İktidar Türkiye’de uygulanan ekonomik modele Türkiye Ekonomik Modeli (TEM) ismini vermiş. Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, TEM’in ne olduğunu anlatırken kısa bir özet yapmıştı: “Ortodox modelden Heterodox modele geçtik.”

Ekonomistler bunun ne olduğunu açıkladı. Ortodox bildiğimiz kuralları, belli bir matematiği olan ekonomiymiş.

Heterodox ise ortodox ekonominin alışıldık kurallarının dışına çıkarmış.

Her ekonomik modelden işinize yarayan bir bölümü alırmışsınız.

Evet ekonomimiz tam bir “cek, cık, cuk” ekonomisi oldu. Neden mi? İzah edeyim:

Öyle bir ekonomi ki...

İhracat ekonomisi deseniz değil, ithalat olmadan ihracat yapamıyoruz. Üretim ekonomisi deseniz değiliz. Dış kaynak akan bir ekonomi deseniz zerresi yok. Faizsiz ekonomiyiz deseniz, faizler tutulmuyor. Kur politikası allak bullak. Tarım ekonomisi deseniz, çiftçimiz, ziraatçımız kan ağlıyor. Hıyar olmuş 30 TL. Ekonomi adeta CaCIK gibi!

- İşte bizim ekonomi tutarsızlıklarıyla çelişkileriyle yolunu bulmaya çalışan bir (ca)CIK ekonomisi!

Öyle bir ekonomi ki...

Devlet büyüklerimizin çocukları üç beş yılda gemi filosu sahibi oluyorlar. Babaları o filoları küçük göstermek için “Ne gemisi kardeşim gemiCİK” deyiveriyor. Daha bu ne ki yandaş şirketlerin “mandenCİK”, “GökdelenCİK”, “OtoyolCUK”, “İhaleCİK” durumlarını saymaya rakamlar yetmiyor.

- İşte bizim ekonomi, bal tutanın parmağını yaladığı bir CİK ekonomisi!

Öyle bir ekonomi ki...

Tarım tarumar oluyor. Çiftçi perişan. İthal ürünlerle beslenir hale gelmişiz. Herkes bir yerlere tutunmaya çalışıyor. Bunu gören genç bir çocuk çıkıyor “Çiftlik Bank kurdum” diyor, binlerce vatandaş bir umut peşine takılıyor. Garibanların sahibi bir devlet yok, çocuk herkesi göz göre göre tokatlıyor! AzıCIK gürbüz biri diye adına “TosunCUK” diyorlar.

Devletimiz sağ olsun Tosuncuğun yedikleri, çiftçinin kaptırdıkları yanlarına kar kalıyor.

- İşte bizim ekonomi kapılanın kapanın yanına kar kaldığı bir CUK ekonomisi!

Öyle bir ekonomi ki...

Yap İşlet Devret modeliyle bir köprü yapıyorsunuz. Devlet köprüyü yapan firmaya, “Araç geçse de geçmese de her gün 45 bin araç geçmiş gibi paranı alacaksın” garantisi vermiş. Bir de araç başına tek geçiş faturası 15 euro artı KDV. Yani firmaya 12 yıl boyunca her yıl 246 milyon 375 bin euro ödenecek.

Cumhurbaşkanımız çıkmış geçiş ücretini açıklıyor: Sadece 200 liraCIK.

Bir depo benzinin 1000 TL olduğu bir ülkede 200 lira ne ki? Tabi ki 200 liraCIK diyecek!

- İşte bizim ekonomimiz proje rantlarının uçup gittiği bir CIK ekonomisi!

Öyle bir ekonomi ki...

Vatandaş iş bulmak için çalmadık kapı bırakmıyor. Belediyelerin önünde 1 milyona yakın iş başvurusu var. İş aslanın değil ağzı, bağırsaklarında artık. Vatandaş hangi kapıyı çalsa, “iş var mı” dese karşısındaki başını azıcık yukarı kaldırıp biraz da çenesinin altını göstererek “hayır” anlamında “Cık” diyor.

- İşte bizim ekonomi vatandaşın artık sözle değil kafa işaretiyle “hayır” denilen bir CIK ekonomisi!

Öyle bir ekonomi ki...

Kur Korumalı Mevduat diye bir bankacılık ürünü getirdiler. TL’nizi bankaya belli bir faizle yatırıyorsunuz, döviz kuru faiz oranından fazla getirmişse, devlet aradaki farkı size ödüyor. Bu uygulamanın üç aylık vadesi bu hafta dolacak. Uygulama başladığında bir dolar 12 liraydı. Ben yazıyı yazarken 1 dolar 14 lira 81 kuruştu. Arada 2 lira 81 kuruş var. Vade sonunda fark böyle kalırsa Hazine’nin kasasından hesap sahiplerine tam 15 milyar liraCIK gidecek. (Bu parayla Çanakkale köprüsünün yarısını yapabilirlerdi).

- İşte bizim ekonomi, yanlış bir uygulamayla devlet kaynaklarının fakirden alınıp zengine verildiği bir CIK ekonomisi!

★★★

Bir de “Cek-Cak” kısmı var ama onu benim yazmama gerek yok. Onu zaten iktidar mensupları tekrar edip duruyor. Adamlar iktidarda, ellerini kollarını tutan varmış gibi, yeniden iktidar olurlarsa yapacaklarını anlatıyor. Seçimi niye bekler ki bir iktidar? Yapacaksanız yapın.

Son olarak gözlerine baka baka doyamadığımız Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin son sözlerini paylaşıp üzerine iki söz söylemek istiyorum. Ne diyor Nebati:

“Bu ülkede genç olmak, iş adamı, iş kadını olmak o kadar tatlı ki, o kadar güzel ki...”

Sanırım sadece AK Parti’ye sırtını yaslayıp parmağıyla tuttuğu balı yalayan gençlerden ve iş insanlarından söz ediyor Sayın Nebati!

Çıkın bakalım sokağa, sorun gençlere, iş yapmaya çalışan insanlara...

Onlar için hayat o kadar tatlı mı?

Sorarsanız ne diyecekler biliyor musunuz?

Alt çenelerini sizinki gibi ileriye doğru uzatıp, başlarını arkaya doğru eğip “hayır” anlamında “CIK” diyecekler.

- İşte sayın Nebati, yarattığınız ekonomi, gençler için iş insanları için tatlı olmayan bir CIK ekonomisidir.