Tunceli'de 17 Aralık 2021’de düzenlenen 'Geçinemiyoruz' eylemine katılan ve aralarında siyasi parti il başkanlarının da bulunduğu 10 kişi hakkında 'görevi yaptırmamak için direnme' ve 'kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama' suçlamalarıyla dava açılmıştı. Davanın ilk duruşması Tunceli 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.

GEÇİNEMİYORUZ EYLEMİ POLİS TARAFINDAN ENGELLENMİŞTİ

17 Aralık 2021 tarihinde Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından yapılan çağrıyla “Artık Yeter Geçinemiyoruz” eylemi yapıldı. Seyit Rıza Meydanı’nda yapılması planlanan etkinlik Tunceli Valiliği’nin yasaklama kararı nedeniyle polis tarafından engellendi. Eyleme katılan kitle ile polis arasında kısa süreli arbede yaşandı. Bunun üzerine Sanat Sokağına yürüyüş yapıldı ve açıklama burada gerçekleştirildi.

10 KİŞİ HAKKINDA DAVA

Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı eyleme katılan 10 kişi hakkında dava açarak iddianame düzenledi. Dava açılan kişiler arasında Emek Partisi Tunceli il Başkanı Ergin Tekin, HDP eski İl Eş Başkanları Nurşat Yeşil, İbrahim Kasun, DİSK Genel İş Şube Başkanı Şükran Yılmaz, Gazete Patika muhabiri Hıdır Yıldız ve Munzur Çevre Derneği’nden Özkan Arslan da yer alıyor.

"SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM"

Munzur Çevre Derneği Tunceli Temsilcisi Özkan Arslan, duruşmada, kendisinden ziyade ‘eylemin meşruluğunu’ konuşmak istediğini söyledi. Arslan, "Basın açıklaması yapmadan kolluk görevlileri tarafından müdahale başladı ve üzerimize kalkanlar ile geldikleri için biz de kendimizi savunduk. Suçlamaları kabul etmiyorum. Kolluk saldırısına karşı meşru müdafaa hakkımı kullandım. Bu ülkede daha önceden yargılanmış biri olarak söylüyorum; Adaletin olduğuna inanmıyorum, verilecek ceza olursa benim için bir değeri yoktur…” ifadelerini kullandı.

"TOPLANTI VE YÜRÜYÜŞ HAKKI ENGELLENEMEZ"

Savunmaların alınmasının ardından toplu beyanda bulunan Tunceli Barosu Başkanı Kenan Çetin, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak hakkının anayasal bir hak olduğunu, mülki amirler tarafından genelge ve hıfzıssıhha kararları ile engellenemeyeceğini belirterek, “Olay günü hem müdafisi olduğum sanıkların hem de müdafisi olmadığım sanıkların belirttiği üzere kolluk görevlileri tarafından müzakere sırasında müdahalede bulunulmaya başlanmış. Orada bulunanlar kadın ve çocuklar da dikkate alınarak kendilerini meşru müdafaa kapsamında korumaya çalışmışlardır. Bu koruma eş zamanlıdır. Kaldı ki müdahale idari bir görevden ziyade artık gözaltına alma işlemi olan adli göreve geçmiştir. Bu da usulen doğru değildir" ifadelerini kullandı.

Duruşma, eksikliklerin giderilmesi ve savunması alınmayan kişilerin savunmalarının alınması için 19 Temmuz’a ertelendi.