Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 6 Nisan günü Milletvekilleriyle iftar buluşmasında yaptığı konuşmayı canlı takip edememiştim.

O kadar kanal konuşmayı canlı verirken nasıl atladım bilemiyorum.

Herhalde bu kadar zammın, gerilimin arasında biraz gülüp kafa dağıtmak için açtığım “Kardeş Payı” dizisine kapılıp kalmışım.

Gelin görün ki canlı izleyemesek de ülkenin Cumhurbaşkanı ne demiş merak etmek, mesleki bir zorunluluk. Haliyle ilgili haberleri taradım. Hükümete yakın medyada Erdoğan’ın iftar konuşması karşıma hangi başlıkla çıksa beğenirsiniz?

Aynen aktarıyorum: “Çankaya çukur-çamur!”

1997’den bu yana Çankaya’da yaşıyorum. Artık Kars/Susuz’un yanında Ankara/Çankayalı da sayılabilirim.

Koskoca Cumhurbaşkanı insanın yaşadığı yerle ilgili yorum yapınca insan ister istemez heyecanlanıyor, metni okurken şöyle bir toparlanıyor. Benim için ha Susuz demiş ha Çankaya...

“Acaba hangi konsepte söylemiş” dedim ve konuşmanın tamamını buldum. Cumhurbaşkanı Erdoğan şu ifadeyi kullanmış:

“... şimdi Çankaya’dan geliyorum. Gelirken yolda çukurlardan geçilmiyor. Hani çukur-çamur diyorduk aynen şu anda Ankara bunu yaşıyor. İstanbul Farklı mı? Hayır.”

★★★

Çeyrek asırlık bir Çankaya sakini olarak, Çankaya’da belediyecilik hizmetlerinin en iyi seviyede olduğu bir dönemden geçtiğimizi söyleyebilirim. Kaldırımlarımız, yollarımız gayet düzenli. Çöpler zamanında toplanıyor. Gençler vakit geçirmek için Ankara’nın dört bir yanından Çankaya’ya geliyor.

Çankaya’nın yaşanabilir bir yer olmasından olsa gerek, AK Parti’nin yarattığı yeni zenginler ve ünlü siyasetçiler de AK Partili belediyelerin olduğu Keçiören’de, Mamak’ta, Sincan’da, Altındağ’da değil Çankaya’daki Çukurambar’da, Çayyolu’nda, Yaşamkent’te yaşıyor.

“Bütün AK Parti sosyetesi Çankaya’da yaşamayı seçmişken Sayın Erdoğan neyini beğenmedi ki Çankaya’nın?” diye kendi kendime düşünürken, aklıma Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı geldi ve ayıktım.

Neticede bir saray değildi Çankaya. Yolları da o devasa lüks makam araçlarının adeta kayarak ilerlediği saray yolları değil.

Kendimi, gayri ihtiyari biz Çankayalılara ve hatta 81 milyona Sayın Cumhurbaşkanı’nın yaşadığı Saray’la aynı koşullarda yaşayacağımız günler dilerken buldum.

★★★

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başka ne demiş diye konuşma metnine bakmaya devam ettim. Erdoğan’ın Çankaya gibi başka konulara da çok farklı bir pencereden bakıyordu. Yaşadığım Türkiye ile Erdoğan’ın yaşadığı Türkiye her halde aynı yer değil!

Mesela şöyle demiş Erdoğan:

“Gelişmiş ülkelerin dahi sarsıntılar yaşadığı dönemden Türkiye’nin güçlenerek çıkması çok çok önemli başarıdır.”

AK Parti zenginlerinin kur korumalı mevduat ile paralarına para kattığı, yandaş müteahhitlerin vergilerinin affedildiği, karlarının katlandığı, Devlet gücünü elinde bulunduranların “itibar” adı altından kamunun kaynaklarını savurmaya devam ettiği bir dönemdeyiz.

Diğer tarafta ise insanlar ekmek kuyruklarında bekliyor, ayçiçek yağıyla mazot fiyat yarışına girmiş. Domates, biber, hıyar artık tek tek satılmaya başlanmış.

İnanın, böyle bir dönemde Türkiye hangi sarsıntıdan güçlenerek çıkmış anlamakta zorlanıyor insan.

Türkiye’nin güçlü durumu buysa vay halimize!

Erdoğan’ın konuşmasında başka başlıklar da var okurken gözlerimin fal taşı gibi açıldığı:

“Üzerinde durduğumuz ikinci husus, demokrasimizi güçlendirmek, hak ve özgürlükleri genişletmek, tek parti faşizmi devrinden beri bu ülkenin yaşadığı tüm mağduriyetleri ortadan kaldırmak olmuştur.”

Temel hak ve özgürlüklerin bu kadar çok ihlal edildiği, bu kadar mağduriyetin yaşandığı bir ülkede böyle iddialı bir cümle kurabildikleri için konuşma yazarlarını alkışlamak istiyorum!

Gerçeklerden bu kadar uzak bir yönetimden gerçek sorunlara çözüm bulmalarını bekliyoruz.

Allah yardımcımız olsun!

THK uçakları ihalesiz filoya alınacak


Sözcü’nün internet sitesinde en çok ilgi çeken haberlerden biriydi Savunma Sanayi Başkanlığı’nın yangın söndürme uçağı ihalesi. Bu gayet normaldi çünkü yangın söndürme uçağı olmadığı için geçen yaz binlerce dönüm ormanımız yandı bitti kül oldu.

Haberde, SSB’nın ihaleye “2-4 ton” ve “5 ton ve üzeri” su kapasitesi sınırı koyduğuna ve Türk Hava Kurumu’nun (THK) uçaklarının “4 bin 900 ton” kapasiteyle iki koşula da uymadığına dikkat çekiliyordu.

Konuyu SSB yetkililerine sordum. Şu yanıtı aldım:

“THK uçakları TUSAŞ tarafından uçuşa hazır hale getiriliyor. Bu işlem tamamlandıktan sonra THK uçakları da ihalesiz bir şekilde filoya dahil edilecek. THK’ya yönelik bir ayrımcılık yok.”

Uçakların TUSAŞ’ta onarıldığını THK da açıklamıştı.

Haliyle SSB’den gelen açıklama güzel bir haber. Buraya not düşüyorum ki durum farklı gelişirse takipçisi olalım.