar çark itibar kazandırmaz. Ancak insanı çarkçı başı yapar. Bu çarkçı yönetim anlayışı ülkemizin ali menfaatleri ve ulusal güvenliğimiz için de büyük bir risktir.

"ULUSLARARASI MUHATAPLARIMIZI UYARIYORUZ"

* Biz buradan hem Erdoğan’ı, hem de tüm uluslararası muhataplarımızı bir uyaralım. Kimse artık bu gidici olduğu belli yönetimin zafiyetlerini kullanıp, kalıcı olmayacak tavizler koparmaya kalkmasın. Kısa vadeli kazanımlar uğruna,kimse Türkiye’yle olan ilişkilerinde kimse uzun vadeli çıkarlarını riske atmasın. Herkes adımlarını bu gerçeğe göre ayarlasın.

"İKTİDARIMIZDA TÜRKİYE DOSTLUĞU ARANAN HASIMLIĞINDAN KAÇINILAN ÜLKE OLACAK"

* İçeride bir ve bütün olamayan, dışarıda da güçlü olamaz. Bizim iktidarımızda dış politikamız yeniden partiler üstü olacak. Partimizin değil, milletimizin ve devletimizin üstün menfaatleri gözetilecek. 'Yurtta barış, dünyada barış'; dış politikamızın yeniden temel prensibi olacak. Diplomasimiz, evrensel ilke ve kurallar temelinde şekillenecek. Komşularımızla karşılıklı menfaatlerimizi gözeterek, iyi komşuluk temelinde ilişkilerimizi yürüteceğiz. Dışişleri Teşkilatımız, liyakat ve ehliyet temelinde yeniden yapılandırılacak. Meslekten yetişmiş diplomatlarımız yeniden etkin hale getirilecek. Türkiye yeniden, tüm demokratik dünyanın, öngörülebilir ve güvenilir bir ortağı olacak. Türkiye, bizlerin yönetiminde, dostluğu aranan, hasımlığından kaçınılan bir ülke olacak.

"KARANLIK GÜNLERİN BİTMESİNE AZ KALDI"

* Dün Türkiye’de, bu ucube şahsım hükümet sistemine, bunun sebep olduğu her türlü yıkıma 'dur' diyecek, siyasi kararlılığın ve umudun sesi, bir kez daha yükseldi. Türkiye’nin farklı köklü siyasi damarlarından gelen, altı güzide partimiz, milletimizin aydınlık geleceği için bir arada yürüme kararlılığını  gösterdi. Altı parti, 'bizim belirleyeceğimiz ortak adayımız, Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı olacak' dedi. Milletimiz müsterih olsun. Karanlık günlerin sonlanmasına artık çok az kaldı. Artık bu topraklarda; toplumsal kutuplaşma son bulacak. Toplumsal barış hâkim olacak. Öfke ve nefret dili kaybedecek. Nezaket ve karşılıklı saygı kazanacak. Ahlaki yozlaşmanın ve manevi tahribatın önüne set çekilecek. Rüşvet, torpil, iltimas artık son bulacak. Adalet, dürüstlük ve liyakat gelecek. Hak eden, hak ettiğini eksiksiz alacak. İsraf ve hayat pahalılığı son bulacak. Üretim esas olacak. Geniş halk kitlelerini yoksullaştıran, bir avuç rantiyeciyi abat eden uygulamalar son bulacak."

TANJU ÖZCAN AÇIKLAMASI

Soruları yanıtlayan Faik Öztrak, Yüksek Disiplin Kurulu’ndan (YDK) Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan hakkında sonuç çıkıp çıkmadığıyla ilgili soruya “Dosyayı bir kez YDK’ya göndeririz. Sonra süreç orada yürür. Sürecin sahibi YDK’mızdır. Dolayısıyla ne olup bittiğiyle ilgili olarak YDK sözcüleri, gerekli bilgileri verecektir. MYK olarak tüzüğümüz gereği bu sürece en ufak bir karışmada bulunamayız” cevabını verdi.

“SAYIN YAVAŞ, BELEDİYE BAŞKANIMIZ OLARAK SEÇİLMİŞTİR”

İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun Cumhurbaşkanı adaylığıyla ilgili açıklaması hatırlatılan Öztrak, “Sayın Yavaş, Ankaralılar tarafından Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanımız olarak seçilmiştir. Tüm büyükşehir belediye başkanlarımız gibi üstün hizmetler vermektedir” diye konuştu.

TANJU ÖZCAN’IN DURUMU 26 EYLÜL’DE GÖRÜŞÜLECEK

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), 13 Haziran’da yaptığı toplantıda, ‘parti sorumluluğu ile bağdaşmayan tutum ve davranışları’ gerekçesiyle Tanju Özcan’ın ‘kesin ihraç’ talebiyle YDK’ya sevk edilmesine karar vermişti. YDK’nın bugün yaptığı toplantıda, Özcan’la ilgili kararın 26 Eylül’de görüşülmesine karar verildi.

[old_news_related_template title="Tanju Özcan: Iraklı kişinin aldığı 10 mezar yerini iptal ettirdim" desc="Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Irak uyruklu bir kişinin aldığı 10 mezar yerinin satışını iptal ettiğini açıklayarak, 'Bir tane Iraklı gelmiş 10 tane mezar yeri almış. İptal ettirdim, 'adamın parasını verin' dedim. Ben istemiyorum Bolu'ya yerleşsinler, burada defnedilsinler. Irkçı derler ama yaptım bunu' dedi." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2022/08/09/iecrop/1-bolu_16_9_1660056688.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/tanju-ozcan-irakli-kisinin-aldigi-10-mezar-yerini-iptal-ettirdim-7298144/"]