Tarım Bakanlığı’nın internet sitesinde “Kırmızı Et” başlıklı bölümden okuyalım:

“... Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında hayvancılığın ülke ekonomisi açısından taşıdığı öneme uygun olarak mevcut hayvan varlığının ıslahı hedeflenmiştir. Bu amaçla, 1926 yılında 904 sayılı Hayvan Islahı Kanunu çıkarılmıştır. Hayvan ıslahı çalışmaları çerçevesinde üstün nitelikli damızlık hayvanlar yetiştirerek bunları halka dağıtmak, böylece halk elinde mevcut hayvanların niteliklerini iyileştirmek amacıyla Cumhuriyetin ilanını izleyen ilk yıllarda Karacabey, Çifteler, Konya, Çukurova ve Sultansuyu Haraları faaliyete geçirilmiştir.”

Genç cumhuriyetin, Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde kurulan ülkenin hayvancılık politikası böyle!

Bitmedi...

“... Bu dönemde haralar, inekhaneler ve deneme çiftlikleri adı altında 15 hayvan ıslah kurumu daha kurulmuştur. Bu kurumlar aracılığıyla sığırcılık, koyunculuk ve at yetiştiriciliğine yönelik ıslah çalışmalarında kullanılmak ve üretilerek halka dağıtılmak üzere damızlık hayvanların ithalatı gerçekleştirilmiştir. Sığırcılıkta süt verimi yanında et verimi de yüksek kombine ırklar, koyunculukta merinos ırkı (ince yapağı veren ırklar) ile iş verimleri yüksek at ırklarından damızlık hayvanların çoğaltılmasına özen gösterilmiştir.”

Ne yapmış Atatürk? 15 hayvan ıslah kurumu kurmuş!

12 Eylül’ün ekonomisi


Peki... Bu politika ne zaman bozuldu? Bunu da Tarım Bakanlığı şöyle tespit etmiş:

“Hayvancılık sektörü 24 Ocak 1980 tarihinde uygulamaya konulan ekonomik istikrar tedbirlerinden önemli ölçüde etkilenmiştir. Bu tedbirler kapsamında 1970’li yıllarda uygulanan başta kasaplık hayvan ve et olmak üzere bazı hayvansal ürünler destekleme kapsamından çıkarılmıştır. Böylece üretim, arz ve talebin piyasa ekonomisi koşullarında oluşacak fiyatlara göre belirlenmesi kararı, desteğe ve korunmaya muhtaç olan hayvancılık sektörünü olumsuz etkilemiştir.”

Yani... Neoliberal politikaların dayatıldığı 12 Eylül darbesinin ekonomi programı olan 24 Ocak kararlarıyla, devlet desteği kaldırılıyor.

Bitmedi...

“24 Ocak 1980... Hayvancılık sektöründe böyle bir ekonomik ve kurumsal altyapı gerçekleştirilmeden, hayvan ve hayvansal ürün üreticisi tam rekabet piyasasının oluşmadığı yarı tekel bir piyasa koşuluyla karşı karşıya kalmıştır. Destekleme kapsamına alınacak ürünlerin seçiminde hayvansal ürünler aleyhine devamlı bir dengesizlik meydana gelmiştir. Oysa tam üye olmanın hedeflendiği AB’de, kırsal gelirler içerisinde hayvancılık sektörünün payı, üye ülkelere göre değişmekle birlikte ortalama yüzde 50 civarındadır. Bu dönemde yükselen hayvansal ürün fiyatları karşısında piyasayı dengelemek, tüketiciye ucuz et yedirme ve fiyat istikrarı sağlamak amacıyla ithalata gidilmiştir.”

Bakanlık diyor ki: Biz, Atatürk’ün tarım ve hayvancılığı destekleyen politikalarından vazgeçtik ve 24 Ocak 1980 kararlarıyla üreticiyi piyasa ekonomisinin kucağına attık!

CHP’nin tarım politikası var


12 Haziran 2011 seçimlerini hatırlayın...

CHP’nin “tarım politikası yok” diyenlere yanıt net bir biçimde verilmişti. “Tarımda Yeniden Kendine Yeten Türkiye” başlığı ile seçim bildirisinde yer alan ve CHP’nin uygulayacağı tarım politikası şöyleydi:

- Tarımda çiftçimizi ve üretim potansiyelimizi destekleyecek, ülkemizi ithalata bağlı olmaktan kurtaracak, çiftçimizin refahını artıracak, insan odaklı ve doğayla dost bir politika izleyeceğiz.

- Tarımsal altyapı yatırımlarını hızla tamamlayacağız. 2023’e kadar 110 milyon dönüm araziyi toplulaştıracak, 4 milyon dönüm sulama yatırımı yapacağız.

- İleri seracılık tekniklerinin yaygın kullanımı, tohumluk, gübre, ilaç ve verimliliği artırıcı diğer girdilerin akılcı kullanımı ve kalitenin geliştirilmesini destekleyecek, tarım sektörünü modern işletmecilik yapısına kavuşturacağız.

- Yüksek verimli ve kaliteli tohum ve damızlık hayvan üretip çiftçimize dağıtacak, üreticimizi dış ülkelere muhtaç olmaktan kurtaracağız.

- Tarımsal üretimde kullanılan tohum, gübre, mazot, tarım ilacı, elektrik gibi girdilerin yüksek maliyetlerini aşağı çekeceğiz.

- Tarım ve çiftçiyi desteklemek amacıyla, mazotta ÖTV ve KDV’yi kaldırarak, mazot fiyatını 1.5 TL’ye indireceğiz. Diğer girdilerdeki vergi yükünü de hafifleterek çiftçiyi güçlü bir şekilde destekleyeceğiz.

- Türkiye’de hayvancılığın çöküşüne dur diyeceğiz. Üretimi öldüren ithalat politikalarına son vereceğiz. Uygun faizli krediyle hayvancılık projelerini destekleyeceğiz.

- Doğru hayvancılık politikalarıyla küçükbaş ve büyükbaş hayvan varlığımızı artıracak, yapılacak ıslah çalışmalarıyla verimliliği yükselteceğiz.

- Kaba ve karma yem ihtiyacının yurtiçinden sağlanması için bitkisel üretimi teşvik edecek, yem fiyatları ile süt ve et fiyatları arasındaki uygun pariteyi koruyacağız.

- Hayvan sağlığı önlemlerini geliştirecek, hayvan hastalıklarını ortadan kaldıracağız.

- Hayvan Sağlık Sigortası’nı yaygınlaştıracağız.

- Süt ve et işleme tesislerini geliştirip yaygınlaştıracağız. Özel sektörün girmediği bölgelerde, bu çalışmaları kamu yoluyla gerçekleştireceğiz.

- Uygun faizli krediyle hayvancılık projelerini destekleyeceğiz.

SONUÇ: 11 yıl sonra Türkiye’nin ihtiyacı 11 yıl önce kamuoyuna ilan edilen “Tarımda Yeniden Kendine Yeten Türkiye” programında! Başka söze gerek var mı?