İktidar medyası bu aralar hep Altılı Masa’ya mercek tutuyor ve “Altılı Masa’da çatlak” temalı haberlerin peşinde koşuyor. Doğrusunu isterseniz malzeme bulmakta da zorlanmıyor. Gün geçmiyor ki ortak bir iletişim dili bulamayan altı partinin mensuplarından “ne demek istedi” sorusunu beraberinde getiren açıklamalar gelmesin.

Bense bu aralar asıl iktidar cephesinin çok hareketli olduğunu gözlemliyorum ve iktidara mercek tutuyorum.

Zira 2018’deki seçimlerde, “FETÖ’cü darbeyi savuşturmuş”, “FETÖ’yü dize getirmiş”, “Anayasa referandumunu kazanmış, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni kabul ettirmiş”,  “Dünya lideri” Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yüzde 51,5 oy alabilmişti.

Şimdi, yani 2022’de ise AK Parti’den DEVA ve Gelecek Partileri ayrılmış (en kötü ankete göre dahi yüzde 6 oy götürmüş); Halk hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon altında inim inim inliyor; faizler/altın/döviz kurları/akaryakıt fiyatları almış başını gitmiş; sadece çalışanlar değil, sanayiciler, tüccarlar, turizmciler, enerji üreticileri zor durumda; ülkede sadece paradan para kazananlar mutlu mesut; milliyetçi politikaları yüzünden muhafazakar Kürt seçmen de Erdoğan’a sırt çevirmiş DEVA ve Gelecek Partisi’ne akıyor.

★★★

2018’de o pozitif ortamda yüzde 52,5 alabilen Erdoğan’ın bütün bu olumsuzluklara, büyük oy kayıplarına rağmen yüzde 50’yi bulması neredeyse imkânsız değil mi?

Bu düşünceyle ben de bir süredir AK Parti ve iktidara mercek tutuyorum. Şimdi sizinle son gözlemlerimi ve sohbetlerimden çıkardıklarımı paylaşmak istiyorum.

■ Neler konuşuyorlar?

AK Parti’liler en çok seçim sonrasını konuşuyorlar. Zira TBMM’de çoğunluğun muhalefete geçeceğine kesin gözüyle bakıyorlar. Sedat Peker’in açıklamalarıyla başlayan yolsuzluk iddiaları da en önemli gündem haline gelmiş durumda. Sadece bir boşanma davasıyla ortaya çıkan yolsuzluklar değil, iktidarın nimetlerinden yararlanarak zenginleşen AK Partili’ler ve Cumhurbaşkanı danışmanları da dillerinden düşmüyor. Bazı milletvekillerine göre, Zehra Taşkesenlioğlu üzerinden başlayan tartışma ve Cumhurbaşkanı’nın yolsuzluklar konusundaki sessizliği, iktidara en az yoksulluk ve hayat pahalılığı kadar zarar veriyor. Yoksulluğun pençesindeki taban, haberlere çok tepkili ve milletvekillerine yansıtıyor.

■ İktidarı kaybetmemek için neler yapıyorlar?

“Bunları kullanın” denilerek AK Parti teşkilatlarına verilen propaganda malzemeleriyle, sokaktaki gerçek tablo arasında uçurum var. Geçmişte yapılan projeler de artık propaganda malzemesi olarak tutmuyor. O nedenle en çok terörle mücadele, güvenlik ve uluslararası ilişkileri ön plana çıkarıyorlar. Erdoğan’ın “dünya lideri” olduğunu anlatıp, son zamanlarda Ukrayna, Rusya üzerinden yaptıklarını örnek gösteriyorlar. Bu arada Erdoğan, İsrail’le ABD’yle Arap dünyasıyla ilişkilerini düzeltip, hem “dünya lideri” imajını pekiştirmek istiyor hem de bu ülkelerin en azından kendi aleyhine faaliyette bulunmalarının önüne geçmeye çalışıyor.

■ Nelerde teselli buluyorlar?

İktidar cenahının en büyük tesellisi muhalefet. “Türkiye’de iktidar sorunu olabilir ama en büyük sorun etkili bir muhalefet olmaması” cümlesi, en büyük teselli cümlesi. Kendilerini seçmenin son düzlükte “Evet durum kötü ama bu muhalefettense Erdoğan’ın bizi bu krizden çıkarma ihtimali daha yüksek” diyeceğine olan inançlarıyla teselli ediyorlar.

■ En büyük umutları ne?

Bir AK Parti milletvekiline “Bu kadar olumsuzluğa rağmen hâlâ nasıl iktidarın değişmeyeceğini düşünüyorsunuz” diye sordum. Yanıtını aynen aktarıyorum: “En büyük umudumuz Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması. Cumhurbaşkanımız, kendi tabiriyle Bay Kemal karşısında girdiği bütün seçimleri kazandı, yine kazanır. Ayrıca ... (Bu cümlenin devamındaki tespiti ayrımcılık içerdiği için özellikle kullanmadım).”

Çok iddialı bulduğum bu cümleyi başka AK Parti milletvekilleri de kurdu. Erdoğan’ın bazı danışmanları da aynı fikirde.

Şu anda adaylığa en yakın isim olan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışman ekibinin “Erdoğan’ın karşısına poğaça koysak poğaça kazanır” yaklaşımını da bir şans olarak görüyorlar.

Başka bir umut da muhalefetin uzatmalarda iktidara penaltı kazandıracak hatalar yapması.

★★★

Seçime dokuz, bilemediniz 10 ay kalmışken ve ülke ağır bir ekonomik kriz altındayken, yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluk uçuşa geçmişken, iktidarın seçim kazanma konusunda kendisinden çok muhalefete güvenmesi anormal bir durum değil.

Başta CHP ve İYİ Parti olmak üzere, muhalefet partilerinin gelecek 9-10 ayı bu bilinçle değerlendirmesinde yarar var.

Özellikle Kılıçdaroğlu’nun her şeyi bilen danışmanlarının sergilediği “Nasıl olsa kazanıyoruz” yaklaşımının yaratacağı rehavet, muhalefet için ağır bir fatura çıkarabilir.

Benden söylemesi!