Çorum İskilip ilçesindeki kömür madeni ocağında çalışan maden işçisi İbrahim Ayhan metan gazından, Manisa’nın Soma ilçesinde faaliyet gösteren İmbat Madencilik’te çalışan Durmuş Şahan ise kepçe altında kalarak yaşamını yitirdi. Yaşanan iki ölümlü iş kazasının ardından madencilik sektöründeki denetim ve işçi sağlığı güvenliği konuları tekrar gündeme geldi.

Madencilik sektöründe yaşanan iki ölümlü iş kazasının ardından DİSK’e bağlı Türkiye Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası(Dev Maden-Sen), sosyal medya üzerinden yayınladığı mesajla iktidara “İş cinayetleri son bulsun” çağrısında bulundu.

DEV MADEN-SEN’DEN TAZİYE MESAJI

DEV Maden-Sen ölen işçiler için taziye mesajı yayımlayarak şu ifadelere yer verildi: “Çorum İskilip Çomu Köyü'nde İbrahim Ayan metan gazından, Manisa Soma İmbat Madencilik'te Durmuş Şahan kepçe altında kalarak yaşamını yitirdi. Madenci kardeşlerimizin acılı ailelerine ve işçi sınıfımıza başsağlığı diliyoruz.”

Madende iş kazasında hayatını kaybeden işçiler Durmuş Şahan (Solda) ve İbrahim Ayan (Sağda)


“İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ MALİYET OLARAK SAYILIYOR”

Yaşanan iki ölümlü iş kazasının ardından SÖZCÜ’ye açıklamada bulunan Dev Maden-Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün, Türkiye’de madencilik sektöründe denetimlerin yetersiz, sendikalaşma oranın az ve özel sektör tarafından işçi sağlığı ile güvenliğinin ek maliyet olarak sayıldığını dile getirdi. Görgün yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Madencilik dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çok tehlikeli iş gurubu arasında yer alıyor. Ama tehlikenin önlenmesi de mümkün. İş sağlığı güvenliğiyle ilgili yasalar da var, madencilikle ilgili gerekli yasaların içinde de tehlikenin önüne geçilmesi anlamında gerekli yönetmelikler var.

Ancak işçinin güvenliğini sağlamak ve gerekli yasal hükümlülüklere uymak sektörde maliyet kalemi olarak görüldüğü için işveren tarafından uygulanmıyor. Ayrıca madencilik sektörünün bu tür konularda denetlenmesi gerekir. Ancak eskiden denetlenme konusunda Türkiye’de eksiden beri bir sıkıntı yaşanıyor. Bu nedenle bu önleyici yolda eksik çalışmış oluyor."

“İŞVERENİN ‘ATARIM’ BASKISI SENDİKALAŞMANIN ÖNÜNE GEÇMEKTEDİR”

Önemli sorunlardan birinin de madencilik sektöründe sendikalaşmanın az olduğuna dikkat çeken Görgün şöyle konuştu:

"Sendikalı olan işyerlerinde iş kazaları çok azdır. Türkiye’de hala maden sektöründe yeteri oranda sendikalaşmayı yakalayamadık. Bunun en büyük sebebi ise işsizlik korkusudur. İşverenin ‘Atarım’ baskısı sendikalaşmanın önüne geçmektedir.

Hem kamuda hem de özel sektörde sendikalaşmaya karşı bir direnci var. İş sağlığı güvenliği tam manasıyla sağlanmadığı, yeteri kadar yasal mevzuatlar içerisinde denetimlerin yapılmadığı ve sendikalaşma oranın artmadığı sürece Türkiye’de madencilik sektöründeki ölümlü iş kazalarının önüne geçemezsiniz.”

 “YASAL DÜZENLEMELER YAPILSADA EKSİKLER SÜRÜYOR”

Açıklamasında Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan ve 301 madencinin hayatını kaybettiği soma Maden faciasının ardından maden sektörüyle ilgili bir takım düzenlemelerin yapılmasına karşın eksikliklerin devam ettiğini söyleyen Görgün sözlerine şöyle devam etti:

“Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği olay artık dünyada bilinen en büyük facialardan ve iş cinayetlerinden birisidir. O dönemlerde madenlerdeki hem denetimlerin artırılması, hem de iş sağlığı güvenliğinin sağlaması konusunda sendikamız olmak üzere birçok sendika, parlamentoda bir takım girişimlerde bulunuldu.

Bu konuda bir miktar adımlar atılmış olmasına karşın, hala yeteri düzeyde değil. Gerekli yasal düzenlemeler hep işverenin adaptasyon süreci bekleniyor diye bekletildi ve geç uygulamaya sokuldu. Gerekli yasal düzenlemeler şimdi uygulamaya sokulmuş olsa da, yapılan denetimlerde eksiklerin giderilmesi ve problemlerin ortadan kaldırılması konusunda halen daha eksiklikler devam ediyor.”

“ÖZELLEŞTİRMELER İLE MADENLERDE ÖLÜMLÜ İŞ KAZALARI ARTTI”

Görgün, maden sektöründe özelleştirmelerin başlamasıyla birlikte ölümlü iş kazalarının arttığını da ifade ederek, şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye’de madenlerde yaşanan ölümlü iş kazalarının en önemli sebeplerinden birisi de madenlerin özelleştirilmiş olması. 1980’li yıllarda Türkiye madenciliğinin yüzde 86’sı kamunun elindeydi. Yani büyük oranda madencilik devletin eliyle yapılıyordu. Madenini bulunup, pazarlamaya kadar geçen süreçleri devlet yapıyordu. Ancak nedense madenin bulunmasın, işlemesine ve pazarlamasına kadar olan süreçlerin hepsi birer birer özelleştirildi.

Böyle olunca kamu sektöründeki gibi bir uygulama özel sektörde yapılmaz hale geldi. Çünkü özel sektörün değer verdiği en önemli şey kar etmektir. Bu nedenle üretim maliyetleri aşağı çekilerek, en yüksek kar elde edilmek istenmektedir. Böylece özel sektörde işçi sağlığı ve iş güvenliğini üretim maliyetleri arasında görüldüğü için yeteri oranda gerekli tedbirler alınmıyor.”

“HİÇBİR MADENCİNİN EKMEĞİNİ KAZANIRKEN ÖLMESİNİ İSTEMİYORUZ”

Özelleştirmeyle birlikte çok ciddi iş kazalarının yaşanmaya başladığını belirten Görgün, “Ermenek, Bursa Kemalpaşa, Kozlu, Soma gibi büyük facialar yaşanmaya başladı. Dünyada şöyle bir şey vardır; her ne kadar özelleştirme olsa da denetlemeyi devlet kendi eliyle yapar. Ancak Türkiye’de denetleme olayı yetersiz. Bu nedenle bir anca önce denetimlerin gerçek anlamda yapılması, görülen eksiklerin giderilmesi, sendikalaşmanın önünü açılması ve iş sağlığı ile güvenliği önlemlerini yeteri düzeyde alınmasını talep ediyoruz. Hiçbir madencinin ekmeğini kazanırken ölmesini istemiyoruz.” diye konuştu.